T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gölgede oturmaktan vazgeçmedikçe... (1)

Şeyh'ul-A'raziyyîn Murat Dere hazretlerine
Mensublarından değil, mevsûflarından bahsedilebilir bir yoldan, bir tarikten söz edilip edilemeyeceği suâlini kısaca nasıl cevaplandırabileceğimi bilemiyorum; tıpkı mevsûfiyeti mensûbiyete tercih etmenin faziletini kısaca nasıl anlatacağımı bilemediğim gibi.

Bir dostum, tâlib için "kral yolu" olmadığını söylemişti; eğer öyleyse, kestirmeden gitmeyi arzulayanlara kapalı bir yolun heveskârlarına benim söyleyebileceğim ne olabilir ki!? Öyleleri, bırakalım da ana caddelerde dolaşmayı sürdürsünler; ana caddelerin şâşâsından şaşkına dönmüş gözleriyle "rahat olan"da bir 'kısalık' varsaysınlar ve dahası, gafletin kendilerini bezginleştireceği, bezginleştirdiğinde ancak harekete geçireceği o zamanı, yani elden ayaktan düşecekleri (!) o zaman-ı ma'lûm'u bekleyedursunlar.

Mensûbiyeti mevsûfiyete tercih edenlerle dolu olan, hatta böyle olduğundan şikayet edilmemesi gereken bir dünyada kendileriyle muttasıf olunması icab eden vasıflardan nasıl söz edebileceğimi bilemediğim için ayıplanır mıyım acaba?!? Mümkündür! Ve fakat insan sözün nasılı'nı önemsemekten vazgeçince, nasıl'ı önemseyenlerce ayıplanıp ayıplanmamayı umursar mı?! Umursamayacağı bilinmeli; zira sözün niçini'nde söyleyecek söz bulamayanın, nasılı'nda sükût etmesinden daha tabii ne olabilir?

Nasıl söylemeli?

Ne tuhaf değil mi, bu suâl, cevabı aranmaya başlanır başlanmaz bütün vurgusunu, -'vurgu' ne kelime!- bütün anlamını yitirir. Çünkü sözün nasılıyla meşgul olanlar, sözün kendisini unuturlar; "Nasıl söylemeli?" suâlini ciddiye almaları, daha o anda onları sözden düşürür, dahî sükûta gömülmelerine neden olur; yani söz söyleyemez olurlar ve en nihayet lâf u güzâfı meslek edinmekle kalırlar. O halde söylemekten niçin çekinelim: "Nasıl'ın canı cehenneme!"

Peki niçin söylemeli?

İşte önemli olan da burası! Niçin!... Ah şu 'niçin'!... Niçin söylemesi gerektiğine karar verememiş olanın, nasıl söyleyeceğini, söyleyebileceğini hesap etmesini ciddiye almamalıyız. Çünkü niçin söylemesi gerektiğini bilseydi, nasıl söyleyeceğini de bilir, nasıl'ı düştüğü o gayyâ kuyusundan çıkarmakta hiç ama hiç tereddüt etmezdi. Öyle ya, cevabını bulmanın zor, bazı durumlarda imkânsız olduğu o yıpratıcı, o çetin suâllerden biri de 'niçin' değil midir?

Fakat yine de denemeliyiz; artık üzerimizde o eski bahar sarhoşluklarından eser kalmasa da, küçük balkonumuzdaki -çalmayı düşünecekleri kadar komşularımızın aklını başlarından alan- yabanî çiçeklerin eskisi gibi açmayacaklarını, açmak istemeyeceklerini bilsek de denemeliyiz. Hepsi bir yana, bu cüretkârlığı sohbette vefa, marifette beka, mehabbette fenâ meslekine sâlik olanlara hürmeten denemeliyiz. Sözün niçini'ne takılmış giderken kendi hâlimizde, beylik cevaplar vermeye zorlanmış olsak da denemeli ve en nihayet kendimizi niçin'in içinde dolaşmaktan bıkıp usanmış yüreğimize su serpecek bir sesi duymak için hazırlamalıyız.

Sen de kendini hazırla dostum; başka birşey için değil, sadece huzûrda hâzır olmak için hazırla!

"Mensûb olmak"; bir nisbete girmek, bir nisbetler halesiyle varlık bulmak, hâl böyleyken Varlık'ı bir nisbetler yumağı içinde bulmak, aklın sınırları içinde niçin'in ve nasıl'ın nefesini duymak demek... 'Ahenk'i salt nisbetlerde bulan aklın gösterdikleriyle yetinenlerin işi bu yüzden zor! Evet, seslerin tenasübünde melodi'yi, kelimelerin tenasübünde nazm'ı, eşyâ'nın tenasübünde nizâm'ı, sayıların tenasübünde ispat'ı, boyutların nisbetinde güzel'i arayanların aradığı türden bir nisbetler yumağında a'razları temaşa etmeyi marifet bilenlerin işi gerçekten de zor!

Sen mimardın değil mi? O halde niçin mensûbiyeti değil de mevsûfiyeti önemsemen gerektiği işte şimdi açıklık kazanmış olmalı! Gölgede oturmayı bırakmalı, varolanlar arasında yok olmak yerine, Varlık'ın kokusunu aslâ kendi kendine değil, bilâkis kendin kendinde duymaya çalışmalısın! Nasıl yapacağım diye düşünme, avâmdan uzak dur yeter!

Nasıl uzak duracağına gelince, dilersen onu da yarın konuşalım!


5 Nisan 2002
Cuma
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED