T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Salkım Hanım linci

10 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi'nde rektörlük seçimi olacak. Orada adaylardan biri olan Kemal Alemdaroğlu'nun kimliği belli. Onun Atatürkçülüğü, Kemalistliği üzerine söz söylenemez. 28 Şubat sürecinde rüşdünü ispatladı. Onun karşısına ikinci bir aday olarak çıkmak cesaret işi. Alemdaroğlu ile yarışmak için iki kere kendinizi ispat etmeniz gerekiyor. O yüzden de bu cesareti gösteren Prof. Dr. Mesut Parlak, olağanüstü çaba gösteriyor. Bakın şu sözler ona ait:

"-İnanan bir insanım ama, ne laik demokratik cumhuriyetten ne de Atatürk ilkelerinden ödün veririm. Altı yıl Malatya Eğitim Vakfı'nın genel başkanlığını yaptım. Vakfın tüzüğünün birinci maddesi, "'Laik demokratik cumhuriyete, Atatürk ilkelerine inanan üniversite öğrencileri bu vakıftan burs alabilir' şeklindedir. Burada tuhaf olan odur ki, türbanlı öğrenciye burs vermedik diye bana 'komünist' dediler."

Yaa işte, bunları söylemeniz gerekir. Hatta her ihtimale karşı "Keşke Alevi olsam. Çünkü, demokratik cumhuriyeti en önde savunan insanlar onlar. Memleketim Malatya'da çok Alevi var, ama ben değilim" demeniz gerekir. Daha ötede mafya vs. ile ilişkilerinizin olmadığını ispat etmeniz gerekir.

Gerekir çünkü bir rektörlük seçiminde Atatürkçülük - Kemalizm tartışmaları gırla gidiyorsa riskli alanda at koşturuyorsunuz demektir ve belden aşağı vurulma ihtimali her zaman mevcuttur. O zaman siz de daha vurgulu söylemlerle gardınızı alacaksınız.

Cumhurbaşkanı Sezer'in laiklik duyarlılığı da çok dikkat çekici değli mi? O makamda bulunanlar laikliklerini her fırsatta vurgulamalılar. Meselâ kendilerini ziyaret eden AK Partili heyete, tam yanlarından ayrılırken ve birdenbire laiklik konusundaki duyarlılığı hatırlatmalılar. Bu meselâ CHP'ye değil ama Ak Parti'ye karşı ekstra görevleri arasında bulunuyor. Ak Partililer'in de laik demokratik düzenden yana olduklarını "Vallahi de billahi de... İsterseniz yüreklerimizi yarın bakın" gibi yeminlerle te'yid etmeleri gerekiyor.

Yine sayın Cumhurbaşkanı göstere göstere iftar vermeyeceklerini bildirmeliler. Ne olur ne olmaz, o makamın, bilhassa Sayın Sezer'in laiklik konusundaki hassasiyetine halel gelebilir. Amerikan Başkanı'nın veya Dışişleri Bakanı'nın iftar vermesinden bize ne? Amerika'da laikliğin elden gitme tehlikesi var mı? Sonra meselâ sayın Cumhurbaşkanı'nın Cuma namazında falan görülmesi de olmaz bizde.

Ve Salkım Hanım'ın Taneleri filmi...

Romandaki Yahudi karakterin film senaryosunda Ermeni haline gelişi ve kıyametin kopuşu... Etyen Mahçupyan senaryo yazarı olarak arenaya, aslanların önüne atılmış durumda. Suç büyük: Ermeniler'in soykırım iddialarını besleme suçu!

Hemen bir soru: Acaba senaryo yazarı Etyen Mahçupyan olmasaydı, bu film "Ermeni iddialarını besliyor" diye bu kadar gürültü koparır mıydı? Meselâ kitabın yazarı Yılmaz Karakoyunlu'ya bu kadar tepki olur muydu? Filmin yönetmeni Tomris Giritlioğlu nerdeyse yemin ederek "Bu iş Mahçupyan'ın kişisel tercihi değil, benim ısrarımla oldu" diyor, ama kimsenin derdi onunla olmadığı için o tartışmanın dışına çıkarılıveriyor.

"Ermeni" olunca iki kere dikkat etmeniz gerekiyor iş yaparken.

Senaryoyu yazarken böyle bir değişikliğin tartışmalara yol açacağı aklına gelmiş Etyen Mahçupyan'ın... Hani denir ya, basireti bağlanmış besbelli!

Bu işlerin Türkiye'de çok riskli olduğunu bilmeliydi Mahçupyan... Öyle hem "yan"lı soyadın olacak, hem de "Ermeni"li alanlarda söz söyleyeceksin, olur mu? "Musevi cemaati izin vermedi de böyle oldu" diye İshak Alaton'u değil, yedi düveli şahit getirsen kuşkularımızdan kolay kolay kurtulamazsın. Soyadını değiştir istersen, meselâ Mahçuptürk yapsan fena olmaz. Yoo, belki o zaman daha büyük kuşku doğar içimizde. "Bak adama, deriz, bu defa ismini değiştirerek vuruyor! Üstelik Türklüğü istismar ediyor!" Nasıl kurtulabilirsin manşet manşet yağan bu kuşku bombardımanından!

Bunlar bir dramın şaka ile karışık enstantaneleri. Etyen Mahçupyan, Türkiye üzerine düşünen, Türkiye'nin sorunlarına kendi düşünce persektifi içinde çözüm arayan bir insan. Ve biz onu bir dar alanda kıstırıp işini bitirmek istiyoruz. Oysa biraz düşünsek, Ermeni diasporası Etyen Mahçupyan'ın ismi etrafında oluşturulan kuşku bombardımanını belgesel yapıp, "Bakın işte, en çok Türkleşmiş Ermeni'nin başına neler geldi?" gibisinden dünyaya sunsa nasıl bir imaj yıkımı ile karşı karşıya kalırdık.

Kızlarımız üniversite önünde başörtüsü üstü peruk üstü bere takarak kimliklerini yokedebiliyor veya sistemin taleplerine uygun hale getirebiliyor. Gene de orda bir yerde onlara yönelik kuşkuların devam ettiğini, onlardan artı samimiyet testleri istendiğini adımız gibi biliyoruz.

Verdiğimiz oyların, yani bizim, yani bu ülkenin milyonlarının verdiği oyların partilere dağılımı, anlam itibariyle didik didik ediliyor ve her seferinde "Türkiye nereye gidiyor?" sorgulaması yapılıyor... Aylık anket sonuçları bazı mahfillerde olağanüstü hassasiyet uyandırıyor. O mahfiller herkesin ülkeye bağlılığını test etme liyakatine ve hakkına sahip, tabihi olarak!

Bu fart-ı hassasiyetimiz yüzünden renklerle başımız dertte... Yeşiller, sarılar, kırmızılar bir arada veya ayrı ayrı can sıkıyor.

Bir dönem siyasetçiler "Gözlerimize bakın anlarsınız" diyerek aşmışlar kendilerine yönelik kuşkuyu...

Türkiye, yüreği geniş bir ülkeydi.

Nasıl daralttık onu, ya da nasıl ulaşırız o geniş yürekli günlere, belki de ülke güvenliği üzerine kafa yorarken asıl düşünmemiz gereken husus bu...

Vergiler üzerine birkaç söz:

Babam anlatmıştı: "6 liralık Yol Vergisi'ni veremediği için insanların ineklerine, eşeklerine el konmuştu. Hatta çamaşır yıkayan kadının önündeki leğenler alınmıştı... Vergiyi veremeyen bedenen çalışmak zorundaydı. "Tahsilbaşı geliyor" dendi mi, insanlar nereye kaçacağını şaşırırlardı! İnsanlar kendi harmanlarından buğday çalacak hale gelmişlerdi!" Acaba bunları anlatmak hangi yârin zülfüne dokunur?


6 Aralık 2001
Perşembe
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED