YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bir adaylık serüveni

Başbakan Bülent Ecevit, Anayasa Mahkemesi başkanı Ahmet Necdet Sezer'e bir mesaj göndererek, "Yıldönümü toplantısında tartışma uyandıracak sözler sarfetmekten kaçınmasını" istemiş... Konuşmasını dinlediniz; Başkan Sezer, bir yıl önce 'düşünce özgürlüğü' vurgulaması yapmıştı, sözü bıraktığı yerden alıp bu defa 'hukuk devleti' üzerinde etraflıca durdu... Belli ki, bildiğini okuyan biri başkan...

Anayasada 'yargı denetimi'ni kısıtlayan çok madde var; konuşma o konu üzerinde yoğunlaşınca, "Acaba 125. maddeden de söz edecek mi?" merakına kapılmadan edemedim. Büyük bir açık sözlülükle söz etti başkan Sezer ve 125. maddede, cumhurbaşkanının doğrudan aldığı kararlarla Yüksek Askeri Şûra kararlarının denetim dışı bırakılmasının yanlışlığına değindi.

Bazıları, "FP'liler bu adamı destekliyor, bunda bir iş olmalı?" deyip öküzün altında buzağı arıyorlar. Bir gazetede, "FP tarafından desteklenmesinden Genelkurmay rahatsız" diyen bir haber bile çıktı. Oysa, Ahmet Necdet Sezer ile FP'liler arasında ortak nokta çok az.

Başkan Sezer'in Cuma namazına gittiği hiç görülmedi. Varsa bile inançlarını vurgulamaktan çekinen tipik bir cumhuriyet yargıcı o. Hani, büyükçe kasabalarda örnekleri bolca bulunan, evden mahkemeye giden, toplum önüne çıkmaktan kaçınan, herkesle yüzgöz olmayan, taksitle alışverişe bile yanaşmayan 'hâkim bey' tipi...

Atina'da beraber olduğumuz Star gazetesi Ankara temsilcisi Esen Ünür'ün babası yargıçtı. Geziye bizimle birlikte katılan bir hukuk adamını uzaktan izlerken hep babasını hatırladı. "Babam olsaydı, işadamlarının teklifini kabul edip böyle bir geziye katılır mıydı?" sorusunu sordu sözgelimi ve şöyle cevapladı: "Teklif edeni bile tutuklatırdı..." Tavernaya gidilen gece, sahneye fırlayıp sirtaki yapan hukuk adamına bakıp, "Babam asla bu hallere düşmezdi" dediğini de unutmadım. Ahmet Necdet Sezer, benim gözlemlediğim kadarıyla, Esen Ünür'ün babasının değerlerini paylaşan bir yargıç...

Acaba, FP'lileri cezbeden onun bu özelliği olmasın? Yani, hukuk dışı etkilere kapalı olması, önündeki yazılı metne sâdık kalması, o metinde yanlışlıklar varsa gereğini yerine getirdikten sonra değiştirilmesini talep etmesi, 'hukuk devleti' arayışı... Faziletçilerin, "Şeriatın kestiği parmak acımaz" kültürü içinden geldiğini unutmayın; RP'nin kapatılmasını âdil bulmasalar bile, yargıçların elinin kolunun mevcut yasalarla bağlı olduğunu biliyor onlar... Anayasanın 69. maddesini değiştirmek istemeleri bunun için değil mi?

Ahmet Necdet Sezer'in, teklif alınca, "Acaba rahatımı bozmaya değer mi?" diye epey düşündüğünü sanıyorum. Yıllarını sahne ramplarından uzak geçirmiş, Adliye'nin loş koridorlarını arşınladıktan, daracık odalarda dirsek çürüttükten sonra ulaşılan Yargıtay üyeliği ve Anayasa Mahkemesi başkanlığı bir yargıç için erişilecek en yüce makamlardır. Elbette cumhurbaşkanlığı onurlu bir görev, ama acaba huzurlu bir görev mi? Emekli ilkokul öğretmeni eş, çocuklar... Onların özel hayatlarını da altüst edecek kararı kendim yalnız başına vermeli miyim? Böyle düşündüğüne eminim Ahmet Bey'in...

Başbakan Ecevit, "Sezer, 'Aday olacak mısınız?' soruma, seçilememeyi de göze alarak, 'Evet' cevabını verecek kadar cesur bir insan" diye söz etti kendisinden... Ecevit'in son zamanlarda başını çektiği birçok girişim yarıda kalıyor; onun yerinde olsaydım tereddüt ederdim. Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın tereddütsüz "Evet" demesi konu üzerinde yeterince düşündüğünü gösteriyor...

Mesut Yılmaz, 'beşli fotoğraf'a katılmak için bir son şart ileri sürmüş: Başkan'ın görevinden istifa etmesi... "Biz araştırdık" demişler Anayasa Mahkemesi'nden, "Anayasal ve yasal olarak böyle bir zorunluluk yok..." O teklifi, Mesut Bey'in aklına Aydın Menderes'in getirdiği anlaşılıyor.

Gün boyu birkaç kanalda görüşünü seslendirdi Aydın Bey... Onun böyle bir tercihe neden karşı çıktığını hiç anlayamadım. Hayatının önemli bir dönemi, Süleyman Demirel'e "Hayır" diyerek geçmişti Aydın Menderes'in; son günlerde Demirel'in görev süresinin uzatılması lobisinde en faal oydu. Bir gazetede, "Mâdem Süleyman Bey işi suya düştü, saygın bir politikacı olan Deniz Baykal'ı cumhurbaşkanı seçelim" dediğini okudum. Okudum ve inanamadım; '555K' olayında, 5 Mayıs günü, saat 5'te, Kızılay meydanında buluşup Başbakan Adnan Menderes'in yakasını çekiştiren gençlerin başında Baykal'ın olduğu hep söylendi durdu çünkü...

Kimileri için ideal cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi Başkanı'ydı, ama Yekta Güngör Özden tipli biri o koltukta oturuyorsa... Yekta Bey ile Ahmet Bey birbirine taban tabana zıt kişilikler... Biri avukatlıktan geldiği için herkesle ve bu arada güç odaklarıyla içli dışlı, her mikrofona söyleyeceği bir şey olan, dışa dönük bir tip; diğeri ise içine kapanık, fazla konuşmayan, savurganlığı hoş görmeyen yapıda... Yekta Bey emekli olunca, yerine seçilen Ahmet Bey kurumun parasının çarçur edilmesini önlemek için tedbir alma ihtiyacını hissetmiş; otomobil, benzin ve yeme-içe giderlerine getirilen kısıtlama Yekta Bey'i kızdırmıştı. Yekta Özden eski mahkemesindeki törenlere iki yıldır katılmıyor; protesto mu ediyor, yoksa çağrılmıyor mu, belli değil...

Yekta Bey'in medyadaki uzantılarının sütunlarına baktım dün; karalar bağlamışlardı...


27 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...