T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tarihe kendi topraklarımızda da sahip çıkalım

Geçen hafta Şanlıurfa'ya gittiğimde beni hüzünlendiren bir gerçekle yüz yüze geldim: Kente kimlik kazandıran eski muhteşem taşevlerin büyük bölümü yıkılıp yerlerine kişiliksiz apartmanlar dikilmişti... Üç semâvi dinin ortak peygamberi olan Hz. İbrahim'in kentinde 'tarihi' denilebilecek pek az yapı ayakta; onları görmek için de Harran'a gitmek gerekiyor.

Bu izlenimi hatırlatan, Suudi Arabistan'daki Osmanlı yapımı Ecyad Kalesi'nin beş yıldızlı otel yapılmak üzere yıkılması oldu. Bizim tarihimizin bir parçası olan kalenin yok edilmesi hepimizi haklı olarak öfkelendiriyor. Bu uygulamayı yapan Suud yönetimine ne söylense az...

Konunun Suudi Arabistan'a ve o ülkenin resmi ideolojisi Vahhabiliğe dönük bir yüzü var elbette. Vahhabilik 'kutsal' ve 'tarihi' kavramlarıyla başı pek hoş olmayan bir ideoloji; egemen olduğu ülkede İslâm'ın en önemli şahsiyetlerine ait kabirleri dümdüz etmekle işe başladığı biliniyor. Geçmişte, Osmanlı'nın İslâm anlayışı ile Vahhabilik arasında büyük bir çekişme yaşandığı da biliniyor; Vahhabiler'in Osmanlı mirasına iyi gözle bakmayacaklarını düşündürecek 'kanlı' sayfalar var. Yıkılan kale bile, kutsal toprakları korumaya titizlinen Osmanlı tarafından, Vahhabiler'i durdurmak amacıyla inşa edilmişti.

Vahhabilik 'geleneksel' olana saygı beslemeyen bir inanış. Osmanlı geçmiş ise Vahhabiler açısından tarihlerinin 'olumlu' sayfalarından sayılmıyor. Ecyad Kalesi'nin yıkılmasında bu mülâhazaların elbette büyük rolü bulunuyor.

Ancak, konunun, yıkıma tepki gösteren bizler açısından ele alınmayı gerektiren başka yönlerini de unutmamak gerekiyor.

Yazıya son Şanlıurfa gezimden bir izlenimle başlamam tesadüfi değil. Biz de, toplum olarak, geçmişin değerini fazlaca takdir etmiyoruz. "Şanlıurfa uzak" diyecekler, kendi çevrelerine baksınlar; Osmanlı ve Selçuk geçmişi her an hatırlatan fazla eser göremeyeceklerdir... Osmanlı-Selçuk öncesine ait eserler ise, bizim kadirbilmezliğimiz yüzünden, dünya tarafından yağmalanmış bulunuyor. Câmiler de olmasa İstanbul'un bir büyük imparatorluğun başkenti olduğuna bin şâhit getirmemiz gerekecekti.

Üç tarafı denizle çevrili bir toprağın her yönünde surlar ve kaleler inşa edilmiş olması beklenir. İzmir'den Trabzon'a, Mersin'e, Erzurum'a, Diyarbakır'a, ülkenin dört bir tarafındaki yerleşim merkezlerinden kalesi veya suru olmayan pek az kentimiz bulunuyor. Ecyad Kalesi'nin yıkılmasına tepki gösteren bir millet olarak, kendi topraklamızdaki kaleler ve surların durumunu içimiz kaldırabiliyor mu? İstanbullular yollarını dürüşüp şimdilerde yeniden elden geçirilen surlara bir göz atsınlar; yapılan restorasyon çalışmaları ile tarihe saygı arasında hiçbir ilişki göremeyeceklerdir.

Türkiye ve bizden hareketle neredeyse bütün İslâm Dünyası, 'iyi' ile 'yeni' arasında doğrudan ilişki kurulan bir sosyolojik kabule sahip. "Eski kötüdür" veya "Yeni iyidir" tarzındaki peşin kabul, yenilikleri sorgulamasız alıp kendimize uyarlamamamıza yarıyor yaramasına, ancak aynı anlayış eskiyi kendi haline terk de ediyor. Terk edilecek kadar 'değerli' olmayan eskiyi, Mekke'deki Ecyad Kalesi veya Şanlıurfa'daki taşevler gibi, tahrip olma âkıbeti bekliyor...

Suudi Arabistan'daki gelişmenin Osmanlı ile ilişkisiz, ancak inanç dünyamızı ilgilendiren bir yönü de var. Her yıl milyonlarca Müslüman'ın hacı olmak üzere koştuğu Mekke, tarihe ve geçmişe saygısız uygulamalar yüzünden, kutsallığı eksilen buna karşılık turistik özellikleri ağır basan bir beldeye dönüştü. Etrafını çevreleyen dev oteller, kalbi aşk ile çarpan hacı adayının, iyice yanına yaklaşana kadar Kâbe'yi görebilmesini engelliyor. Ecyad Kalesi'nin yıkılıp yerine dev bir otelin dikilmesiyle Kâbe'nin tepeden manzarası da gölgelenecek...

Suudi Arabistan Osmanlı kalesini yıktı, buna elbette tepki vermeliyiz. Ancak, eskiye saygısız, yeniyi kutsayan ve estetik olma kaygısı taşımayan kendi uygulamalarımızı da gözden geçirerek... Tarihiyle her an hemhal olamayan bir milletin geleceği belirlemesi muhaldir çünkü...


9 Ocak 2002
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED