YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Siz Çölaşan'ın ne olduğunu sanıyorsunuz!

 
Biz Çölaşan'a "sen böylesin" demek istemiyoruz; ama yazısı sansür edildiğinde, hazret, nedense ve ne hikmetse Hürriyet'te yazmaya devam etti.

 

İnsan gözündeki merteği görmez mi? Emin Çölaşan'sa sözkonusu kişi, görmez. Görmek istemez...

Çölaşan'ın, önceki gün yayımlanan ve bu fakirin de yazarları arasında bulunduğu gazeteye yönelik asgari nezaket kurallarından yoksun "derleştiri"sini okuyunca aklıma üşüşüverdi...

"Üslub-u beyan ayniyle insandır" diyeceğim ama, bu sözün Çölaşan'ın duygu dünyasında nasıl makes bulacağını bilmiyorum.

Daha doğrusu, "Çölaşan'ın duygu dünyası" derken, varolan bir şeyden sözedip sözetmediğimizi, böyle bir şeyin varolup varolmadığını da henüz kestiremiyorum.

Çölaşan, Mehmet Barlas'la kavgalarını, anlaşılmaz (belki de anlaşılır) bir refleksle, hep şu iki mazmun üzerine oturtur:

İhale takipçisi...

Liboş...

Çölaşan'a göre, bir gazetecinin mesleği dışında işlerle uğraşması, örneğin patronu adına iş ve ihale takip etmesi onursuzluk, alçaklıktır...

Yine Çölaşan'a göre, yazısı sansür edilen bir gazeteci, hâlâ o kurumda çalışıyorsa "şerefsiz"dir...

Biz Çölaşan'a "sen böylesin" demek istemiyoruz; ama yazısı sansür edildiğinde, hazret, nedense ve ne hikmetse Hürriyet'te yazmaya devam etti.

Neden acaba?

Adım Emin, soyadım Çölaşan olsaydı, şöyle sorardım:

"Bu mu dürüst gazetecilik Emin, bu mu onurlu ve namuslu tavır, bu mu Atatürkçülük?"

Vaktiyle, Çölaşan'ın kaleminden çarşaf çarşaf Cavit Çağlar'ın yolsuzluklarını okur, "Bravo adama, dürüst gazeteciymiş" diye gıpta ederdik.

Cavit Çağlar, refiki generalle İnterbank'ın içini boşaltıp Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluklarından birine imza atınca, Çölaşan o sivri kalemini nereye gizleyeceğini bilemedi.

Sustu kaldı...

Genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök "iş üzerinde" yakalandığında da sükut etmişti. Üstelik, Ertuğrul fazladan TÜSİAD üyesiydi ve Çölaşan'ın çok sevdiği ve çok sık kullandığı deyimle bir "işadamı gazeteci"ydi.

Daha önce kendisinden yüzlerce kez, medya patronlarının ve bu arada kendi patronu Aydın Doğan'ın, açık yasa hükmüne rağmen TEDAŞ ve POAŞ'ı kapatmasının gazetecilikle, onurla, dürüstlükle bağdaşıp bağdaşmadığı soruldu.

Çölaşan cevap vermedi.

Çölaşan kıratında, meslekî becerisi ve entelektüel düzeyi tartışmalı birinden onur adına, dürüstlük adına, Atatürkçülük adına namuslu tavır beklemek "boş"; ama biz hatırlatalım da, bir şey olmuyorsa da "belge" olarak tarihe geçsin. Ola ki bir yerlerden karşısına çıkar da, nedamet getirme cihetine gider.

Emin Çölaşan, İstiklal Mahkemesi üyelerinden Refik Şevket İnce'nin torunudur ve Türkiye'de bir Suriye, bir Arnavutluk, bir Kuzey Kore vehmeden güç ve iktidar sahiplerine servis yapan bir gazetecidir.

Çankaya sırtlarında, hükümet kuvvetleriyle girdiği silahlı müsademede öldürülen Giresunlu Topal Osman Ağa'nın şeriatçılar tarafından asıldığı yalanı da işbu Çölaşan'a aittir.

12 Eylül cuntasının cezaevlerini "işkencehane"ye dönüştürdüğü karanlık yıllarda, Milliyet gazetesi adına cezaevlerini dolaşıp, "Hayır, ben sözü geçen yerlerde böyle bir şeye rastlamadım" şeklinde yazılar yazan kişi de Çölaşan'dır.

Çölaşan'a göre, 16 yaşında asılan sol eylemci Erdal Eren hücresinde "lüks ve konfor" içinde yaşıyordu.

Oysa Sağır Sultan da biliyordu ki, Erdal Eren ve 12 Eylül adaletinin darağacına gönderdiği 49 hükümlü, asılmadan önce ağır işkencelerden geçmişlerdi.

Ayrıca, hüküm giyme şansı bulamayan 177 kişi de, sorgu esnasında işkence tezgâhında can vermişti.

Salt Mamak ve Diyarbakır cezaevlerinde yaşananlar bile yüzlerce cilt kitaba konu oldu. Ama Emin Çölaşan, büyük bir gönül rahatlığıyla "incelemeleri sonucu işkence izine rastlamadığını" yazdı, yazabildi.

Yıllardır merak eder dururum:

Yüzlerce gazeteci arasından, cezaevlerini dolaşma izni neden bir tek Emin Çölaşan'a verildi?

Bu soruya verilecek cevap, inanıyorum ki, "Çölaşan olgusu"nu anlamamızı kolaylaştıracak.


28 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Kekeç

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...