Ortada ya da arada kalmak iyi değil...
Tabii istisnai durum yoksa.
Var...
Bölgemizdeki politik dönüşümün hızı her ülkeye
çıkarıyor.. Türkiye›nin kaç dertle uğraştığını hesap ederseniz, bu yeni üçgenin «merkezinden» tüm açıları görmesi iyi işçilik sayılmalı.
2015 yılının son ayında bu köşede, Tel Aviv'in “sınırlarındaki” Rus varlığından rahatsızlığını yazmış, başlığı da, “
” diye atmıştık. (16/12.)
Daha ilerisi oldu. İsrail uçakları Şam'a kadar gelip, terörist olarak tanımladıkları hedefleri vurdular ve ne Şam ne de Rusya gıkını bile çıkaramadı. ('
', 20/12, Milliyet.)
Bugün tersini sorsak ne yanıt alırız?
Yani bir Rus savaş uçağı İsrail sınırlarını aşsa, yetinmeyip Tel Aviv'in üzerine gelse, Türkiye'nin yaptığı gibi İsrail onu vurur mu?
Bir kurgudan bahsettiğimi sanıyorsunuz ama değil.. Çünkü yakın zamanda “yüksek rütbeli bir İsrail askerî kaynağı”, Türkiye'nin aksine İsrail'in, Suriye'den sapan bir Rus jetinin İsrail semalarına girmesi-hatta doğrudan Tel Aviv üzerinde uçsa bile-onu asla vurmayacaklarını net bir şekilde açıkladı! ('
', 07/03, Al Monitor.)
'Sözün bittiği yer' sayabilirsiniz, saymayın.
Başlangıçtayız…
Kısa süre evvel İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin Moskova'dan arandı ve 'ayın 16'sında bekliyoruz' dendi. Oysa aynı tarihte Rivlin Avustralya'ya resmi ziyarette bulunacaktı ve Kremlin'in bundan haberi vardı. Hemen Başbakan Netanyahu'yu aradı ve şunları işitti, “Avustralya umurumda bile değil. Rusya'ya git”… Öyle de oldu. İsrail için Rusya›nın stratejik önemi vardı. (‹
', 16/03, Kremlin resmi sitesi.)
İtiraf etmek gerekir ki, İsrail Başbakanı'nın Kremlin'e nazı geçiyor. Ruslardan kimi stratejik konular da dahil istediklerini alabiliyor.
İlişkinin derinliğini Rivlin-Putin görüşmesinin tutanaklarındaki kimi kelimelerden ölçmek mümkün; “uzun süreli bir ilişki' ve bu ilişkiye 'özel bir boyut' katan 'kültür ve mantalitede' bulunan köklü yakınlıklar”... Bunlar Putin'in sözleri.
Rivlin ise açık adres verdi; “Aşırı dinci teröre karşı birlikte çalışmamız gerekiyor.”
İran ve bölgedeki kollarıydı!
Rusya-İran ilişkilerinin Şam'daki nüfuz kavgasından başlayarak, Tahran-Washington ilişkilerinin sıcaklığına kadar pek çok alanda eridiği artık sır sayılmıyor. Bu yüzden lafı uzatmayayım…
16'sında İsrail-Rusya Cumhurbaşkanları görüştüler. 18'inde Türk Dışişleri Bakanlığı, Tahran'dan Türkiye'ye bir misafir geleceğini duyurdu, 19'unda İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif'in uçağı Ankara'ya indi.
Zarif bir resmi ziyarette yapılabilecek en yoğun temasları gerçekleştirdi; Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile-bir saati başbaşa-görüştü. Eşsizdir. Başbakan Davutoğlu İran'ı gittiğinde ise
kararı çıktı.
İsrail-Türkiye ilişkileri? Konuya vakıf olanlar, iki ülke arasında buzların eridiğini, anlaşmaların çoktan imzalandığını, zamanlama beklendiğini, ihtimal Nisan ayında elçilerin görevlerine döneceğini, en çetrefilli madde “abluka”da ise
özel bir yol
açılacağını söylüyorlar. O özel yol da kimin yürüyeceğini de!
Şöyle derleyebiliriz; bugün Putin-Netahyahu ilişkisi kısa süre öncesinin Erdoğan-Putin ilişkisine benziyor. Üçünün ortak hissiyatı ise bu ilişkileri deforme eden kişinin Obama olduğu!
İşte bu yüzden üç başkent
tutturmaya uğraşırken dahi meraklarını ABD Başkanlık seçimlerine yöneltmiş durumdalar.
Olası
İsrail, ABD ile ilişkilerinin daha rahat bir döneme evrileceğini ve eski konumuna kavuşacağını umuyor. Rusya ise ikircikli. Eğer Avrupa ve Ortadoğu üzerinden bakılırsa, Clinton'lu Amerika ile aralarının pekiyi olamayacağını tahmin ediyor. Diğer taraftan, “ABD'nin Pasifik Yüzyılı”nı kaleme almış Dışişleri eski Bakanı Clinton ile Çin konusunda bir ritim tutturabileceğini analiz ediyor.
Aksi hal kötü;
İsrail'le ilişkilerini bozabilir ve Türkiye ile ilişkilerini
itebilir.
İsrail'in İran takıntısı her halükarda devam edeceğinden Moskova ile ilişkilerini sürdürmek isteyecektir.
İran?..
Şu an kısmen Rusya'nın, bütün olarak ABD'nin desteğine yaslanmış Tahran, İsrail-Rusya ilişkisinden kendisine iyilik geleceğine hiç inanmıyor. İki ülke ilişkilerine, “özel boyut” katan “kültür ve mantalitedeki köklü yakınlıklar”ın
en iyi o biliyor.
“Oligarklar, elitler ve Rusya'da mukim Museviler”in ne demek olduğunu, hatta Putin'in İran'ı küçümsediğini de biliyor.
Buna rağmen hem Rusya ile stratejik, Batı ile teknolojik ve sermaye ilişkilerini korumayı deneyecek.
Terör gündemi kaydırdı. Daha İran-S.Arabistan-Suriye çizgisindeki 'yeni' gelişmeleri anlatmamız lazım.
O zamana değin bu üç ülkenin yeni konumlarından sonra Ankara'ya nasıl yaklaşacaklarını düşünün.
Herhalde Rusya Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Matviyenko'nun, “
Ancak Türkiye'den olumlu sinyal alamıyoruz” sözlerini görmezden gelemeyiz değil mi?