Yurt genelindeki İlahiyat Fakülteleri'nde bu yılın başında uygulamaya konan başörtüsü yasağı, finallere üç gün kala Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde de uygulamaya başlandı. İlahiyat Fakültesi'nde okuyan başörtülü öğrenciler, yasağın özellikle imtihan döneminde uygulanmasını şiddetle eleştirerek, "Bir dönem derslere kabul edildik ve hiçbir sorun yaşamadık. Şimdi ise dönem boyunca kabul edildiğimiz derslerin sınavlarına başörtülü olduğumuz için kabul edilmeyeceğiz. Bu emeğimize yapılan büyük bir haksızlıktır" dediler.

Başörtüsü siyasi bir simge değil

TİYEMDER (Tüm İlahiyatlar ve Yüksek İslam Enstitüsü Mezunları Derneği) Başkanı Selahattin Yazıcı, başörtüsü yasağının İlahiyat Fakülteleri'nin kapısına kadar dayatılmasına tepki göstererek, "Başörtüsü inancı bütün dinlerde var olan bir olgudur. Hiç kimse başörtüsünü siyasi bir simge olarak niteleyemez. TİYEMDER olarak başörtüsünün bütün dinlerde ve İslam'da var olan dini bir simge olduğunu bilimsel kaynaklardan faydalanarak bir rapor haline getirdik. Bu raporu bütün yetkili mercilere ulaştıracağız" dedi. Kur'an-ı Kerim'de birçok örtünme ayeti olduğunu hatırlatan Yazıcı, "Örtünme Allah'ın kesin emridir. Kimse bunu yalanlayamaz ve örtüyü başka bir şekilde yorumlayamaz. Allah, Kur'an-ı Kerim'de tercihini kesinlikle örtünmeden yana açıklamıştır" diye konuştu.

Yasak hepimizin ayıbı

Başörtüsü yasağının İlahiyat Fakülteleri'nin kapısına kadar dayanması karşısında ise Yazıcı, şu yorumu yaptı: "İlahiyat Fakülteleri'nde okuyan öğrenciler bu yasağı bir imtihan olarak değerlendirmelidir. Öğrenciler bu imtihandan alınlarının akıyla çıkacaklar ve örtü yasağı İlahiyat Fakülteleri'nin kapısında öğrencilerin sürdürecekleri demokratik mücadeleyle son bulacaktır. Hükümet, büyük bir ihtimalle başörtüsü yasağı karşısında yaptığı yanlışı İlahiyat Fakülteleri'nin kapısı önünde anlayacaktır. Başörtüsü zulmünü bütün dünyaya tüm çarpıklığıyla duyurmak için İlahiyat Fakülteleri'nin vesile olacağına inanıyorum. Bu utancımız, bu şekilde İlahiyat Fakülteleri'nin kapısından geri dönecek ve yasağın son kapısı olacaktır. "

Başörtüsü konusunun Türkiye'de yeterince anlatılamamasının bir anlamda başörtüsünü savunanların bir ayıbı olduğunu da söyleyen Yazıcı, "Yasağı bugüne kadar doğru düzgün anlatamadık. Örtünün Türk toplumundaki yerini ve anlamını bir türlü raporlar haline getiremedik. Biz TİYEMDER olarak bütün toplum adına derdimizi anlatacak bir rapor hazırlıyoruz" şeklinde konuştu.

Yasağın geldiği nokta vahim

AKDER (Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği) Genel Başkanı Tuba Akyüz , üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı yüzünden 4 yıldır öğrencilerin okullarına gidemediğini ve okuma haklarını örtülü oldukları için kaybettiklerini hatırlatarak, "Bugün ise üniversitelerde uygulanan zulümlere bir yenisi daha eklendi. Artık başörtülü olarak din eğitimi veren okullara da gidilemeyecek. Böylece üniversitedeki eğitimin tüm aşamalarından başörtüsü takan öğrenci kalmayacak. Artık gelinen nokta ile yasakçılar hedeflerine ulaşmış oldu" dedi.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde başörtüsü yasağının özellikle final döneminde uygulanmasını ise, yasağın keyfi bir uygulama olduğunu ortaya çıkardığını söyleyen Akyüz, "Yöneticilerin, ellerinde hiçbir hukuki gerekçe olmadığı halde, canları isteyince başörtüsü sorununu ortaya attıklarını görüyoruz. Bizim korkumuz, İlahiyat Fakülteleri'nden sonra başörtüsü yasağının sosyal hayata da sıçramasıdır" diye konuştu.

Din dersi eğitimi alan öğrencilere dayatılan başörtüsü yasağının aynı zamanda, yasağın anlamsızlığını da ortaya çıkaracağına inandıklarını söyleyen Akyüz, "Umudumuz, İlahiyat Fakülteleri'nin kapısında yasağın anlamsızlığının ortaya çıkmasıdır. Aynı zamanda Zekeriya Beyaz'a yapılan saldırının ardından uygulamaya konan başörtüsü yasağı saldırıdan dolayı bütün İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin cezalandırılmasından başka bir şey değildir. Saldırganla birlikte ne yazık ki bütün öğrenciler de karalanmaya çalışılmaktadır" dedi..