|

"Türkiye, Türkiye’den daha fazla bir yer"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Yusuf Kaplan köşesinde "Dünya bizi bekliyor... İyi hazırlanmalıyız..." başlıklı yazısını kaleme aldı. Mehmet Acet, Aydın Ünal, Bülent Orakoğlu ve Yasin Aktay da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:18 - 28/08/2017 Pazartesi
Güncelleme: 09:47 - 28/08/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Yasin Aktay, ​Yusuf Kaplan, Bülent Orakoğlu, Aydın Ünal, Mehmet Acet
Yasin Aktay, ​Yusuf Kaplan, Bülent Orakoğlu, Aydın Ünal, Mehmet Acet

Yusuf Kaplan, Mehmet Acet, Aydın Ünal, Bülent Orakoğlu ve Yasin Aktay'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

O gün hiç de uzak değil

Gönül ve ruh coğrafyamıza her bakımdan ve her alanda tam anlamıyla ulaşabildiğimiz elbette söylenemez.Ama bir de yarın -Allah’ın izniyle- gönül ve ruh coğrafyamızla bir şekilde birleştiğimizi, bütünleştiğimizi, tabiî, insanî, kültürel ve tarihî imkânlarımızı birlikte kullandığımızı ve seferber ettiğimizi düşünün… İşte o zaman bizim önümüzde, imkânlarını müştereken harekete geçiren gönül ve ruh coğrafyamızın önünde kimse duramaz… O gün şu şartlarda çok uzak görünüyor olabilir ama zihnimizdeki prangaları kırdığımızı, bizi birbirimizden uzaklaştıran, ayıran yapay sınırları ortadan kaldırdığımızı, yok ettiğimizi düşünün…

Ama artık öyle değil

693 ve 694 sayılı KHK ile 18 yıldan az hizmeti olan pilotların Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev alması zorunlu hale getirildi.Önceki haliyle durum şöyle idi: TSK’de görev alan pilotların mecburi görev süresi 10 yılda tamamlanıyordu. 10 yılı tamamlayan pilotların bir bölümü, bir’e üç daha fazla gelir elde ettikleri için sivil havacılık sektörüne yöneliyordu. 15 Temmuz yaşanmamış, ordudaki pilotların yarısı FETÖ’cü çıkmamış olsaydı, bu sürdürülebilirdi elbet. Ama artık öyle değil. Tam rakam vermek gerekirse, 15 Temmuz öncesi TSK bünyesinde toplam 1350 olan pilot sayısı, darbe kalkışması sonrası gelişen süreçte 670’e düştü.

AK Parti’ye oy vermek için onlarca neden var

Önceki yazılarımızda “
” ve “
” konularını AK Parti’nin önündeki imtihanlar olarak vurgulamıştık. Ekonomi, hem geleceğe yürürken, hem de 2019 seçimlerine hazırlanırken en önemli başlık olarak önümüzde duruyor.Seçmenin AK Parti’ye oy vermek için onlarca nedeni var: İnanç ve kimliklere saygı beklentisi, ideoloji, adalet ve güvenlik talebi, özgürlüklerin genişletilmesi ve demokratikleşme arzusu, onurlu ve aktif dış politika seçmeni AK Parti’ye oy vermeye yönlendiriyor. Kuşkusuz, ekonomi, bu ve benzeri gerekçeler arasında ilk sırada yer alıyor.AK Parti, 2000 ve 2001 yıllarındaki büyük ekonomik çöküntülerin ardından iktidara geldi. AK Parti’nin tesis ettiği istikrar ve güven ortamı, ekonomide Cumhuriyet tarihinin en iyi seviyelerinin yakalanmasını sağladı. AK Parti Türkiye’yi krizler öncesi ekonomik seviyeye taşımadı, tarihinin en parlak dönemine taşıdı. Enflasyon, faizler, büyüme, ihracat, üretim, istihdam, yatırım, uluslararası yatırım, Merkez Bankası rezervleri ve daha nice ekonomik göstergede Türkiye ilklerle ve rekorlarla tanıştı. İşgücüne yeni katılan nüfus için yeni iş üretildi ve işsizliğin artması önlendi. İşçi, memur, emekli ücretleri ve asgari ücret enflasyonun çok çok üzerinde arttı.

Saddam’ın olmayan kitle imha silahları

Amerikan diplomasisinin hedef alınan ülkelere uyguladığı psikolojik harp jargonu asparagas söylemler. ABD, sayısı 50 bini aşan PKK/YPG militanlarını neredeyse özel savaş eğitimleriyle düzenli ve özel bir formatla ordu haline getirdi. Yaklaşık 1300 TIR’ı aşan silah ve mühimmatlar içinde ağır silahlar, doçkalar, uçaksavarlar, ısı güdümlü füzeler, tank ve tanksavar füzeler 
. Bu ağır silah ve mühimmatların hepsi DEAŞ ile savaşmak için mi? Ortadoğu’ya çökmenin meşruiyetini sağlayan hani şu kurgu terör örgütü için öyle mi? YPG’ye verdiğiniz ağır silahlarla ve özel harp eğitimleriyle sakın bütün bu harp hazırlıkları, Türkiye için olmasın?ABD’nin Birleşik Kürdistan Projesi uzun yıllardan günümüze kadar tıkır tıkır işledi. Küresel emperyalist politika, strateji ve KAOS yöntemleriyle bölgedeki aktör devletler arasına ekilen nifak tohumları etnik, dinsel ve mezhepsel kutuplaştırmalarla birbirine düşman devletler yaratıldı. Ortadoğu’yu istikrarsızlığa ve mezhep savaşlarına götüren ilk olay olarak tarihe geçen 1 milyondan fazla sivilin hayatını kaybettiği 2’nci Körfez Savaşı, Saddam’ın olmayan kitle imha silahlarını imha etmek için başlatılmıştı.

Türkiye üzerinde demokrasi baskısı

Kuşkusuz o sorun alanının üzerinden yüzyıl geçmiş ve dünya artık yüzyıl öncesinin dünyası değil. Bu süreç içinde yüz yıl önce paylaşımı gerçekleştirmiş ve işi bitirmiş olan aktörler bugün de son sözü söyleme inisiyatifini ellerinden tutmak istiyorlar ama dünya artık eski dünya değil ve işin hem sosyolojisi hem de uluslararası ilişkiler düzeyi yepyeni şartlar oluşturmuş durumda.Herşeyden önce yüzyıl önce Syces-Picot’nun taslak şeklini vermiş olduğu paylaşımla oluşturulmuş olan Ortadoğu tablosu Osmanlı’nın savaşta yenilmesi sonucunda Osmanlı topraklarının paylaşılmasına dayanmıştı. Bugünün Ortadoğu’su netice itibariyle yüzyıl öncesinin Osmanlı’sıdır. Yenilmiş ve parçaları kendi aralarında paylaştırılmış olan Osmanlı üzerinde belki de dönemin düveli muazzamasının ittifak ettikleri tek şey artık onun bir daha tarih sahnesine geri dönmemecesine öldürülmüş olduğuydu.

#​Yusuf Kaplan
#Mehmet Acet
#Aydın Ünal
#Bülent Orakoğlu
#Yasin Aktay
7 yıl önce