T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 26 MAYIS 2006 CUMA | ||
|
Dünya genelinde 44 dile çevrilen, 60 milyon satan Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi adlı kitabı ve 19 Mayıs'ta tüm dünyada gösterime giren film, Hristiyan dünyası, özellikle de Katolikler arasında büyük tepkilere neden oldu. Vatikan kitaba ve filme karşı kampanya başlattı. Filmin gösteriminin durdurulmasını istedi. Bazı ülkeler de, Vatikan gibi, filmin yasaklanmasını istedi. Avrupa ve Amerika'daki sağcı Hristiyan gruplar oldukça şiddetli tepkiler gösterdi, hatta tehditler savurdu. Peki Müslümanlar için kitap ve film, anlatılanlar ne ifade ediyor? Hz. İsa (a.s.) ile ilgili çok önemli iddialara yer verilmesinden Müslümanlar rahatsızlık duyuyor mu? Yoksa bu, Vatikan'ın yüzyıllardır içinde bulunduğu dini ve siyasi entrikaları deşifre etmede bir fırsat olarak mı görülüyor. Bir Danimarka gazetesinin yayınladığı, ardından hemen bütün Avrupa basınının tekrarladığı, İslam dünyasını ayağa kaldıran karikatürler ile Da Vinci Şifresi'nin içeriği arasında bir bağlantı kurulabilir mi? Biri Hz. Muhammed'e (sav) hakaretler yağdırıyor, diğeri Hz. İsa ile ilgili iddialarda bulunarak Hristiyan dünyasının iki bin yıllık inancını temelden sarsıyor. Vatikan'ı bir tarafa bırakırsak, Hz. İsa'yı peygamber kabul eden Müslümanların da kitap ve filmle ilgili söyleyecekleri olmalı. Tıpkı Vatikan gibi, Hindistan ve Kanada'daki Müslümanlar da filmin yasaklanmasını istedi. Hatta bazıları, yasaklanmazsa şiddetli tepkiler göstereceklerini açıkladı. Hindistan'daki Hindu milliyetçiliğine karşı Müslümanların Hristiyanların hassasiyetlerini paylaşmaları politik bir tavır olabilir. 11 Eylül'den sonraki Müslüman-Hristiyan gerilimini birebir yaşayan Kanada Müslümanları için de bu tavrın politik amaçları olabilir. Ama Müslümanlar, kitap ve filmle Hz. İsa'ya hakaret edildiğini düşünüyor mu? Ya da İslam dini bu iddialara nasıl bakıyor? Kitap ve filmdeki; İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığı, bu bağlantının imparator Konstantin'in buluşu olduğu, Roma imparatorunun İsa'nın mesajlarını çarpıttığı konularında Müslümanlar hemfikir. Ama Roma imparatorunun Hristiyanları İsa'nın tanrısallığı altında birleştirdiği tezine karşı Müslümanlar, Kilise'nin içinde bulunduğu tartışmaların Hristiyanları böldüğüne inanıyor. Hz. İsa'nın kişiliğine yönelik nitelemeler, İslam'ın öğretilerine aykırı. Müslümanlar, filmin İsa'nın kişiliğini çarpıttığı konusunda Hristiyanlarla aynı düşünceye sahip. Filmde İsa ve Mary Magdelene arasında gizli bir evliliğin bulunduğu iddia ediliyor. Müslümanlar bu düşünceye katılmıyor. Film, İsa'nın Sarah adında kızı olduğunu ve neslinin bugün Avrupa'da yaşadığını iddia ediyor. Müslümanlar bu iddiayı reddediyor. Kur'an Hz. İsa'nın evlendiği ve çocuğu olduğu konusunda hiçbir bilgi vermiyor. Gerçi evli olsa bile İslami bakış açısında bu bir sorun değil. Onun peygamberliği ile ilgili bir durum da değil. Müslümanlar, filmin Hz. İsa'yı küçük düşürdüğü konusunda hemfikir. Kitabın ve filmin bir kurgu olduğu konusunda da. Kitap ve film, adeta bir James Bond filmi mantığıyla hazırlanmış. Elbette Müslümanlar, Hz. Muhammed gibi Hz. İsa'ya yönelik küçültücü yaklaşımlara tepki gösterecek. Hiç kimsenin kutsal değerleri üzerinden fikir ve ifade özgürlüğü test edilemez. Karikatür krizinde Batı medyası: "Biz Müslümanların ifade özgürlüğünü test ediyoruz" şeklinde terbiyesiz bir yaklaşım sergilemişti. Kitabın ve filmin tartışmaya açtığı Kutsal Kan, Kutsal Kase, gizli örgütlenmeler ya da Vatikan'ın yüzyıllardır içinde bulunduğu siyasi ve dini entrikalar ayrı bir tartışma konusu. Ama Hz. Muhammed'e yapılan saygısızlıklara şiddetle tepki gösterirken Hz. İsa'ya yapılanları hoş görmeyeceğiz elbette. Ancak burada durum farklı. Kitabı yazan Müslüman değil. Bir Müslüman yazsaydı, işte o zaman kıyamet kopardı. Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra İslam'a ve Müslümanlara ait ne varsa saldırıya geçen Batı, son karikatür krizinin de gösterdiği gibi, bilinçli bir savaş yürütüyor. Selman Rüşdi'den Teslime Nesrin'e, İslam-terör özdeşleştirmesinden son olarak Hollanda'da korkunç bir İslam düşmanlığı tohumları ekip sonra da yalancılığı ortaya çıkan Hırsi Ali'ye kadar, Hz. Muhammed'i, İslam'ı, Kur'an'ı ve Müslümanları aşağılayan her şeye sarıldılar. Hollanda'ya sığınmak için yalan söyleyen, ülkede cinayetlere varan düşmanlıklara neden olan ancak yalanı ortaya çıkan milletvekili Hirsi Ali, vatandaşlıktan çıkarıldı. Bu sefer de ABD'deki neoconlar ona sahip çıktı. Neden? Hiçbir özelliği olmayan bir kadın neden el üstünde tutulur? Tabi ki İslam'ı ve Müslümanları aşağılamak için. Batı, ifade özgürlüğü ile kamufle ettiği politik arsızlığını ve düşmanlığını devam ettiredursun, Müslümanlar kutsal değerler üzerinden yürütülen istismara hoşgörü ile bakmamalı. Hristiyanlık, Vatikan'ın sırları, siyasi entrikalar tartışılmalı. Hz. Muhammed'e yönelik aşağılamaya şiddetle karşı çıktığımız gibi Hz. İsa'ya yönelik karalamalara da karşı çıkmak zorundayız.
Karikatür krizi ile aynı mı?
Müslüman olmadan önce bir Katolik Papaz olan ve Vatikan'da görev yapan İdris Tevfik (www.idristawfiq.com) karikatür krizi için ayağa kalkan Müslümanların bu filme da karşı çıkmaları gerektiğini, Hz. İsa'nın da Müslümanların peygamberi olduğunu, ve aşağılandığını söylüyor. Ona göre Da Vinci Şifresi, Müslümanların Hz. Muhammed'i terörist gösteren karikatürlere gösterdiği tepkiyi hak ediyor. Tevfik'in Vatikan'da görüştüğü bazı papazlar ve kardinaller de aynı benzetmeyi yaparak; "Müslümanlar birkaç karikatüre öfkelendiler. Bu kitap bizi daha fazla öfkelendirdi" diyorlarmış.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |