T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gizemli cinayetler tarlası Türkiye

Üzeyir Garih'i öldürdüğü bildirilen 'firari er' yakalandı ve cinayeti itiraf etti. Cinayet silâhı olan 'bıçak' olay mahalline on metre uzaklıktaki bir kabre gömülmüş olarak bulundu. Zanlı İstanbul polisinin tatbikatında olayı en başından itibaren anlattı. On günlük firarı sırasında yaptıkları da biliniyor. Bu durumda, "Üzeyir Garih cinayeti dosyası" tozlanmak üzere "Fâili belli cinayetler" rafına kaldırılabilir...

Şu on gündür yaşanan gariplikleri göz önünde bulundurduğumuzda, maktul Musevi kökenli tanınmış bir işadamı olmasaydı, cinayetin pekâlâ 'fâili meçhul' de kalabileceğini anlıyoruz. Daha ilk akşam 'gerçek zanlı' olduğu düşünülen er firar etti ve üzerinde çok az bir para bulunduğu halde on gün boyunca yakalanmamayı becerebildi. Saçı sakalı uzamadan kendi ayağıyla memleketine gitmeye kalkmasa kalabalık kentlerin herkese kucak açan arka sokaklarında hiç yakalanmadan yaşaması mümkünmüş... (Acaba?)

Yakalandı, cinayeti işlediğini itiraf etti, cinayet âletini sakladığı yerden çıkardı, ama 'firari er', 'cinayetin fâili' olduğuna kimseleri ikna edemedi. Dünkü gazeteler, bilinenler ve bilinmeyenlerden hareketle, pek çok senaryoyu okurlarıyla paylaşmayı sürdürüyordu. Olayı başından itibaren dikkatle izleyen geniş kamuoyu da, hiç kuşkunuz olmasın, "İşin içinde başka bir iş var" diye düşünüyor.

Cinayet mahalli, gün ve saati, kullanılan âlet, Üzeyir Garih'in, eceliyle, tesadüfen karşılaştığının işaretleri. Kabir ziyareti için en müsait (yani en kalabalık) gün olan cumartesi, öğle namazı vakti, bir mezarlıkta bıçakla adam öldürmek, önceden tasarlanmış bir cinayetten çok o sırada tesadüfen orada bulunan iki kişiden birinin, üzerinde taşıdığı (veya yakın bir yerden aldığı) bıçağı, öfkeyle, diğerine saplaması olayına benziyor. Cinayet zanlısının anlattığı da böyle bir hikâye zaten. O halde bu kuşku neden?

Kuşku, sadece 'komplo' konusunda terbiyeli uzman zihinlerde, ya da birbiri ardına tanık olunan gariplikler yüzünden herşeye inanmayan gözlerle bakmaya alışmış kamuoyunda yok; 'sıradan bir cinayet' olduğuna inanmamızı isteyen 'resmi çevreler' bile kuşkularını gizleyemiyorlar. Geçmişinde gasp ve katil suçları bulunan bir zanlı, cinayeti yalnız işlediğini itiraf da ettiği halde, DGM'nin olaya ilgi duymasını 'kuşku' dışında başka neyle izah edebiliriz?

Geçmişteki 'fâilleri bilinen' bazı olayların gizemli yönleri düşünüldüğünde, bunu, doğal karşılamamız gerekiyor.

Gazeteci Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 tarihinde, akşam saatlerinde evine dönerken vurularak öldürüldü. Cinayeti Mehmet Ali Ağca'nın işlediği biliniyor. Turgut Özal, başbakan olduğu 1988'de, ANAP Kongresi'nde, bir suikast girişimine muhatap oldu; salondan kürsüye ateş açanın Kartal Demirağ adlı bir genç olduğu hemen tespit edildi. Özdemir Sabancı ile iki yakın mesai arkadaşı, en gelişkin güvenlik tedbirlerinin uygulandığı holding merkez binasının en sıkı korunan katında öldürüldüler. Cinayeti üç kişiden oluşan bir timin gerçekleştirdiği ortaya çıktı; zanlılardan sonradan cezaevinde şişlenerek öldürülen Mustafa Duyar kendi ayağıyla teslim olup itirafta da bulunmuştu.

İşte size yakın tarihimizden üç kanlı olay. İkisi hedefi ortadan kaldırmış, biri de yaralamış... Üçünün de fâilleri belli. Üçünde de zanlılar itirafta bulunmuşlar. Ancak, her üç olayın 'gizemli' yönleri bulunduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Özal'ın suikastçısını kim veya kimler 'motive' etmişti? Daha sonra Papa'yı da vurmaya kalkışacak Ağca, Abdi İpekçi'yi, hangi güdülerle öldürdü? Sabancı Center'da işlenen cinayetlerin gerçek fâilleri o üç genç miydi; onlarsa, neden Özdemir Sabancı'yı hedef seçmişlerdi? Aynı türden pek çok soruyu Üzeyir Garih cinayeti için de rahatlıkla sorabiliriz... (En basitinden şu soru: İş ortağı İshak Alaton, ilk günden, "Bu olay âdi bir cinayet" demişti, şimdi ise zırhlı otomobil ve iki korumayla dolaşmaya başladığını söylüyor; Garih 'âdi bir cinayet' hedefi olduysa, Alaton neden korunma ihtiyacı hissediyor?)

Hiçbir soru işareti kalmayıncaya kadar bu cinayetin üzerine gitmek şart.


7 Eylül 2001
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED