AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Masallarımızı kaybettik, aşklarımızsa sürgün edildi

Biz, dünyanın henüz bu kadar vahşileşmediği, ideolojik duyarlıkların bir anlam ifade ettiği, ütopyalarımızın yeni bir dünya kurmak için bir işe yaradığı ve aşkların kalbimizi korumaya yettiği farklı bir zamanın çocuklarıyız. Bu yüzden, aynı zamanda aşklardan ve ütopyalardan yorgun çıkmış çocuklarız.

Anlatacak masallarımız, görülecek rüyalarımız vardı. Dokunulmamış ve temiz kalan yanlarımızla masalların kapısında "sefer" için hazır bekler ama hep çocuk kalırdık. Oturup doyasıya ağlayabileceğimiz hikayelerimiz, yaşanacak aşklarımız vardı.

O kadar çok kahramanlarımız olurdu ki, yolculuğa çıktığımız bütün masallarda aşkı ve acı çekmeyi "kutsal" bir görev bellerdik.

Sonra büyüdük, döviz hesapları, borsa endeksi ve "sürdürülebilir kalkınma" modelleri aldı aşkların ve ütopyaların yerini. Güç bela uyum sağlamaya çalıştığımız bu yeni dünyada, birden vahşileşen ekonomik krizler ve "küresel yalanlar"la yerlebir oldu işe yarayan bütün hayallerimiz.

Artık ne masumiyetimizi korumaya yetecek kadar aşklarımız, ne de sığınabileceğimiz ütopyalarımız vardı... Zaman her şeyi çekip almıştı avuçlarımızdan. Sanki hepimiz bu "küresel sapkınlığa" inanıyormuş gibi yapmak zorundaydık.

Kimsenin sığınabileceği ütopyaları olmadığı gibi, her şeyi bırakıp gitmeyi göze alabilecek kadar cesareti de kalmamıştı. Geçmişi yitirmiş, şimdiki zamana da ait değildik. Gelecekse henüz gelmemişti. Yorgunluğumuz, yaşayamadıklarımızdan arda kalmış hüzün kırıntılarıydı sadece... Bu yüzden, adam gibi aşık olmayı da bir türlü bilemedik. Ütopyalarımızı terkettik ama, yeni dünyada da yerimiz hiç olmadı. Bu yüzden erken yorulduk ve de çabuk yaşlandık.

Bu mu olmalıydı, parlak cümlelerle sunulan yeni dünyanın armağanı? Geçmişi bütün ıstırabıyla söküp atmalı mıydık kalbimizden, "unutuluşlar bahçesi"ne mi terketmeliydik masallardaki masumiyetimizi?

Elbet bir gün gelecek, "küresel lanet"in kalbimizden sildiği 'aşk dalgaları'nın izinden geri döneceğiz. Aşkımızın külünden kendimize yeni bir rota çizeceğiz. Ve yeniden, götürülmek istendiğimiz değil, gitmek istediğimiz dünyaya ait yeni "masal haritaları"mız olacak ellerimizde...

Ütopyalarımızı "değerli harabeler" gibi değil, yaşadığımız muhteşem aşklar gibi taşıyacağız masallarımızı kalbimizde...

Ve "yeraltı gülleri"nin solgun göllerinde, bir "Hafız"ın gözlerinin renginde yanmak için yeni "aşk adaları"na gitmeye hazır olur kalbimiz...

Çünkü bazı gecelerde, o yokken geniş boşluklar oluşur rüyalarımızda. Bu yüzden, beklemekten yorgun düşer yeni masallarımız. Ama yine de unutulmak korkusuyla bir ömür boyu bekleriz..


10 Ağustos 2003
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED