AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R

Kurak yaz

Kurak yaz"a geçmeden önce kendisine haksızlık edildiğine inandığım Mircea Lucescu için bir iki söz söylemek istiyorum. Sebep?

Sebep şu: Çalıştırdığı Shakhtar Donetsk Ukrayna Liginin bitimine bir hafta kala şampiyonluğunu ilan etmiş.

Şu bizim Ukrayna canım.

Hani Yunanistan'ı Yunanistan'dan yenerek önümüzü açan; Ersun Yanal'a, Milli Takım'a, Federasyon'a umut aşılayan Ukrayna.

Burada da hem Galatasaray'ı (Üstelik Fatih Terim'den sonra), hem Beşiktaş'ı şampiyon yapmış; nedense kimseye yaranamamıştı.

Tuhaf. Bağırıp-çağırmayan umumiyetle "efendi" bir adamdı. Giderayak biraz mızıkçılık yaptı o kadar.

Şimdi biz mesela Ukrayna'da Shakhtar Donetsk'i şampiyon yapan Lucescu ile Galatasaray'ın yeni hocasını -yeni sezonda- şöyle bir kıyaslamak istesek ne olur dersiniz?

Cevap: Cumhurbaşkanlığı seçimini şimdiden tartışmaya benzer belki. Doğmamış çocuğa don biçmek, hesabı.

Yaz kurak geçecek çünkü futbol medyasının avucunda köpürtülecek, çekiştirilecek, haber üstüne -az döner, pardon- haber yapılacak malzeme neredeyse yok.

Kontenjan dolu.

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş ancak bir yabancı alabilecek; Trabzon üç.

Olsun. Biz incir çekirdeğindan neler çıkarırız be! Yoo, o kadar uzun boylu değil. Meselâ mikrofonu Rıza Çalımbay'a uzatıyorlar, "şu futbolcu ile ilgileniyormuşsunuz, ne zaman gelecek" diye soruyorlar, Rıza ağlamaklı bir tebessüm ile mezkur futbolcunun fiyatını söyleyince muhabir küçük dilini yutmamak için derhal alınması düşünülen (!) öteki futbolcuya geçiyor, Rıza'nın yüzünde yine aynı umutsuz tebessüm.

Mecburen Youla'nın ne kadar faydalı bir adam olduğundan bahsediliyor. Ama orada da pürüz var. Juanfran veya Ronaldo bir türlü gitmiyor; Carew'e gerçekten iyi bir teklif gelip gelmediği belli değil.

Haber bir türlü patlamıyor.

Hocalar, yöneticiler sözleri geveliyorlar: "Bakıyoruz, arkadaşlar ilgileniyor" falan filan.

Mali açıdan süper lig takımlarına fark atan, bu sebeple mesela Rıdvan Dilmen tarafından rekabet ortamını dahi bitirdiği söylenen Fenerbahçe'de bile Nihat ile Emre dışında haber yok.

Evet, bana sorarsanız Aurelio'nun yanına konulacak bir Emre Fener'i ateşler. Bu tabak gibi görünen gerçeği sokaktaki adam bile bilir. Ama olur mu, orası meçhul.

İlginç haber, ilgi çeken haber, bomba olmasa bile çatapat haber ararken; Werner Lorant'ın Sivasspor ile bir yılı opsiyonlu iki yıllık sözleşme imzaladığını görüyoruz.

Tek sütuna konulmuş on satırlık bir haber. Ak ve dik saçlı Lorant şaşkın gözlerle sağa-sola bakıyor. "Hedefimiz ligin üst sıralarına oynamaktır" demiş. Biz de "İnşallah" diyoruz.

Doğrusu her yazımda söz konusu ediyorum. Önümüzdeki yıl lige damgasını vuracak takım Trabzonspor'dur (İnşallah Tolga'yı satmaz). Trabzon bir iki "ucuz ama iyi" transfer yapabilse, kulübesini sağlam tutabilse şampiyonluğun en güçlü adayı bence.

Bir de Konya var.

Aykut Kocaman ve yeni transferleri ile Konya bu yeni sezonda çok iş yapabilir. Lakin Aykut bu arada bir ikilem yaşamakta. Eğer "Ümit Milli Takım"ın başına çağrılsa, ciddi bir adam olduğundan bu ciddi teklife hayır demez. O zaman da Konya'ya yazık olur.

İşte böyle.

Bu yaz kurak geçecek. Kuraklığı gidermek için ara sıra "Figo cim-bom yolunda" gibi havai fişek haberler ile idare edeceğiz.

Ne diyelim: Ne kadar köfte, o kadar ekmek.


14 Haziran 2005
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED