T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 26 ŞUBAT 2006 PAZAR | ||
|
Dünkü yazımızda, 'evrensel' sözcüğünün toprağını kazmayı vaadetmiştik. Şimdi vaadimizi yerine getirmeye çalışacağız. Önce 'evrensel'in 'sel'ini usülce bir kenara koyalım: 'evren'. Bir sözcüğün anlamı, karşıtıyla tayin edilir, biz de öyle yapacağız: Bugün Türkçe'de 'evren'in karşıtı olarak 'yer', 'evrensel'in karşıtı olarak da 'yerel' sözcüğü kullanılıyor. Bu sözcükleri, uydurukça bir dilin içinde kalarak anlamlandırmak zoraki bir işlem olacağından, şimdilik Arapça'dan Türkçe'ye geçmiş (Türkçeleşmiş) üç sözcüğü dikkatlerinize sunmak isterim: âlem, dünya, arz. Arz, esasen 'toprak' demektir ve bugün, karşılığında 'yer', 'yeryüzü' ve dahi -yanlış olarak- 'yerküre' sözcükleri kullanılmaktadır. (Tam da burada 'arâzi' sözcüğü hatırlanmalı.) Dünya, esasen göğe nisbetle 'aşağılık, aşağıda/alçakta olan' (=denî) demektir ki çağrışımları gözardı edilmek koşuluyla Türkçe karşılığı 'yerküre'dir. Bu sözcük 'dünuvv' kökünden gelir ve karşıtı, 'yükseklik, yüksekte olan' anlamındaki sümuvv'dur; yani 'dünya-sema' (yer-gök). Klasik Fizik'e göre dünya'nın, yani üzerinde yaşadığımız yerküre'nin dört temel unsurdan (toprak, su, hava, ateş) oluştuğu nazar-ı itibara alındığı takdirde, dünya'nın arz'ın mukabili olmayıp onu kapsadığını anlamak, hiç de zor olmasa gerektir. ["Küre-sel-leşme" (glob-bal) meselesi ise bir bahs-i diğer!] Üçüncü kelimemiz âlem, gerçi bir astronomi terimi olarak dünya'yla birlikte diğer bütün gök-kürelerini, yani bilinen-bilinmeyen tüm gezegen ve galaksileri kapsıyorsa da felsefî ve kelâmî bir terim olarak "zaman ve mekânda varolan herşeyin tamamı/bütünü" veya "Zorunlu Varlığın (Tanrı'nın) dışında kalan tüm mümkinât/mevcudât/kâinat" (=mâ-sivâ) anlamına gelir. Bu anlamıyla Türkçe'de tam karşılığı bulunmamakla birlikte, bugün 'âlem'e mukabil 'evren', 'âlem-şümul'e mukabil 'evrensel' sözcüğü kullanılmaktadır. Oysa "evrilen=olan/oluşan" anlamı dikkate alınmak suretiyle 'evren'in, âlem'den çok 'kâinat'ın ("kevn=oluş" kökünden "kâin=olan/oluşan"lar) mukabili olduğu söylenebilir. Bugün Türkçe'de kullanılan "evren/evrensel/evrensellik" sözcükleri, sırasıyla "univers, universel, universalité" sözcüklerine karşılık kullanılıyor ve sözcüklerin anlam haritasına nüfuz edilemediğinden ve bu konuda ciddi bir çaba da gösterilmediğinden "evrensel sanat" gibi tamamen anlamsız ve saçma lâflar etmek bazılarınca bir marifet sayılıyor. Öyle ki Fransızca 'universel' ile 'universaux' sözcükleri birbirine karıştırılıp Mantık biliminin o ünlü tümeller'i bile bir çırpıda 'evrenseller'e dönüşüveriyor. [Bir Mantık terimi olan "Les cinq universaux" (=külliyât-ı hams) terkibinin Türkçesi de "beş evrensel" değil, "beş tümel"dir.] Evrensel, yanlış olarak 'universel/universal' karşılığında kullanılıyor. Oysa universel'in Almanca tam karşılığı: 'Allgemein'; yani "küllî/tümel/bütünsel/bütüne ilişkin". Zıddı ise, "cüzî/tikel=particulier". (Sıklıkla yapıldığı gibi, 'particulier' (=tikel) ile 'singulier' (=tekil) sözcükleri birbirine karıştırılmamalı!) 'Evrensellik' sözcüğüne mukabil Fransızlar 'universalité', Almanlar ise "Allgemeinheit, Allheit, Gesamtheit" sözcüklerini kullanıyorlar. (Evrenselliğin içi boş gelebilir. Peki ya, bütünselliğin?) Universalité sözcüğü universel'den; universel ise univers'ten türüyor. Karşılığı ise: 'All'. Almanlar ayrıca 'Weltall' da diyorlar; yani "küll/tüm/bütün". Zıddı ise, "cüz/parça". Şimdi sıkı durun: 'Univers' (Universum) sözcüğünün bir diğer mânâsı da: "âlem/evren" (=monde). Lâkin bilinen anlamında değil, aksine 'küll/tüm/bütün" anlamında.(x) Kısacası, 'evren' sözcüğü 'univers'e karşılık gelse bile, bugünkü 'evrensel' sözcüğünün 'universel'le hiçbir alâkası yoktur! Dolayısıyla sanat'ta universel'likten söz edebiliriz ama boş konuşmayı göze almadıkça aslâ sanat'ta evrensel'likten söz edemeyiz! Not: "Paris sıkıntısı" bitti, şimdi merhaba ey İstanbul! (x) İlgilenenler için, Leibniz'in Théodicée adlı eserinden kısa bir açıklama notu: "J'appelle monde (en parlant de tous les mondes possibles) toute la suite et toute la collection de toutes les choses existantes, afin qu'on ne dise point que plusieurs mondes pouvaient exister en différents temps et différents lieux; car il faudrait les compter tous ensemble pour un monde, ou si vous voulez pour un univers."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |