T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Devletle vatandaş arasındaki 'duygusal ilişki'nin doğalgaz cinsinden ifadesi

Anayasa'nın 2. Maddesi devletin niteliklerini sıralar ve sıralarken de "insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı... demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olduğumuzu ilan eder. Maddenin lafzından, yazılı olan her değerin bir diğeri kadar önemli olduğu; laiklik, demokrasi ve Atatürk milliyetçiliğine bağlılık kadar sosyal bir hukuk devleti olmanın da önemli olduğu anlaşılmalıdır. Yani, devletin sadece laik karakterine halel geldiğinde değil, sosyal yönü aksadığında da devlet olma vasfının eksileceğini bilmek gerekir. Demokrasiyi, hukuku, laikliği tartışmaktan başımızı alamadığımız için bu noktayı hep birlikte atlıyoruz.

Bu hususu, Hak-İş Başkanı Salim Uslu'dan başka önemseyen birisine rastlamadım. Uslu her defasında bıkmadan usanmadan devletin bütün özellikleri yanısıra sosyal ödevleri olduğunu da hatırlatır durur.

Son doğalgaz rezaleti gösterdi ki devlet dediğimiz aygıt, eğer bazılarımızın tabir ettiği gibi "baba" ise, besbelli ki evladını soyup soğana çevirmekte pek ustalaşmış durumdadır.

Bir devlet düşünün ki, önce milyonlarca vatandaşını "ucuz, güvenli, pratik vs." gibi gerekçelerle ve diğer enerji seçeneklerini sınırlayarak doğalgaz kullanımına adeta mecbur ediyor. Bunun için herbiri küçük bir servete mal olan dönüşüm projeleri yaptırtıyor. Ardından da doğalgazın tek alıcısı olan devlet rekabetsiz gül bahçesinde ithal ettiği doğalgazı dileği gibi fiyatlandırıp belediyelere satıyor. Bu karın ne kadar olduğu belli değil çünkü doğalgazın ithal fiyatı Enerji Bakanlığı ve BOTAŞ tarafından devlet sırrı gibi saklanıyor. Bu rakam kimilerine göre bin metreküpte 65 Dolar, kimilerine göre de ortalama 105 Dolar civarındadır. BOTAŞ rakamı sır gibi saklıyor ama Türkmenistan'ın gazı 45 Dolar'dan verebileceği biliniyor ve zaten Rusya da bize sattığı gazı bu ülkeden bu fiyata temin ediyor.

Devam edelim... BOTAŞ'tan doğalgazı alan ve birer kamu hizmet birimi olan belediyeler de satış fiyatları üzerine ortalama yüzde 45 kar ve buna ilaveten açma-kapama, sabit ücret gibi kalemler de ekleyerek vatandaşa faturayı gönderiyor. Doğal olarak bu faturaya ülkedeki her türlü alışverişten alınan KDV de yüzde 18 oranında ekleniyor. Sonuçta, doğalgaz ithalat fiyatı, bütün ilaveler zinciriyle yüzde 150'lere kadar şişiyor ve bu şişen faturayı da vatandaş ödüyor.

Buna sıradan bir alışveriş denebilir mi? Elbette ki hayır. Peki, devlet aracılığıyla güvenilir ve ucuz enerji temininden söz edilebilir mi? Tabii ki hayır.

Olan, doğalgaza bir kere mecbur edilen tüketicinin Enerji Bakanlığı ve belediyeleri sübvanse etmesinden ibarettir. Bakanlık, yüzlerce yanlış yatırımı ve karsız işletmesini, bu yağlı ve kelepir müşterilerinin her ay tıkır tıkır ödemek zorunda oldukları faturalarla telafi etmenin yolunu bulmuştur. Devlet için doğalgaz demek, sağlam gelir ve garantili vergi, vatandaş da ancak "yolunacak kaz" demektir. Göstermelik indirim zirvesinin gerekçesi de zaten 'kaz'ın daha fazla ürkütülmesini sağlayabilmektir.

Devletle vatandaş arasındaki bu "duygusal" ilişki sadece doğalgaz satışıyla da sınırlı değildir. Elektrik, telefon, ulaşım... Rekabet şartlarının oluşmadığı bütün sektörlerde devlet birer tüketici olarak korumak zorunda olduğu vatandaşı büyük bir maharetle soymaktadır. Eksik rekabet şartlarında da özel sektör tıpkı devlet gibi davranmakta, soyguna ortak olmaktadır.

"Sosyal devlet", parasını vatandaşına dağıtan, olur olmaz herşeyi sübvanse eden devlet demek değildir. Devlet, tarımda da saçma sapan sübvansiyon yapmayacak, bankalara da çuvalla para gömmeyecek. Gerekli-gereksiz üstüne vazife olmayan sanayi ve hizmet yatırımlarına girip vatandaşının parasını çar-çur etmeyecek.

Anayasadaki tarifi ne olursa olsun vatandaşına biraz saygısı olan devlet bunları yapamaz.

Ama, kimseye kulak asmadan parayı buralara gömse bile devletin yine yapamayacağı bir şey var. O da yanlış tercihlerinden doğan zararı çıkartmak için, tek satıcı olarak elektrikte, telefonda, ulaşımda ve doğalgazda kendisine mecbur olan vatandaşı kazıklamak. Çünkü hiçbirimiz, yanlış sübvansiyonların, bankalarda batan paranın, hesabı kitabı belli olmayan bütçe kalemlerinin parasını ödemek zorunda değiliz.

Doğalgaz skandalı, kralın çıplak olduğunu bir kez daha gösterdi. Bir kez daha bu ülkenin "ne demokratik, ne laik, ne insan haklarına saygılı" ve "ne de sosyal bir hukuk devleti" olduğu anlaşıldı.


9 Ocak 2002
Çarşamba
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED