YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Kuzey Irak'ta olanlara Bakıp da görememek...

Türkiye ilginç bir ülke. Bazı şeylerin olup da olmamış gibi gösterildiği, bazı olayların ise olduğundan farklı yansıtıldığı, kısacası gerçeklerin sürekli gizlendiği, gizlenemiyorsa da çarptırıldığı bir ülke...

Sanki usta illüzyonistler ( Gözbağcılar: El çabukluğu ve beceriyle, gerçekte olmayan bir şeyi oluyormuş gibi gösterme, düşüncenin ve duyguların yanıltılması sanatı) tarafından yönetiliyor.

Bu ustaların en büyük silahı ise, 'simyacı ' bir medya gücüne sahip olmaları.

(Simyacılık: Yoz, değersiz metalleri, değerli metallere dönüştürebileceğini ileri sürerek insanları aldatma, gözünü boyama işi)

Bir general demeç veriyor, ama o generalin amirleri dahil kimse bunu görmek istemiyor. Olay yok varsayılıyor.

Ordu birlikleri Kuzey Irak'a giriyor. Sayıları 5 bin ya da 10 bin farketmez; " böyle bir şey yok, onlar teknisyen" deniliyor.

Ordu'nun Kuzey Irak'a girdiğini kabul eden bir iki kişi ise, " Onlar oraya sandviç yapmaya gittiler" gibisinden yorumlar yapıyorlar.

Ne zamandır Kuzey Irak'taki gelişmelere dikati çekiyorum. Kuzey Irak'ın Türkiye için birkaç açıdan önem taşıdığını vurguluyorum.

Bunlardan biri ve hatta en önemlisi, bu bölgenin tehdit açısından Türkiye'nin bir numaralı tehdit potansiyeli olması...

PKK'nın tümüyle o bölgeye çekilmesi tabii bu potansiyel tehdit olgusunu güçlendiriyor. Çünkü başlı başına PKK, Türkiye için en önemli tehdit unsuru.

Türkiye neredeyse bütün iç ve dış politikalarını bu unsura göre düzenliyor.

Ya da daha doğru bir söylemle, tersten alırsak; Türkiye'de hangi politikalar nasıl düzenlenmek isteniyorsa ve bunlar için bir gerekçe gösterilecekse, bu gerekçe orada duruyor. Hiç değişmiyor.

İkincisi, yine bir anlamda değişmeyen ve daha uzun yıllar da değişmesi beklenmeyen Kuzey Irak'taki Kürt oluşumları... Kürt Bölgesi.

Körfez Savaşı'ndan sonra, uluslararası güvence altına alınmış, bağlı olduğu ülkenin tasallutundan korunmuş özel bir bölge.

Değişmesi mümkün değil, çünkü orada yaşayan 4-5 milyon Kürdün ana vatanı orası.

Ama o anavatan ve o Kürt nüfus, Türkiye'yi yöneten güçlerin en büyük potansiyel tehditleri arasında.

Sadece Türkiye için değil, bu bölgeye sınırdaş olan güneybatı bölgesinde, İran Kürdistan'ın da, 6-7 milyon Kürdü barındıran İran için de durum aynı.

Bu bölgeye komşu bir bölgede olmasa da, 1.5 milyon civarında Kürt nüfus barındıran Suriye için de durum farklı değil.

Ya sınırları içinde en iyimser bir tahminle 15 milyon Kürdü barındıran Türkiye?

Böyle bir coğrafyadan, böyle komşulardan daha iyi bir mazereti olabilir mi bir ülkenin? Demokratikleşmemek, Avrupa Birliği'ne girmemek ve daha bir sürü şeyi yapmamak için...

İşte bu mazeretler nedeniyle Türkiye Kuzey Irak'ta...

Yoksa 'sandviç yapmak' için falan değil. Kimileri, hala Kuzey Irak meselesinin, PKK'yı bölgede sıkıştırıp 'sandviç yapmaya' yönelik olduğunu zannediyor.

PKK bu bölgede olsa olsa sandviç garnitürü ( sandviçin içine konulan malzeme) olabilir, o kadar.

O da, Türkiye'nin duruma göre değişen taleplerine uygun olarak artıp azalan oranlarda...

Bölge bugünlerde hassas bir dönemde.

Çünkü ABD'nin yeni başkanı Bush henüz göreve başlamış değil. Dışışleri bakanlığına atadığı, Körfez Savaşı döneminin Genel Kurmay Başkanı Powell'in ve genel olarak ABD'nin, bu bölgeye ilişkin ne yapacağı, Saddam'a yönelik nasıl bir politika uygulayacağı netlik kazanmış değil.

Saddam'ın hasta ve gidici olduğu söyleniyor. Buna rağmen Saddam da, " Bu ortamdan yararlanabilir miyim?" hesapları yapıyor. Ya da enazından, "Kuzey'de ben hala söz sahibiyim." demek istercesine 36'ıncı paraleli zorladığı oluyor.

Daha geçenlerde 400 tankla Musul Bölgesi'nde bir saldırı denemesi yaptığı haber veriliyor.

Güneydoğu'da, Soran Bölgesi'nde, Süleymaniye civarında da benzer hareketleri olmuştu.

Öte yandan Kuzey Irak'ta özellikle KDP'nin, Barzani'nin hakim olduğu bölgede son yıllarda önemli işler yapıldı. Bölge ayrı bir yönetim olarak giderek örgütleniyor. Alt yapısı, dış yardımlar ve Saddam'ın petrol gelirlerinden alınan payla güçlendiriliyor.

ABD korumalı yapı giderek yerleşiyor.

Türkiye daha önceleri bu gelişmelere sert tepki gösterirdi. Özellikle de Ecevit, askerlerle birlikte bu tepkilerin başını çekerdi. Her gün, " Kuzey Irak'ta Kurt devletine karşıyız" türünden demeçler dinlerdik.

Öcalan'ın bir ABD operasyonu ile Türkiye'ye verilmesinden sonra nedense bütün bu tepkiler durdu. Türkiye sanki oradaki oluşumu kabullenmiş gibi davranmaya başladı.

Bu sırada PKK'nın silahlı güçlerini sınır ötesine çekme kararı açıklandı. Bu karar İmralı'da bulunan Öcalan tarafından alınmıştı.

Sonra Barzani-Talabani çatışmaları, arkasından da Talabani'nin bulunduğu bölgeye çekilen PKK birlikleri ile Talabani güçleri arasındaki çatışmalar başladı.

Türkiye, PKK yandaşı olmakla suçladığı ve nefret ettiği Talabani ile samimi diyaloga işte tam da bu gelişmelerden sonra girdi.

Türkiye'nin, 'Talabani'ye teknik yardım' adı altında bir aydır Kuzey Irak'a birlik yığdığı biliniyor. Güneydoğu'da kiminle konuşsanız bu gerçeği söyleyebilir.

Şimdi Bölge gerçekleri böyleyken ve Türkiye'nin bu kritik durumda bölgede olmak istemesi, Kuzey Irak'taki Kürtler'e " Ben buradayken siz birşey yapamazsınız" demesi, hatta bir Barzani'yi, bir Talabani'yi destekleyerek Kuzey Irak'ın bölünmüşlüğünü ve güçsüzlüğünü desteklemesi, arada PKK mevzii kazanırsa onu da hizaya getirmesi başka bir şey.

' Sandviç yapmak' başka bir şey.

Bana kalırsa şu sıralarda Türkiye'nin en istemediği şey bu...

Türkiye şu sıralarda, İran ve Suriye'nin de desteğini alarak, Kuzey Irak'a bir baskı uygulamaya ve o bölgedeki Kurt oluşumlarını güçsüzleştirmeye çalışıyor.

Belki de yeni ABD yönetime karşı bir gösteri yapılıyor.

Görüldüğü gibi o coğrafyadaki gerçekleri kabul etmeden ne fikir yürütmek ne de politika oluşturmak mümkün değil.

Herkes orası nasılsa sınırlarımızın ötesi diye düşünüyor ama iç politikayı etkilemesi açısından orası tam da Ankara'nın içinde bir yer...

Ama sağolsun illüzyonizm ve simyacılık...


15.OCAK.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...