|
|
Çeşm-i bülbüller sürgüne gidiyor
Paşabahçe Cam Fabrikası'nın kapısına kilit vurulursa yıllardır evlerimizi süsleyen 'Beykoz Cam'ları tarihe karışacak. Çeşm-i bülbüller, laledanlar ve billur şişeler bundan sonra sadece Denizli'de üretilecek. Paşabahçe Cam Fabrikası'nda yapılan tüm el imalatı ürünler bundan sonra sadece Şişecam'ın tek el imalatı fabrikası olan Denizli Cam'da yapılacak. 1994 yılında hisselerinin yüzde 51'i Şişecam kuruluşları tarafından satın alınan Denizli Cam'da, Nisan 1998'den itibaren 'çeşm-i bülbül' ile daha yakın tarihlerden itibaren de Osmanlı İmparatorluğu döneminde sanayi ürünü olarak yarışmalara katılmış ve ödül almış renkli, desenli, dantelli, serbest şekil Beykoz serisi mamuller ve nazar boncuğu üretiliyor. 5 bin kişinin ekmek yediği Paşabahçe'nin kapısına kilit vurulmasıyla birlikte işciler sokağa atılırken, yüz yıllardır Beykoz'da üretilen laledanlar, vazolar, billur şişeler, çeşm-i bülbüller ve niceleri ise tarihe karışacak.
Yüz yıllardır gözde
Burada üretilen cam türleri billurlar, opalinler ve çeşm-i bülbüller olarak özetleniyor. Çeşm-i bülbülün ise Beykoz camcılığında ayrı bir önemi ve yeri bulunuyor. Çeşm-i bülbülün kelime anlamı "bülbül gözü." Bu tür cam objeler, ışık altında çevrilerek, göze yaklaştırılıp uzaklaştırıldığında bülbül gözü gibi hareler oluşturulduğundan, bu tip eserlere "çeşm-i bülbül" deniliyor. Özel bir teknikle üretilen bu objelerin yapımında, cam ustasının bilgi ve üstün becerisi açıkça görülüyor. Beykoz camcılığı her ne kadar başka ülkelerde öğrenilen teknik bilgiler ve yabancı ustaların çalışmaları ışığı altında kendini göstermişse de, üretilen cam eşyalar Osmanlı sanat ruhu, estetiği ve yaşam kültürünü yansıtıyor. Ayrıca, Beykoz objelerde kullanılan cam türlerinin en güzel örnekleri ise billur camdan yapılmış eşyalarda bulunuyor. Billur eşya üzerinde 'maydanoz' olarak tabir edilen yaprak desenli altın yaldızlı süslemeler dikkati çekiyor. Renkli cam beykoz işleri ise en çok koyu kırmızı, koyu mavi, yeşil, nadiren kahverengi ve sarı renkte. Osmanlı saray ve konaklarında kullanılmış eşsiz Beykoz camları, laledanlar, vazolar, billur şişeler, kapaklı kaseler, opalin gülabdanlar, daldırmalar, kahvedanlar, leğen-ibrikler olarak hala değişik ortamda teşhir ediliyor.
Mevlevi Mehmed Dede başlatmıştı Genelde saray ve zengin konaklarda kullanılan camın geçmişi, 16. yüzyıla dek uzanıyor. Türk camcılığının 17. 18. ve 19. yüzyıllarda başarılı dönemler yaşadığı biliniyor. Tarihe bakıldığında, 18. yy sonları 19. yy başlarına doğru, Sultan III. Selim (1789-1807) tarafından, cam sanatını öğrenmek ve bilgisini geliştirmek üzere İtalya'ya gönderilen Mehmed Dede isimli bir Mevlevi ile, Osmanlı cam sanatında yeni bir gelişme gözleniyor.
Mehmet Dede, İstanbul'a döndükten sonra Beykoz'da bir cam atölyesi kurarak burada çeşitli cam eşya üretimine başlamış. Bu işletme 1846 yılında devlet tarafından satın alınarak, buranın yönetimi Darphane Nazırı Tahsin Bey'e verilmiş.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |