YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İhtiyatlı iyimserlik

Cumhurbaşkanlığı siçimi için ilk tur bugün başlıyor. Seçimlerde tartışma ekseninin "Meclis İçinden-Dışından" ile "Lider dayatması-milletvekilinin özgür iradesi" arasında geçeceği görülüyor.

Ahmet Necdet Sezer'in adaylığı etrafında liderler mutabakatının ortaya çıkmasından sonra tartışmanın bu noktaya gelmesi tabiî. Çünkü Sezer ismi etrafında oluşan sempati halkası, biraz da içerden adaylar için bu alanda bir savunma-eleştiri imkânı bırakıyor.

İçerden adaylarda, farklı bir söylem çerçevesinde kendisini takdim edebilecek belli başlı ismin Nevzat Yaşlıntaş olduğu açık. Eğer o, "Birikimim itibariyle Cumhurbaşkanlığı için en uygun isim benim" derse, bize göre haklı olur. Gerçekten de, gerek siyasal birikimi, gerek ekonomik konulara vukufu, gerek dış politika üzerine (özellikle Türk ve İslâm dünyası ile çok iyi ilişkileri bulunan bir isim) deneyimi, gerek devlet tecrübesi, gerek uzlaşmacı karakteri itibariyle sayın Yalçıntaş, Cumhurbaşkanlığı makamını terüddütsüz dolduracak bir isimdir. Sadece FP'liliği, onun, oy alanını daraltmaktadır. Keşke partiler onun üzerinde uzlaşsalardı. Ve eğer milletvekilleri illâ Meclis içinden bir aday üzerinde ısrarlı olacaklarsa, Yalçıntaş ismi üzerinde uzlaşmaları, bu makamı bir hizmet yeri haline getirecek bir tavır olur.

Sırf Meclis içinden olsun diye Akbulut ismi üzerinde durmak, belki garip gelecek ama bizzat Akbulut'a da iyilik olmayacaktır. Çünkü bir insana, "yönetime en az katkısı olsun" diye, en az tavırlı olsun diye, görev alanı başkalarının müdahalesine en açık olsun diye görev verilmez. Akbulut evet, önemli sorumluluklar üstlenmiştir, evet saf bir Anadolu insanıdır ama, Akbulut'un tartışılan meseleler üzerindeki değerlendirme ve karar zaafı ayan beyan görülüyor. Dışardan baktığınızda bunu görüyor ve bu ülke insanı olarak eziliyorsunuz. Onun için sayın Akbulut'a iyilik edip, onu taşıyabileceği görev alanlarında bulundurmak lâzımdır.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığına ihtiyatlı bir iyimserlikle bakıyorum.

İyimserim, çünkü iki defadır yaptığı konuşma, bir sistem bütünlüğü içinde olmasa da, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, "vatandaşı devlet için değil, devleti vatandaş için gören" bir anlayış çerçevesindedir. Bu konuşmaları, bu alandaki tartışma süreci içinde ve "hukuk devleti" diyenlerin "2. Cumhururiyetçilik"ten başlayıp, "irticaya desteğe" kadar uzanan yoğun suçlamalara muhatab olduğu bir zamanda yapmıştır. Bu, altı çizilecek bir duruştur ve her kesim tarafından zaten altı çizilmiştir.

Sezer'in adaylığı, kamuoyu tarafından da, Türkiye'nin demokratikleşmesi yolundaki misyonun adayı olarak algılanmıştır. Sezer'le beraber anılan kelimelere bakınız. Bunlar en çok hukuk, demokrasi, insan hakları ve özgürlük kelimeleridir. Bir de Yekta Güngör Özden ismi söz konusu olsa hangi kelimelerin göndeme geleceği düşünüldüğünde aradaki fark daha açık görülecektir.

İhtiyatlı olmak gerektiğini düşünüyorum, çünkü bu makamlar, gerçekten yoğun dengelerin oluştuğu makamlardır. Bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış insanların, bir süredir devam eden süreç içinde nasıl kırılmalar yaşadığını gözleyerek geliyoruz. Sayın Sezer, Refah Partisi'nin kapatma kararının altında ismi olan bir insandır. Bu tavrında sırf hukuk mu etkili olmuştur? Bu tartışılıyor ve pek çok insanın, hukuk açısından içine sinmiyor. Cumhurbaşkanlığı makamında nasıl bir denge insanı olur, sorusuna kendi içimden çok da doyurucu cevaplar bulamıyorum. Bu açıdan, konuşmalarında sergilediği tavrın arkasında ne kadar durur, sorusu da ihtiyatla cevaplandırılacak bir sorudur.

Sezer'in bu noktada duruşunu etkileyecek bir zaafı, dış politika, ekonomi ve siyasi ilişkilerle ilgili ülke meseleleri üzerinde yeterli düşünce ve birikim sahibi olmamasından kaynaklanabilir. Bu da iyimserliğin ihtiyat boyutunu derinleştirmektedir.

İhtiyata yönelik değerlendirmelerim, çok etkin makamlara gelen çok güvendiğimiz insanların, hangi metinlere imza atmak zorunda kaldığını düşünmemden de kaynaklanmaktadır.

Bununla birlikte, konjonktür, süreç, iç-dış beklentiler, Türkiye'nin acil gündeminin insan hakları, demokratikleşme ve hukuk devletini bütün boyutlarıyla inşa istikametinde ilerlemektedir. Bu da, sayın Sezer'in hukuk adamı niteliğini önemli kılmaktadır. Eğer seçilir ve bugünkü perspektifini kaybetmezse, Türkiye'nin ihtiyacı olan hukuk reformunun gerçekleşmesinde çok olumlu katkıları olacaktır.


27 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...