T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 OCAK 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
Yasin AKTAY

Kurban ve itlaf

Bir Kurban Bayramı'nın daha arefesindeyiz. Bu yıl kurbanla ilgili her seferinde karşılaştığımız türden tartışmalardan uzak olmamız ilginç. Bu yıl kimse tavuk veya horozun kurban yerine geçip geçmeyeceğiyle ilgili bir tartışma ortaya atmadı. Kimse kurban miktarı bir paranın başka şekilde değerlendirilmesinin kurbandan daha iyi olabileceğini gündeme getirip bunu tartışmadı. Daha ilginci, geleneksel kurban tekniklerinin hayvanlara eziyet ettiğiyle ilgili olayı dramatize eden yaklaşımlar da henüz ortalıkta olmadığı gibi, kurban derileriyle ilgili de alıştığımız gündemden eser yok.

Kuşkusuz bunu hayra alamet olarak yormak lazım. Aksi düşünülemez bile. Tanımı gereği bir yakınlaşma, yaklaşma, tanışma, birleşme vesilesi olması gereken kurban ibadetinin her sene olduğu gibi kısır tartışmaların arasında veya akabinde yaşanmasını, kurbanı murdar etmeye çalışan saldırıların gölgesinde yaşanmasını kim isteyebilir ki?

Aslında her yıl yaşadığımız bu türden tartışmalar, yaşandığı esnada bazı üzücü etkiler yapmıyor değil, ama bunların 1500 yıllık güçlü bir İslami geleneğe vız gelmesi, gelip geçmesi ve hiçbir kalıcı etki yapmamasında şaşılacak bir şey yok. Bütün medyanın destek verdiği günlerde bile kurbana karşı yürütülen kampanyaların ardından açıkça görünmüştür ki, insanlar bu tür kampanyalara inat, kurbana ve diğer sembollere daha fazla sarılıyor.

Bu yıl kurbanın bu tartışmalardan görece daha uzak yaşanmasında toplumca geçirmekte olduğumuz kuş gribi hastalığının önemli bir etkisi olduğu düşünülebilir. Onca hayvanı bir hastalık dolayısıyla, hiçbir hayvan veya hayvansever duygusallığa yer vermeksizin itlaf zorunda kalmak, kurbanla ilgili hayvan psikolojisine sıranın gelmesine engel olmuş olabilir. İnsanların kendilerine ait zannettikleri ne varsa, ellerinden gitmeye karar verdiğinde onu hiçbir mülkiyet duygusunun tutamadığını gözler önüne seren sahneler yaşanıyor bugünlerde.

Ölmeden önce ölmek demiştik. Bu gerçeğin bilincine varıp kendi isteğiyle, tasdiki, ikrarı ve ameliyle, yakin bir iman ile teslim olmak.. Mülkün gerçekte kime ait olduğunu hatırlayarak bir şükrü eda etmek, kurban edilenin zaten O'na ait olduğunu bilmekle mümkün bir şey. Aslında her dem telef olmakla kurban olmak arasındaki sınırda olduğumuza dair çok acı bir tecrübe yaşıyoruz. Hayatın bütün alanlarında bütün eylemlerimiz, mülk zannettiklerimizle ilişkimiz bundan ibaret değil mi?

Kurban sembolik yoğunluğu çok yüksek bir ibadet. Kur'an'ı Kerim'de bildirildiğine göre Allah'ın ne kana ne de ete ihtiyacı vardır. Kurbana ihtiyacı olan, yaklaşmakla dirilecek olan insandır. Ne etinin ne de kanının Allah'a ulaşmayacağı, ancak bu ibadetteki niyet ve takvanın çok daha önemli olduğu bildirilen kurbanın yine de emredilmiş olmasının hikmetleri çok derindir.

Kurban, etkisini çoğu kez uygulayanlara bile açıkça hissettirmeden, kendiliğinden çalıştırır. İbadetin yapılmış olmasının kendiliğinden etkisi insanları birbirine yakınlaştırır. Kurbanın kelime anlamının yakınlaşma olması bu hikmetlerin sonsuz bereketine işaret ediyor. Neyin neye yakınlaşmasıdır bu? İnsanın Allah'a, insanın insana, ruhun bedene, gaybın şehadete, dünyanın ahirete, ölümün hayata, kimliğin kimliğe, zenginin fakire, yaşlının gence, Türk'ün Kürt'e, Arap'ın Acem'e yakınlaşması. Bütün bu yakınlaşmalar, kurban ibadetinin doğrudan veya dolaylı etkileri dolayısıyla fiilen yaşanmasına şahit olduklarımızdır. İnsanın kendisine bırakılsa, asla tercih etmeyebileceği bu yaklaşmalar, kurban ibadetiyle birlikte kendiliğinden gerçekleşen ve insanın hayrının bulunduğu sonuçlardır.

Çalışma hayatımız, kimliklerimiz, özel hayatlarımız, hele modern hayatın uzmanlaşma tecrübeleri bizi böler, parçalar, ayırır. Herkesi kendi atomize dünyasında telef olma tehlikesine maruz bırakır. Oysa kurban bütün bu yalnızlıkları ve zararlı ayrılıkları aşmak üzere hediye edilmiş; hayatın içerdiği kaosa teklif edilmiş bir düzen, ihsan edilmiş bir inayettir.

Tüm okuyucuların mübarek Kurban bayramlarını tebrik ederim.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi