YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bir test denemesi

 
Siz, biz politikaya, politikacıya nasıl yaklaşıyoruz? Ama çoklarının yaklaşımı şöyle: Karagöz ve Hacivat'ın kişilikleri nasıl değişmez ve sürekli aynı tepkileri üretir dururlarsa; bazıları da politikaya ve politikacıya böyle yaklaşıyor.

 

Bazan o hale geliyor ki, ağaç ormanın görülmesine engel teşkil ediyor. Buradaki suç ne ormanda, ne ağaçta. Doğrudan bakanın kendisinde!.. Adam neredeyse ağaca gözünü dayamış, öyle bakıyor ormana!.. 15 cm. çapındaki ağaç dönmüş bir heyûlâya, arkasındaki ormanın görülmesine mâni!.. Ondan sonra da, "Burada ağaç var, orman yok" diye başlıyor bağırıp çağırmaya, itiraza.

Bu bakış sağlıklı mı sizce?

Fakat bu adama birşey de diyemezsiniz. Çünkü dediği doğru, gördüğü gerçek. Daha doğrusu algılamasının sınırı bu kadar. Dolayısıyla da sosyal ve siyasal hadiselere bakışı da bundan farksız. Ayrıntıdaki bir doğruya kendisini şartlamış; daha dıştan bir bakışa, bütüncül algılamalara asla ulaşması mümkün değil. Aslına bakarsan, böyle bir kaygısı da yok zavallının. Ama unutmamak gerekiyor, bu adamın söylediği bir doğru var, onu da nazarı itibara almak zorundasınız.

Ne yazık ki bu tür algılama biçimleri çok yaygın bizim piyasamızda.

Politika: Değişen-değişmeyen

Halbuki politika dediğimiz şey, hareket halinde, sürekli değişen ve her gelişme karşısında yeni algılamalara ve eylem biçimlerine ihtiyaç duyan bir alan. Her an eskiyen ve her an yeni taktik ve stratejiler üretmeye mecbur kaldığınız bir dünya. Buna karşılık, geçmişte sergilediğiniz bin bir tavır ve ürettiğiniz yaklaşım biçimlerinin de hiçbiri kaybolmamış. Hemen herşey toplumun, tabanların veya okuyucunun hafızasında. Onlar unutmuş olsa bile, gazete sayfaları ne güne duruyor? Bir de muhalifleriniz!.. Her söz ve davranışınızı durmaksızın kaydetmekle meşguller. Onun için politika yapan, kamuoyu önüne çıkan ve toplumsal faaliyet yürüten sınıfların bu gerçeği asla unutmaması gerekiyor. Çünkü bu alanların hiç bir mahremiyeti kalmadı dünyada.

Bu bakımdan yürütülen politikaların ve geliştirilen fikirlerin günü birlik değil, uzun vadeli düşünülmesi icap ediyor.

Öyleyse bir politikanın hem kendi geçmişiyle çelişmemesi, yani "konjonktür kuşu" söylemlerine teslim olmaması; hem de devrevî durumlara tekabül zaruretiyle, her an kendisini yenilemesi lâzım gelmektedir.

Politik bardak-saplantı

Nasıl yani dediğinizi işitir gibiyim.

Nasıl olacak? "Hem bardağı yan tutacak, hem de dökmeyeceksin!.." İşte böyle bir dikkat ve teyakkuz gerekiyor bu işlerde. Belki verdiğim örnek isabetli düşmedi ama isterseniz sadede gelelim:

İlk başta kendi kendini tekzip etmemek. Sonra? Sonra maslahata uygun hareket etmek. Fakat asla "mashalatçılık" derekesine de düşmemek!.. Halin icabına uygun davranmak anlayacağınız.

İşte orman da burada kaybolmaya başlıyor.

Bazıları var ki ya mevzi bir doğruya, ya geçmişteki bir söyleme, ya bir politikaya veya politikacıya ilişkin görüşünü saplantı seviyesine yükselterek, yeni gelişmeleri böyle algılamaya çalışıyor, ya da, "Sakın ha!.. Bundan farklı düşünemezsin" biçimindeki bir şartlanmayı, özellikle dopinge gayret ediyor.

Kuşkusuz bu tür yaklaşımların her biri bir doğruya istinad etmiş olsa bile; neticede, ağaç ormanın görülmesine mâni!

Burada şâhidi olduğumuz bir tesbitte daha bulunalım: Siz, biz politikaya, politikacıya nasıl yaklaşıyoruz? Ama çoklarının yaklaşımı şöyle: Karagöz ve Hacivat'ın kişilikleri nasıl değişmez ve sürekli aynı tepkileri üretir dururlarsa; bazıları da politikaya ve politikacıya böyle yaklaşıyor. İyi sürekli iyi, kötü sürekli kötü!.. Hasmına, olumlu bir davranışı asla revâ göremeyen bir psikoloji bu. Bir doğruyu söylese, veya eski hatasını tashihe kalksa dahi buna imkân tanımamak!.. Cemaziyel evvelinden üç-beş söz veya davranışı, anında yüzüne yapıştırmak!.. Yani asla olumlu bir sözün, davranışın önünü açmamak ve o kişi veya politikayı eski çizgisine anında mıhlamak: "O kadar kolay değil; rolünü ve politikanı değiştirmene asla müsaade etmem" gibi bir yaklaşım.

Netice veya hamamda türkü!..

Tekrar hatırlatmam gerekiyor. Bu mantığın kullandığı argümanların doğruluğundan gene de kuşku yok. Peki yanlışlık nerede?

Şurada: Bir defa politik alan sadece bizden ibaret değil!..

Çok çeşitli aktör ve politikalardan oluşan bir platformla karşı karşıyasınız: Kendi kendini yalnızlaştırmak yani aciz bırakmak; elindeki kartı güçlendirmek; pozisyon yakalamak, karşı bir ortak cepheyi bölmek; veya yeni ortak cepheler için fırsat yaratmak; ya da kin ve nefret gibi duygulardan hareket ederek, karşı tarafın şiddetini celp ve tahrik!..

Politika ile, siz bunlardan hangi alternatifi temsil ediyorsunuz? Ya da tavrınız, hangi sonucu tahsile uygun düşüyor? İşte size küçük bir test denemesi!..


17 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...