T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
O K U R   S Ö Z C Ü S Ü 22 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yusuf Ziya CÖMERT

Medyamız 'andıç'a alışmış iflah olmaz

Dinç Bilgin 'andıç'ı teşhir edeli çok olmadı. Yine bir 'andıç' rüzgarı esti ve çok azımız müstesna, 'andıç' rüzgarına kapıldık gittik. Belki de, hem siyasetteki 'kronik' gerilimle hem medyanın andıç itiyadıyla yaşamaya alışmamız gerekiyor

Moturuş... Garip bir isim. Adama niye böyle bir ad takmışlar bilmiyorum. Şimdi rahmetli oldu, zararsız bir 'divane'ydi. Hafta günleri Şalpazarı'na iner, esnafın takılmalarına aldırmaz, esnafın verdiği helva ekmeği bir köşede yer, birisi üç kuruş harçlık verirse alır, öyle yaşar giderdi.

70'lerde, Şalpazarı'na yeni bir nahiye müdürü tayin edilmiş. Eşraftan birkaç kişi, nahiye müdürünün Şalpazarı'na geleceği gün, Moturuş'u giyindirip kuşandırmışlar. Berbere götürüp tıraş ettirmişler. Saçını başını taramışlar. Bizim oralarda, şakanın sınırları çok geniş. Bunların niyetleri, Moturuş'u yeni nahiye müdürüne belediye reisi diyet tanıtmak. Bu yüzden, Moturuş'a, müdürle nasıl tokalaşılacağını öğretmişler. Hayırlı olsun, Allah utandırmasın demesini, nasılsınız denilince, teşekkür ederim, siz nasılsınız demesi gerektiğini. Çok da lafa karışma demişler. Müdür beyle bir randevu ayarlamışlar. Sakin bir yerde buluşmuşlar.

Moturuş, işi iyi idare etmiş. Gerçekten de, bir yere kadar, nahiyenin reisi gibi davranmış. Hesaba katmadıkları bir şey, 'şaka'yı açığa çıkarmış.

Moturuş'un bir refleksi var. Yanında sigara içen adam, sigarasını bitirip izmariti bir kenada attığında, Moturuş koşar, o sigarayı alır, 'püf püf' çekmeye başlar. Moturuş, müdür beyin yanında da aynısını yapmış. İzmaritin yere atıldığını görünce, koşup almış, çömeldiği yerde heyecanla çekmeye başlamış. Yine de nahiye müdürü bozuntuya vermemiş, gülüşüp geçmişler.

Bizim medyanın da, Motoruş'unkine benzer bir refleksi var

Ne zaman bir 'darbe' havası esse, ne zaman demokrasi sekteye uğratılacak olsa, ne zaman bir 'andıç' zuhur etse, çok azı müstesna, bu arkadaşlar, Moturuş'un izmarit peşine düşmesi gibi, koşup sarılıyorlar. Ne demokrasi kalıyor böyle zamanlarda, ne hukuk, ne akl-ı selim. İlle de izmarit, izmarit, izmarit! En özgürlükçü, en demokrat görünenler bile, Moturuş olup çıkıyor. Hele 28 Şubat'tan sonra, 'gazetecilik refleksi' denilen şey, halka soğuk, hukuka, özgürlüklere yabancı, sadece anti-demokrasiye ayarlı bir duyarlılıkla eş anlamlı hale geldi.

Belli ki, kirli bir organizasyondu, Danıştay'a yapılan kanlı saldırı. Yeni Şafak, olayı açıkça 'yorumlu' verdi. Manşetimiz, Danıştay'daki vahşeti, 'Alçakça' bir saldırı olarak niteliyordu.

Ama, olayın bir başka boyutu vardı. Uyandırmak istediği tepkiler, çıkarmak istediği çatışmalar. Hayatlarında, 'bar', 'içki', gibi şeyler olan ve başörtüsü, dindarlık gibi olgulara yabancı bir 'çete' bu gerilimi üretmek ve bu gerilimden yararlanmak isteyen bir 'güç' tarafından para vaadiyle azmettirilmişti. Çete, 'ulusalcı' motifler taşıyordu. Demek ki, sözkonusu güç, bu 'ihale' için yapılan işlerin gerektirdiği profile uygun fanatik bir grubu ayartma külfetine katlanmamıştı.

Buradan çıkarılacak siyasi dersler ayrı bir fasıl. Bizim işimiz, medya. Öyle görülüyor ki, bizler, -nasıl bu kronik gerilimlerle yaşamaya alışmak zorundaysak- medyamızdaki 'izmarit' refleksine benzeyen 'duyarlılığı' da tedavisi çok zor bir 'semptom' olarak kabul etmek zorundayız.


BÜŞRA DALAR
Yıllardır araştırp da bulamadığım konuyu Sayın Hüseyin Hatemi'nin yazısında okuyup bilginlendim. Sayın Hatemi'ye saygılarımı sunuyorum.

NURAN TOPAL ASİLBAY
Gazetenizin 15 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "Zehirli Çin Porseleni Haberine İtiraz Var" başlıklı yazınızı memnuniyetle okudum. Konuya hassasiyetle yaklaşıp haberinize yönelik eleştirimi dikkate alarak görüşlerime sayfanızda yer vermiş olmanızdan ötürü çok teşekkür ederim.

MEHMET AKTEKİN
Dil konusunda Yeni Şafak gazetesinin daha hassas olması gerektiğini düşünüyorum. Mesela bugün 3. sayfanızda mail, laptop gibi İngilizce kelimeler kullanılıyor. E-posta, dizüstü bilgisayar gibi karşılıkları varken bu kelimelerin İngilizce'sini kullanmak hoş değil.

AHMET TAŞKIN
27 Nisan tarihli Erdemir haberiniz ve cesaretiniz için sizi kutlarım. Konu Oyak olunca nedense çoğu basın gerçekleri kamuoyuna duyurmaktan kaçıyor. Sonra da basın özgürlüğünden bahsediyorlar.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi