AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bireysel ve toplumsal gelişmede tasavvuf

Erdemli toplumun oluşmasında belirleyici olan ekonomiden daha çok kültürdür. Toplumsal mekanizma içinde kültür hem zamanla değişen, hem de zamandan bağımsız normları yapısında taşıyan bir değerler bütünüdür. Kültürel gelişme sosyal süreçlerin sağlıklı bir biçimde işlemesine bağlıdır. Bütün sosyal bilimlerin görevi, toplumsal mekanizmayla birlikte ekonomik mekanizmanın işleyişini araştırarak, erdemli toplum olma reçeteleri hazırlamaktır.

Bireysel ve toplumsal gelişmeya hız ve yoğunluk kazandırmak için, her alanda kusursuzluğun şah örneklerini vermiş gönül mimarlarını örnek alan erdemli insanlara ihtiyaç vardır. İç ve dış dünyanın dinamiklerini harekete geçirerek, bireysel ve toplumsal gelişmeyi sağlayacak olan "derviş" insandır. Anadolu'da kaynaklarını Yunus ve Mevlana'da bulan tasavvuf "mükemmel olma" ve mükemmeli arama sanatıdır. Toplumları dönüştürmede tasavvufun yöntemin, yalınlıkta derinlikle birlikte mükemmeli yakalamaktır.

Tasavvufun hayatı bütün boyutlarıyla kuşatan yolu yanında, son yıllarda toplumun değişik kesimlerinde büyük ilgi gören NLP ya da "kişisel gelişim yöntemleri" çok yetersiz ve çok sönük kalır. İnsanın gönül, akıl, ruh ve beden gücünü bütünlük ve süreklilik içinde harekete geçirecek, tasavvufun zengin birikim ve mirasından daha güçlü ve daha etkili bir kaynak yoktur.

Tasavvuf toplumsal ve ekonomik hayatta kusursuz ürün, hizmet ve bilgi üretmede dünya ve ahreti bir bütünlük içinde ele alma ustalığıdır. Bilgi ve eylemin birbirini besleyip büyütmesinde yöntemi "zorlaştırmadan kolaylaştırmak, korkutmadan ümitlendirmek ve nefret ettirmeden sevdirmektir." Her alanda mükemmeli yakalamanın yolu, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatı toplumun bütün kesimleri için yaşanır kılmaktan geçer. Bunun için de herşeyi oluruna bırakmak yerine, tam tersine herşeyi en güzelinden yapma istek ve arsuzu geçmelidir.

Tasavvuf, Allah, tabiat ve insanlara sağlıklı bir iletişim yolu kurmaktır. Allah'ın sevgisini kazanan erdemli insan, bütün boyutlarıyla hayatı zenginleştirmede hiçbir şeyden mahrum olmaz. Çünkü, Allah sevdiği insanın gören gözü olur. O zaman insan yalnızca görünen dünyasının değil, görünmeyen dünyanın da kaynaklarını harekete geçirebilir. Sevilen insan Allah'la duyar, Allah'la görür, Allah'la tutar ve Allah'la yürür.

Onsekizinci yüzyılda İstanbul'da kırk değişik dil konuşulurmuş. Hamuru Yunus'la yoğrulan Anadolu insanı iç ve dış dünyayı Cennet'e çevirmenin sırrını bulmuştu. O sır da, Yunus gibi "Yetmişiki millete bir gözle bakmaktır" İnsanın kişilik ve kimliğine saygı göstermeyen yönetim, onun gönlünde yatan aslanı uyandırarak, sinerji doğuramaz. Çünkü kusursuzluk zıtların arasında yakalanır. Kusurlunun olmadığı yerde kusursuzluk olmaz.

Hiçbir alanda güzellik tanımlanamaz. Herşeyin mutlaka daha güzeli vardır. Ancak ister ürün, ister hizmet, isterse de bilgi olsun, güzeli gören onu hemen tanır. Güzellik iç dünyadadır. İç dünyası güzel olmayanın, dış dünyasını güzelleştirmesi oldukça zordur. Tasavvufta olgunlaşmak için herşeyi güzel yapmak gerekir. Çünkü "Allah güzeldir, her alanda güzelliği sever". Allah'ın sevgisini kazanmak isteyen, yaptığı her işi güzel yapmak zorundadır.

Tek tek kişilerle birlikte toplumun yüzü birbirine baka baka güzelleşir.


3 Eylül 2003
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED