İsmail Kahraman'ın mensup olduğu Refah ve Fazilet partileri laiklik bahanesiyle kapatıldı, şu an mensup olduğu AK Parti ise yine laiklik bahanesiyle kapatılmanın eşiğinden döndü. Dolayısıyla Sayın Kahraman'ın laiklik konusunda iki kelam fazlasını söyleme hakkı var.
Bu konuda örnekleri çoğaltmamız mümkün ancak konumuz bu değil. Konumuz İsmail Kahraman'ın açıklamalarının ardından gelen tepkiler.
28 Şubat sürecinde sermayenin laiklik adına renklere bölünmesine 'yeşil sermaye' adı altında muhafazakar işadamlarına yapılanlar karşısında sesini çıkarmayan TÜSİAD, Kahraman'ın açıklamalarından duyduğu kaygıyı
ifade etmiş:
. CHP'nin laiklik adına yaptığı zulümleri sıralamayacağım ama Sayın Kılıçdaroğlu'na iki sorum olacak. 2001 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nde sağlık karnesindeki fotoğraf başörtülü olduğu için Medine Bircan tedavi edilmemişti. Sayın Kılıçdaroğlu, uzun yıllar SSK Genel Müdürlüğü yapmış biri kişi olarak, tarihte,
dediniz mi?
İkinci sorum. 2007 yılında Mecliste 411 milletvekili başörtüsü yasağının kaldırılması için Anayasa değişikliğine imza atmıştı. Siz o değişikliğin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne verdiğiniz dilekçeye imza atarken
değil miydi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke
diye
. Selin Hanım, madem 28 Şubat ağızıyla konuştuğunuza göre ve zihniniz hala öyle işlediğine göre size de küçük bir sorum var. Medine Bircan ninenin tedavi edilmediği dönemde rahmetli anneniz Füsun Sayek, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı görevlerini yürütüyordu. Mesela o tarihte
diye sordunuz mu?
Laiklik tartışmaları konusunda en doğru tepkiyi hakikaten
. Aysel Tuğluk, “
dedi.
ifadelerini kullandı.
Figen Yüksekdağ, Salı günü bu ifadeleri kullandı. Çarşamba günü PKK'lı kadın terörist kendini Bursa'da Ulu Cami'nin girişinde patlattı. Can pahasına laiklik için böyle mücadele edilir. Hele Tuğluk, ultra haklı. Laikliğin en katı şekilde uygulandığı dönemde camiler ahıra çevrildi, minarelerden “Tanrı uludur” nidaları yankılanırdı. HDP'nin öz yönetim ilan ettiği bölgelerde ise camiler ateşe veriliyor. Minarelerden de PKK marşları çalınıyor. Kemalistler
Çankaya
” diyordu. HDP de “
Müslümanlar için ne ise
diyor.
İsmail Kahraman'ın sözlerinden sonra başlayan tartışmalara bakınca aklım yıllar öncesine gitti. Bizim zamanımızdaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında laikliğin İslam'daki yeri için çokça âyetlerden örnekler yer alıyordu. Bakara suresinin 256. âyeti, “
â
â
î
(Dinde zorlama yoktur), Kafirun suresinin 6. âyeti “
ü
î
ü
î
âyetleri gibi. O zamanki çocuk aklımla, “Bu laiklik denen şeyin özü Kur'an'da varsa ekstradan laikliğe ne gerek var” derdim.
Artık öyle düşünmüyorum. Evet bizim dinimiz farklı inanç ve düşüncelere güvence veriyor. Ama ne yazık ki birileri bize aynı özgürlüğü ve güvenceyi çok görüyor. Asıl bizim için laiklik çok önemli. Bizi içimizdeki İslamofobi ve PEGİDA'lardan koruyacak bir laikliğe ihtiyaç var. Lailkliğin yer almadığı bir anayasa değil, laikliğin tanımı yapılmış ve özellikle Müslümanların din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına alan bir anayasa yapılmalı.
İsmail Kahraman'ın sözlerine tepki verenlerin, iddia ettiklerinin aksine hâlâ faşist bir laiklik anlayışına sahip oldukları gün gibi ortadadır. Açıklamaların özüne bakıldığınızda ellerine fırsat geçse geçmişte yaptıklarının daha fazlasını yapacaklarını görürsünüz. Özgürlükçü laiklik edebiyatı yapanlar önce bir özeleştiri yapsın. Hatta laiklik adına yaptıkları zulümler nedeniyle bu ülkenin inançlı insanlarından özür dilesin. Sonrası kolay. “