T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 23 OCAK 2006 PAZARTESİ | ||
|
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, geçen gün yaptığı konuşmayı dışarıda bırakırsak "nükleer caydırıcılık" konusunda 1995'ten beri sadece üç kere konuşmuş. Bu isteksizlik Fransa'nın nükleer silahla donanmasına birinci dereceden önem atfeden "General"in izinden giden bir siyasetçi için epeyce şaşırtıcı doğrusu... Chirac'ın ülkesinin sahip olduğu nükleer silahlara ilişkin yaptığı bu ender konuşmalardan sonuncusu konunun uzmanları tarafından derhal bir "yapıbozum"a tâbi tutulmuş. Cumhurbaşkanı Fransa'nın nükleer caydırıcılık stratejisinin "bölgesel güçler"in tehditleri karşısında hazır olduğunu söylerken neyi kastetti acaba? Bu sorunun cevabı (adı doğrudan anılmasa da) "İran'a sopa göstermek" olarak yorumlanıyor. Chirac, caydırıcılığın "fanatik teröristleri" değil, "devletler"i hedef aldığını belirtiyor. (Yani "devletsiz" El Kaide üzerine alınmayabilir!) Fransa Cumhurbaşkanı'nın şu açıklaması içimizi bayağı ferahlattı doğrusu: "Nükleer araçların bir çatışmada askeri amaçlar için kullanılması hiçbir durumda söz konusu olamaz."(!) Haksız mıyım, bu açıklama karşısında siz de "Yok bir de söz konusu olsaydı!" demiyor musunuz? Chirac (yine aynı sakinlikte!) nükleerin savaş meydanında kullanılabilicek bir "taktik silah" olmadığını, sadece ve kendisine sadece ülkenin "hayati çıkarları" söz konusu olduğunda başvurulabileceğini de hatırlatıyor. (Herhalde yani... Nükleer silah savaş meydanında kullanılabilecek silah mıdır?) Chirac'ın nükleer caydırıcılığa ilişkin bu dördüncü konuşmasında "müttefik ülkelerin savunması"ndan söz etmesi bir "ilk" olarak takdim ediliyor. Müttefiklerin bu şekilde anılması bir "Avrupa savunması" kurulması yolundaki istek ve iradenin devamı olarak değerlendiriliyor. Chirac'ın konuşması Fransa'nın nükleer silahlanma politikasına ayırdığı bütçeye ilişkin tartışmaları da devre dışı bırakmış. Fransa'nın bu yolda her yıl harcadığı 3.5 milyar euro'luk bütçenin kısılması söz konusu değilmiş. Nitekim ülkenin dördüncü nükleer denizaltısının yapımı hızla devam ediyormuş. Chirac'ın konuşmasında dikkatimi en fazla şu bölüm çekti: Fransa Cumhurbaşkanı, kendilerine karşı kitle imha silahları kullanmayı tasarlayan "devlet yöneticileri"ni konvansiyonel türden olduğu kadar "farklı biçimde" de (yani "nükleer") olabilecek "kararlı bir cevap" almakla tehdit ediyordu. Düşünebiliyor musunuz? Sanırsınız ki, Fransa'nın kendisini tehdit eden bir "devlet yöneticisi"ne vereceği bir nükleer cevap dönüp dolaşıp sadece bu yöneticinin kafasında patlayacaktır! Görüyorsunuz, "devletler"in insanlığın başına ne tür belalar getirebileceğini tahmin etmek zor değil. Konuya ilişkin sorulacak en önemli soru şu olsa gerek: "Nükleer silah" sahibi ülkeler ellerindeki nükleer başlıkları nerede tüketmeyi düşünmektedir acaba? Fransa'nın elinde Çin'e kadar ulaşabilen "sadece" 250-300 nükleer başlık varmış. Bu sayının ABD ve Rusya'nın sahip olduğu 6.000 civarındaki nükleer başlık yanında lafı bile edilemezmiş... Hayal edin edebilirsiniz: "Devlet"in biri günün birinde kafası kızıp bir diğerine bu başlıklardan birisini yolladığında kopan kıyamet sonrasında ortada "devlet" ya da "millet" kalır mı? Ne dersiniz: Madem ortada dünyayı batırmaya yetecek kadar nükleer başlık var, o halde bugün İran, yarın (belli olmaz) Türkiye'nin de bu başlıklardan yeteri kadarına sahip olmasının bir sakıncası var mı? Belki de yok; madem ki en zengininden en yoksuluna kadar birçok "devlet" nükleer başlık koleksiyonunu giderek zenginleştirerek "devletsel nihilizm"in sınırlarında dolaşıyor, diğerleri de bu tehlikeli oyundan mahrum kalmasın bari... Yine eski öğretiye mi dönsek nedir... Bu "devletler" insanlık için sahiden büyük bir tehlike...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |