AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R

Bir saniye bile kaybetmemeliyiz...

Yunanca'da "kavga", "mücadele" ve "savaş" anlamındaki "athlos" kelimesinden gelen ve 5 bin yıllık tarihe sahip olan, Atletizmin son Dünya Şampiyonasını Paris'ten izledik.

Ve atletizm tarihimizde ilk kez bir kızımız Dünya ikinciliğini kazandı.

Eğer, kadınlara mahsus özel bir günü olmasaydı, durum daha farklı bir şekilde ortaya çıkardı.

Neyse..

Süreyya Ayhan'ın 1500 metrede aldığı Dünya ikinciliği de az buz iş değil. Ne kadar kutlansa yeridir.

Benim buradaki dikkat çekeceğim konunun, sadece Süreyya Ayhan ile Türk atletizminin kurtulmasındaki yanlışlık.

Elbette, Süreyya Ayhan'a gerekli önem verildi ve bundan sonra da verilecek.

Ama...

Gerideki atletlerin de aynı başarıyı yakalama konusundaki gayretlerini ve derecelerini göz ardı etmemiz mümkün değil.

İşte, onlardan birisi de Çekiççimiz Eşref Apak... Gerçi Eşref Apak Paris'e götürülmedi ve müsabakaları Ankara'da televizyon karşısında izledi.

Dünya Şampiyonasından önce, Çekici 77.57 metreye atan Eşref Apak, Paris'e götürülmüş, aynı dereceyi yapmış olsaydı sıralamadaki yeri 9'nculuğu alacaktı. Bu arada, Paris'teki müsabakalar sırasında, Eşref derecesini geliştirip, daha üstlere çıkması da muhtemeldi. Zira, Eşref Çekici hep geliştirdiği atışlarıyla daha ileriye atma meziyetini sahip bulunuyor.

Yabancı uzmanların ifadesine göre, cekici elinden en hızlı şekilde çıkarma özelliğine sahip bulunan Eşref Apak böylesine büyük şampiyonalara götürüldüğü takdirde, hem tecrübe engelini ortadan kaldıracak, hem de rakiplerini yakından tanıma fırsatını elde edecekti.

Ancak, bu durum ortaya çıkmadı.

Şimdi önümüze bakalım.

Bir yıl sonra Atina'da Olimpiyat oyunları var. Süreyya Ayhan ve Elvan'dan çok şeyler bekliyoruz.

Bunlara ilaveten, çekici 80 metre civarında atması için, müsabakalardan önce, yabancılarla çalışmak zorunda olan Eşref Apak'a gerekli destek sağlanırsa, bu iki bayan atletimizin yanına koyacağımız bir erkekle de Atina'da sesimizin daha başka çıkacağına eminim.

Beyaz Rus Tıkhon Ivan'ın 83.05'lik, Macar Annus Adrian'ın 80.30'lık, Japon Skvaruk Andriy'in 79.68'lik derecelerine baktığımızda, Eşref'in buralara çıkması için hem yaşı, hem de kabiliyeti çok müsait.

Öyle ise, bir saniye bile kaybetmeden, Eşref Apak'ı, çekicin kralı olan Rus Sedik'in veya Bondarchuk'un yanına gönderip, gelişimini temin etmeliyiz. Bunu yaptığımız takdirde, Eşref'in Atina'da madalya alması gerekir.

Eğer, Türk atletizminin gelişmesini istiyorsak, çağdaş ülkelerin yolunda gitmemiz gerekir. Eldeki kabiliyetli atletlere, çağdaş çalışma şartlarını önlerine koyup, başarıya teşvik etmemiz lazım.

Bunu yaptığımız an, Türk atletizmi sadece Süreyya ve Elvan ile gündemde kalmaz. Çünkü, gerilerde çok Süreyyalar, Elvanlar, Eşrefler hazır bekliyor.

Yeter ki, çağdaş düşünelim.


3 Eylül 2003
Çarşamba
 
GÜRAY SOYSAL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED