YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

FP, siyasetle temas ve "bölünme"

 
    FP ilk kez siyasal alana siyaset yoluyla dahil olma üzerine bir hareketlilik yaşamaktadır.

 

FP ile ilgili tartışmalar, hem parti içinde hem de parti dışında aynı algı düzeyi ve adlandırmalarla değerlendiriliyor. Gittikçe daralan siyasal alanın zihinleri de kuşatmaya başladığını ve siyaseti algılama ve değerlendirme melekelerini kısırlaştırdığını gösteriyor bu durum.

Son tartışmalar ve bu tartışmalara zemin teşkil eden olaylar, FP'nin, ait olduğu geleneğin temsilcisi olan diğer partilerin tarihi de dahil olmak üzere, ilk defa siyasetle sıcak temasa girdiğini gösteriyor. Tam ve saf anlamıyla siyasettir bu ve siyasal alana dahil olma çabasını işaret eder.

Düne kadar siyasal alanın daraltılmasından şikayet eden FP'nin en büyük paradoksu, darlığından şikayet etiği o alanın içine hiçbir zaman hakkıyla girememiş olmasıydı. O alana girmek için ne iç bünyesi müsaitti, ne de siyasetin geneliyle böyle bir ilişki kurmak üzere varolmuştu FP ve onu besleyen gelenek.

Şimdi, gelenekçiler ve yenilikçiler arasında bir tartışma olarak işaret edilen durum aslında gerek parti içinde gerekse parti dışında aceleci bir bakışla bakıldığında adlandırıldığı gibi bir iç iktidar çekişmesinin ötesinde/dışında böyle durumu da işaret ediyor ve belki de aslında böyle bir durumu işaret etmeye başladığı andan itibaren, partinin egemen refleksi bunu bir parti içi iktidar kavgası alarak değerlendirme yoluna gitmeyi tercih etmiş görünüyor.

Oysa durum açıktır. İster gelenekçi ve yenilikçiler arasında bir mücadele denilsin isterse başka birşey, bu tartışmalar yoluyla FP ilk kez siyasal alana siyaset yoluyla dahil olma üzerine bir hareketlilik yaşamaktadır. Kuşkusuz bu hareketliliğe şu aşamada siyasal alana dahil olma üzerine bir fikriyat geliştirme olarak bakamayız. Fakat siyasal alanın dışına düşmeyi mağduriyete sığınarak izah etmenin ve böylece siyasetsizliğe iyice saplanmanın dışına çıkmaya dönük bir hamledir bu. Dikkat edilirse, mağduriyet söylemi terkedilerek bir siyasal hareketlilik yaşanmamıştır, tam tersine, siyasal hareketliliğin başlamasıyla beraber mağduriyet söylemi kendiliğinden gündemden düşme yoluna gitmiştir. FP belki de bu yolla 28 Şubat psikolojisinden çıkmanın ilk defa anlamlı bir yolunu el yordamıyla da olsa aralamıştır. İşte bu siyasettir; siyasetin gücüdür; siyasal alana dahil olmak üzere, eksikliklerle dolu olsa da, FP'nin adamakıllı ilk hamlesidir.

Parti yönetiminin eleştirisi üzerine ortaya çıkan bu siyasal hareketliliğe ve buna bağlı olarak siyasetle sıcak temasa, parti yönetiminin verdiği tepkinin "bölücü" etiketi olması ve buna karşılık siyasal hareketliliği doğuran tartışmaya öncülük edenlerin partiyi bölmeme hassasiyetini dillendirmeye yoğunlaşmaları, FP içinde siyasetsizliğin ne kadar derinlere kök saldığını ve siyasetin değil siyasetsizliğin FP'de geçer akçe olduğunu gösteriyor.

Oysa, şu küskünler hareketiyle başlayan ve son olaylarla tırmanışa geçen parti içi eleştiri ve bunun üzerine oturan siyasal hareketlilik, FP'nin siyasal alana dahil olmasının tek imkanını barındırıyor. Bu siyasal hareketliliğin şu anki haliyle yeterli olması anlamında bir imkan değil bu, ama böyle bir imkanın kapısının aralanması için bu siyasal hareketliliğin görünen tek zemin olmasından dolayı.

Fakat partinin egemen reflekslerinin, bu siyasal hareketliliği hemen partiyi bölme teşebbüsü olarak ilan etmesi, siyasetle girilen ilişkiyi daha başında kısırlaştırıyor. Çünkü siyasal tartışma yapmayı sadece ve sadece bölünme olarak algılayan bir zihin dünyası bu. Buna karşılık siyasal hareketliliği başlatanların savunmaya sıkışmaları ve bölünmemenin garantörlüğü ile yetinmeleri aynı derece siyaset dışı bir durum meydana getiriyor.

Gerçek bir siyasal tartışma ve bunun üzerine oturan bir hareketlilik tam anlamıyla bir "hücre yenilenmesi"dir. Gerçek bir siyasal tartışmayı partinin bölünmesine yol açacağı gerekçesiyle dışlayanlar siyasetten uzak, partiden çok cemaate benzeyen ve demokrasiden nasibini almamış bir iktidar koduna sarıldıklarını beyan ediyorlar. Buna karşılık, gerçek bir siyasal tartışmanın öznesi olabilenlerin ise zaten bu tartışma yoluyla partinin bölünmeyeceğini ispata girişmelerine gerek bile yoktur. Önemli olan gerçek bir siyasal tartışmanın ve bundan güç alan bir siyasal hareketliliğin ortada olup olmadığıdır.

Partinin egemen refleksi, daha yeni başlayan bir siyasal tartışmayı asayiş kavramlarıyla etiketleyerek siyasetsizliğe ne kadar sarıldığını göstermiş oldu. Bundan sonrası, partinin egemen reflekslerini eleştirenlerin, siyasetsizliğin ispatı olan suçlamalara, siyasetsizlikle mi, yoksa gerçek bir siyasal tartışma ile mi cevap vereceklerine bağlıdır.


12 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...