"Türkiye Avrupa'ya yük olmaya değil yük almaya geliyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteci krizinin tüm dünyayı etkilediğini ifade ederek, "Akdeniz, kan ve can denizine dönmüş durumda. Dünya, minik Aylan'ın fotoğrafıyla uyandı. Minik Aylan'ın yitip gitmesi ne ilk ne de son oldu" dedi. Ortadoğu'daki söz konusu krize işaret eden Erdoğan, "Avrupa'ya Türkiye'nin vereceği katkıları başka ülke veremez. Türkiye, Avrupa Birliği'ne yük olmaya değil yük almaya geliyor" dedi.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel ziyaretleri kapsamında Egmont Enstitüsü'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satır başları:

"Avrupa'yı harap eden 2. Dünya savaşının ardından yarım asır geçti. Bugün ders almış Avrupa'da farklı şeyler konuşmak isterdim. Ama ne yazık ki iyimser bir tablo yok. Akdeniz, kan ve can denizine dönmüş durumda. Dünya, minik Aylan'ın fotoğrafıyla uyandı. Minik Aylan'ın yitip gitmesi ne ilk ne de son oldu. Türkiye, çaresizlik içindeki Suriyelilere yardım etti.

Türkiye, çaresizlik içindeki 2.2 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaptı. Bunun yanında 300 bin kişi de Irak'tan kabul etmiş durumdayız, toplamda 2.5 milyon. Hiçbir dini ve etnik köken ayrımı gözetmeksizin kapılarımızı açtığımız bu insanların tüm ihtiyaçlarını kendi imkanlarımızla gidermeye çalışıyoruz. Suriye'den gelenler için yaptığımız harcamalar şu anda 7.5 milyar doları aştı. Dışarıdan gelen yardımların toplam tutarı ise 417 milyon doları ancak buldu. Bu tablo sürdürülebilir değildir.

Avrupa Birliği değerlerini, Birlik içindeki ülkelerden daha net yaşatıyoruz.

60 bin Suriyeli bebek doğdu bu olaylar sonrasında. Geçtiğimiz hafta okullar açıldı. 600 bin civarında Suriyeli çocuk var okuması gereken. Ama yalnız 3'te 1'i okuyor.

Avrupa'ya geçmek için hayatlarını Akdeniz'de riske atan Suriyelilerin dramı her geçen gün ağırlaşıyor. 1 Ocak 2015'ten itibaren 60 bine yakın kişi kurtardık. Bırakın ölsün demedik. Bu rakam krizin katlanarak büyüdüğüne işaret ediyor.

"Türkiye'de doğan Suriyeli bebek sayısı 60 bini buldu"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Egmont Enstitüsündeki konferansa onur konuğu olarak katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, "Suriyeli göçmen krizinin baş gösterdiği dönem içerisinde, Türkiye'de doğan Suriyeli bebek sayısı 60 bini buldu. Kamplarda her gün 100 civarında bebek dünyaya geliyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye'de okullar açıldı. Ülkemizde 600 bin civarında okul çağında Suriyeli çocuk bulunuyor. Bunların ancak 3'te 1'i eğitim hizmeti alabiliyor. İlave okul, derslik ve öğretmen ihtiyacı her geçen gün büyüyor. Üstelik bu çocukların arasında anne babalarını Suriye'deki çatışmalarda kaybeden yetimler ve öksüzlerde bulunuyor" dedi.


Biz dünya 5'ten büyüktür itirazımızı her platformda dile getirmeyi sürdürüyoruz. Tekrar altını çiziyorum, Suriye'de karşılaştığımız bu insani durumun bertaraf edilmesi sorunun köküne inmekle mümkün olacaktır. Rejimin değişmesini sağlayacak bir kontrollü geçiş süreci gerekli. Bu rejim DAEŞ'le ortak hareket edip, terörün önünü açtı. Suriye'de terör ve aşırıcılıkla mücadeleyi farklı hükümet verebilir. Bunlar bir terör devletinin yöneticileridir.

Türkiye'nin çağrılarının ne kadar doğru olduğu bir kez daha görüldü. Suriye'de yaşananlar eğer bir an önce çözüm yolu açılmazsa, tüm bölge tüm dünya için ciddi bir tehdit oluşturma konumundadır. Geçiş hükümeti bir an önce kurulmalıdır. Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır.

Türkiye, terör belasıyla yıllarca uğraştı. Terörü terör, teröristi terörist diye anmak yeter. Başına bir şey eklemeye gerek yok. DAEŞ en büyük zararı İslam dini mensuplarına olmuştur. Türkiye bu örgütü 2005 yılında terör örgütü olarak tanımıştır.

Önce Suruç'ta ardından Ceylanpınar'da terör örgütlerinden hain saldırılar gerçekleştirildi. Çözüm sürecini bozan PKK terörüdür. Tıpkı diğer terör örgütleri ile olduğu gibi mücadele hakkımız vardır.

Gelişen ve en az gelişmiş ülkeler arasındaki uçurum gittikçe artıyor. Biz bu süreçte köprü olamaya çalışıyoruz. Biz çoklukta birlik anlayışını koruyan bir kültürle var. Bu noktada Avrupa'yı bir barış sürecine sokmada önemli katkıda bulanacaktır.

Türkiye'yi içine alan Avrupa Birliği uyumun göstergesi olacaktır. Avrupa'ya Türkiye'nin vereceği katkıları başka ülke veremez. Türkiye, Avrupa Birliği'ne yük olmaya değil yük almaya geliyor."