AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Suç ve Ceza ve soruşturma

Suç ve Ceza (Dostoyevski) romanının önemini belirtirken, genelde, romanın kahramanını cinayet işlemeye sevk eden sebepleri ve saikları irdeleyerek eserin kriminal alandaki ve edebiyat dünyasındaki yerini vurgulamaya çalışırız. Ama bir noktayı, vurgulanması gereken önemli bir noktayı es geçtiğimizi fark etmeyiz: o romanın, bir yanıyla da polisiye bir roman olduğu gerçeği… Bu o kadar önemli mi, denebilir. Bu ülkede yaşanan hukuk, hukukla ilgili olarak ceza muhakemeleri usulüne ilişkin uygulamalar açısından bu nokta bence bütün öteki özelliklerin önüne geçirilse yeridir.

Suç ve Ceza'nın geçtiği yer ve zaman 19. yüzyıl Çarlık Rusya'sıdır. Cinayet Petersburg'ta işlenir. Cinayeti araştırmakla ve soruşturmakla görevli savcı ve sorgu yargıcının tutumu, bu romanda, ceza muhakemeleri usulünce öngörülen ilkelere ve kurallara tam bir mutabakat halinde bulunuyor. 19. yüzyılda ve üstelik Çarlık rejiminde, kişi haklarına ve kurallara nasıl riayet edildiği, bu romanda dikkati çekecek denli ön alıyor. Hayır, durum, Dostoyevski'nin Çar'dan çekinip korktuğu için yaşadığı ülkeyi hukuk rejimine bağlı ülke olarak göstermek istemesine ilişkin bir kaygıdan ileri gelmiyor. Doğrudan doğruya, orada yaşayan hukukçuların, kurallara riayet etme hususunda gösterdikleri titizlikten ileri geliyor. Burada mesele Çar'ın nasıl ve hangi yetkilerle ve haklarla donatılmış bulunduğu noktasında odaklanmıyor: Çar'ın makamı hangi yetkilerle ve haklarla donatılmış olursa olsun, usule ilişkin ilkelere ve kurallara riayet edilip edilmemesi ve bunun neticesinde kişilere tanınmış olan hakların ve yetkilerin kullanma imkânının, onlardan esirgenmemiş olmasıdır.

Romanda, cani, pekâlâ kolu bükülerek, göbekten aşağı vurularak, işkence edilerek konuşturulabilirdi. Ama bu yollara gidilmiyor. Soruşturma, hukukça öngörülen ilkelere ve kurallara riayet edilerek gerçekleştiriliyor. Sanığın evi dinlenmiyor, onun mahremiyetine dokunulmuyor, şurda burda insan olarak ağzından kaçırmış olduğu sözler aleyhinde kullanılmıyor, bu sözlerin sanık hakkında kullanılması için onların hukukça tecviz edilip edilmediğine bakılıyor, hukukça tecviz edilmemiş olan bir "delil" delil olarak ileri sürülmüyor…

Bütün bunların bir hukuk devletinde ne kadar önemli ve yerine getirilmesi gereken kurallar olduğu, ancak bu kurallara riayet edilmediği zaman kişilerin uğrayacağı hukuk dışı muamelelerle karşılaşıldığı zaman ortaya çıkar.

Suç ve Ceza romanının başka bir sürü özelliği olabilir. Ama bizim, içinde yaşadığımız ülke açısından bence, altı çizilmesi gereken husus, her şeyden önce, ondaki hukuk nosyonunun öne çıkartılması olmalıdır…


10 Ağustos 2003
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED