T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 NİSAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fatma Karabıyık BARBAROSOĞLU

"Hadi amca imzala şu kitabı!"

Kendi isimleriyle anılan bir bayrama (23 Nisan Çocuk Bayramı) sahip olan çocuklarımızın, müstakil bir kitap fuarına sahip olmayışları bana acı geliyor. Öğretmenlerin olağanüstü gayretlerle "çocuklarım kitapları görsün" diyerek fuar meydanlarına taşımaları, ne yazık ki onların kendilerine uygun kitaplarla buluşmalarına vesile olmuyor. Halbuki sadece çocuk yayınlarının yer aldığı kitap fuarlarının çok daha eğlenceli ve bilgilendirici olacağını düşünüyorum.

Bursa Kitap Fuarı'nda, Fatih Erdoğan'a iki afacan çocuğun kitap imzalattığı sahne bu yazıyı yazmama vesile oldu. Aceleci ve iş bitirici bir erkek çocuğu, yaşı 10-11 civarında. O esnada bizimle ilgilenmekte olan yazara sesleniyor: "Hadi amca. İmzala şu kitabı. Acelem var da!"

Çocuğa bakarken gülmemek için kendimi zor tuttum. Sanki çocuk değil de bir esnafın çocuk taklidi gibiydi. Bir an önce imzalatması gereken kitapları imzalatıp işinin başına dönecek. Çocuğun tadını kaçırmamak için sorular sormadım. Yanımda TİMAŞ Yayınları'ndan Emine Eroğlu var. İz üzerinde olduğumu yanımdakine bile fark ettirmemek gibi bir yeteneğim vardır. Çocuğa yakın plan kitap standlarını seçip, kitap bakıyor gibi yaparak onu gözlemek derdindeydim. Ama kalabalık bir grubun gelmesiyle gözden kaybettim. Başka kimleri okuyordu bu çocuk? Kitap okurken nelere dikkat ediyordu? Sanki o çocuğu çözersem Türk çocuklarının kitap ile ilgili bütün mesafelerine aşina olacakmışım gibi bir his içindeydim.

Çocuğu kaybettiğime yanarken iki kız çocuğu dikkatimi çekti. İlkokul dördüncü ya da beşinci sınıf öğrencisi olabilirler en fazla. Bir ellerinde çantaları, bir ellerinde küçük su şişesine taktıkları simitleri. Bir grubun içinden kopmuşlar herhalde. Yoksa burada iki başlarına ne yapıyor olsunlar?

Hiç almayacağım bir kitaba bakıyorum, onlara yakın olabilmek için. Bir olağanüstülük var hallerinde. Bir taraftan da Emine Hanım ile sohbeti sürdürmeye çalışıyorum. Ama aklım kızların sohbetinde. Öyle birbirlerinin içine geçmiş bir halleri var ki! Bir kitap fuarında onları böylesine sırdaş eyleyen nedir?

Post-modern dünyada çocukların çok öğretici olduğunu bildiğim için kendimi madenin kapısında hissediyorum.

Yeşil etekli nazlanıyor önce. Arkadaşı durmadan ısrar ediyor. "Söz kimseye söylemeyeceğim. Neşe'ye bile."

Neşe ismi geçince yeşil etekli gevşiyor. Yavaşça ağzını pembe eşofmanlının kulağına yaklaştırıyor.

"Ercan bana dedi ki! Şey. Kimseye söyleme bak. 'İleride benimle evlenir misin?' dedi."

Pembe eşofmanlı kıkır kıkır gülüyor. Belli ki cevabı merak ediyor. Ama sormuyor. Arkadaşını çözmüş. Sorarsa cevabı hiç öğrenemeyecek.

Arkadaşı cevabının merak edilmediğini görünce fazla beklemiyor:

"Daha güzelini bulamazsam evlenirim dedim."

Kızları daha iyi dinlemek için Hatice Sultan ile Melling Kalfa'nın mektuplarına odaklanmıştım. Hay Allah stand görevlisinin çok alaka göstereceği tuttu. Kitap hakkında bilgiler verirken iki küçük kızı yitirdim.

Küçük kıza yapılmış evlilik teklifinden ziyade, küçük kızın bu teklife verdiği cevap dikkat çekici. Kızmıyor. Garipsemiyor. Oldukça akıllı ve ne istediğini bilir bir edada 'daha güzelini bulamazsam' diyor.

Avrupalı bir seyyahın Türk kadınları ile ilgili olarak söylemiş olduğu satırlara gittim."Türk kadınları evlenecekleri erkeklerin yalnızca güzel olmalarını ister" sözüne.

Diyorum ya, çocuklarda değişeni ve değişmeyeni bir anda yakalamak çok daha kolay. Bir de sadece çocuklara mahsus bir fuarda alan araştırması tadında yapılacak gözlemleri düşünün. Gönüllü çalışmaya talibim. Düşünmeme yetecek altı aylık "malzeme" ile döneceğimden eminim.

Türk çocuklarının okuma kapasitesini arttırmayı kendisine ideal olarak benimsemiş olan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e Çocuk Kitap Fuarı projemi bayram hediyesi (Çocuk Bayramı) olarak sunmak istiyorum. Lütfen kabul buyursunlar!


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi