YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Doğrucu yalancılık

 
Belirtilmesi bilhassa gerekli hususları geçiştirerek de yalancı durumuna düşülebiliyor. Bu faydalı bir yalancılıktır.

 

Uzunca bir süredir (diyelim ki iki yıldır) gazete yazarlığımın devamını doğrucu yalancılık suretiyle sağladığımı itiraf ediyorum. Şartlar yüzünden hem doğrucu, hem de yalancı olmak zorunda kaldığımın bilincinde ve kısa zamanda değişmesini umduğum şartların beni bu durumdan kurtarması beklentisindeyim. Benim içinde bulunduğum çelişkili durum göründüğü kadar karışık ve/veya ümitsizlik uyandırıcı değil. Kısa bir izahatla taşları yerine oturtabilirim.

Başlangıç tarihini 1946 sayarsak kırk yıl boyunca üzerinden hırçınlığını hiç eksiltmeyen; ama son iki yılda günden güne uysallaşma emarelerini artırdıktan sonra nihayet askıya alınarak anlamını kaybeden Türkiye'deki siyasi çekişme "memleket meselesi" olmaktan çıktı. Türkiye'deki siyasi çekişmeyi hırçın kılan memleketin ne olacağı, ne hale gireceği sorusuydu. Ortalığı süt liman duruma sokan memleketin ne hale gireceği sorusunun Türkiye'de yaşayan insanların üzerinde etki uyandırabilecekleri bir cevaba bağlı kalmaktan kurtulmuş bulunmasıdır.

On yıllık Demokrat Parti iktidarı sırasında memleket meselesi devlet kadrolarını oluşturan unsurun niteliğindeki tartışmaya münhasırdı. İşin içine "Hasoların ve Memoların" kökenlerini inkâr etmeksizin de girmelerine göz yumulmalı mıydı? Bu konuda hiçbir belirginlik sağlanamadan memleket meselesinin aslî teması değişime uğradı. Artık hırçınlığı körükleyen konuyu Türkiye'nin sosyalist bir ülke haline gelip gelmeyeceği tartışmaları teşkil ediyordu. Bu tartışma daha bitmeden gerçek memleket meselesinin Türkiye'nin kendi tarihiyle barışma zamanının geldiği idraki olduğu öne sürüldü. Türkiye'nin İslâm'la ilişkisinde yeni bir yön tespit edilmeliydi.

Son iki yıldır Türk siyasetine ve ancak bu siyaset dolayısıyla malzeme temin edebilen medyaya yukarıda sıraladıklarımızın hiçbirinin memleket meselesi değeri taşımadığı havası egemendir. Daha doğrusu bu ortamlarda memleket meselesi diye bir şey olmadığı ve bu tabirin ancak alaylı bir dille anılması gerektiği fikri kabul görüyor. Bu herzeyi yiyenlerin kimler olduğunu yazılarımda zikretmediğim için ve bu noksanlık yüzünden kendime ilişkin çarpık, kambur, aldatıcı bir görüntünün doğmasına fırsat verdiğim için yalancıyım. Yalancı olmak için mutlaka yalan söylemek gerekmiyor. Belirtilmesi bilhassa gerekli hususları geçiştirerek de yalancı durumuna düşülebiliyor. Bu faydalı bir yalancılıktır. Öte yandan benim doğruculuğum bazı konularda susmanın yalancılığı yok etmeyeceği itirafını kapsıyor. Kimsenin memleket meselesini tınmadığı bir dönemde doğrucu yalancılığın yeri marjinalleşiyor. Ama şartların hepimizi memleket meselesine dönme zorunda bıraktığı dönemde (ki bir süre sonra o dönemin yeniden açılma ihtimali çok büyük) benim yalancılığımın olduğu kadar doğruculuğumun (veya doğrucu yalancılığımın) neye değdiğini anlamak hiç zor değil.


28 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...