AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R

Türkiye seninle gurur duyuyor

Kız voleybol Milli Takımımız Dünya çapında bir başarıya imza attı, Avrupa ikinciliğini kazandı. Filenin Sultanları'ndan şampiyonluk bekliyorduk daha doğrusu "SULTANLAR"A bu tacı yakıştırıyorduk, olmadı. Canları sağolsun, yapabileceklerinden fazlasını yaptılar. Tüm Şampiyona boyunca çok duygusal olaylar yaşadık, hala da yaşıyoruz. Milli Takımımız Şampiyona başlamadan birkaç gün önce çok sevilen antrenörleri Deniz Esinduy'u kaybetti. Kızlar onun acısını içlerine gömüp, O'nun ruhunu rahat ettirmek azmini her fırsatta dile getirdiler ve başardılar. Sadece onlar mı? Görevi devralan yeni başantrenör Reşat Yazıcıoğlu'ndan Federasyon Başkanı Profesör Hüsnü Can'a kadar herkes Esinduy'a karşı vefalı davrandı. Ya seyirci? Muhteşemdi! Kızlarımızı başarı yönünden sınıflandırmak mümkün değil. Ama biri vardı ki yarı final maçımızı kazanırken tribünler hep bir ağızdan haykırıyordu: "Türkiye seninle gurur duyuyor!" Bu Natalia Hanikoğlu. Dünün Rus ordusunun yüzbaşısı, şimdi "Ben Rus Natalia'yı Moskova'da bıraktım, burada doğan bir Türk kızı kadar Türküm" diyen Ay-Yıldızlı formanın "7" numarası... İnsanın boğazına birşeyler tıkanıyor, konuşmak istese. Bu bizim gelinimiz, bu bizim kızımız, bu bizim bağrımıza bastığımız Dünya meleği. Kuzeyli komşumuz umarım O'nu kınamıyordur, ihanetle suçlamıyordur. Biz Türkler onlarca yıl Sovyetler Birliği'ni Dünya minderlerinde, ringlerinde başarıyla temsil eden Dünya ve Olimpiyat şampiyonu olup Sovyetler Birliği bayrağını birincilik gönderine çektiren Türkoğlu Türk sporcular için hiç kötü düşünmedik, hatta onları alkışladık. O yüzden Kuzeyli komşumuz Natalia'ya Fair-Play gözlüğüyle bakmalıdır diye düşünüyor ve diliyorum.

Luciano'nun penaltısı hala konuşuluyor

G.Saray-F.Bahçe maçında Luciano'nun eliyle buluşan topa penaltı düdüğü çalmayan hakem Muhittin Boşat'ın kulakları geride bıraktığımız hafta da çınlamaya devam etti. Sarı-Kırmızılılar "ADALEEEET!" diye bağırırken ilave ediyorlar: "O hareket penaltı!" Doğru. Doğru da ya Boşat'ın daha önce F.Bahçe lehine doğan iki penaltıyı üflemeyişine ne diyeceğiz? O penaltılar "ADALET" denilen nesnenin galiba kapsama alanı içinde değildi. Adaleti dağıtanlar o kantarı doğru tutsalardı vay "ADALET" diye bağıranların haline...

Murat Yakın'a icra piyangosu vurdu!

F.Bahçe'nin eski, İsviçre'nin Basel takımını yeni futbolcusu Murat Yakın'ın İstanbul'da oturduğu dönemde ev sahibesine taktığı kira borcu kartopu gibi büyüyüp geçen hafta Malatyaspor'la oynamaya geldiklerinde Murat'ın karşısına 36 bin dolarlık bir icra takibi olarak dikiliverdi. Ancak haciz memurları haczede ede Murat'ın cebinden çıkan 100 euro para ile yine yüz dolarlık bir kol saatini buldular. Yakın'ın hala 50 milyar civarında bir borcu kaldı. Galiba Murat Yakın bir daha Türkiye'ye ayak basmaya "Tövbe" diyecek....

İki dev çınar ebediyete göçtü

Bize atletizmi sevdiren, saygı duymamızı sağlayan, kendisinden Maratonu öğrendiğimiz bir dev çınar, Şevki Koru bizleri boynu bükük bırakıp ebediyete göçtü. Şevki hocaya "Rahmet" dilerken bir başka acıyla sarsıldık; Türk futbolunda İstanbul Dukalığının hüküm sürdüğü yıllarda Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray'la birlikte 4. Büyük diye anılan Vefa'yı 1960'lı yıllarda düştüğü çukurdan çekip çıkarmak için büyük uğraş veren BÜYÜK BAŞKAN Mehmet Ayhan da ebediyete intikal etmişti. O'nunla kısa bir süre için de olsa Vefa için çalışmıştık. Üstelik yarım yüzyıla yakın arkadaşlığımız olan Orhan Ayhan dostumuzun da babası, ağır gribe rağmen son bir gayretle kalktım, Şenlikköy'deki cenaze namazına yol alırken Mecidiyeköy-Hürriyet Tepesi arasında gösteri yürüyüşlerinin yol açtığı iğrenç bir trafik kaosunun kıyımına uğrayıp son görevimize yetişemedik. Mehmet amca affet. Her iki büyük Türk spor adamına Yüce Allah'tan "CENNET DİLİYORUM".

İlahi ikaz Taffarel'e futbolu bıraktırdı

G.Saray formasıyla UEFA Şampiyonluğu, Süper Kupa gibi başarılara imza atan ünlü kaleci Taffarel İtalya'nın Parma takımında forma şansı bulamayınca 6 aylığına Empoli'ye kiralandı. Taffarel İtalyanların ünlü Otosradalarından birinde yepyeni arabasıyla Empoli'yle sözleşme imzalamaya giderken daha 5-6 bin kilometre yapmış o gıcır gıcır araba aniden İtalyan otoyolunda bozulup çalışmaz hale gelince tecrübeli file bekçisi dini inançlarının ışığı altında "Bu bana yapılan ilahi bir ikazdır. 37 yaşındayım ve Allah daha fazla top oynamamı istemedi, beni ikaz etti. Futbolu bıraktım" dedi ve karamponlarıyla eldivenlerini duvara astı.


2 Ekim 2003
Perşembe
 
TAYLAN UYGUR


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED