YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Dünya dönüyor

 
Prof. Tanör'ün başına gelenler, dünya yaratılalı beri bilinen gerçekleri bir kez daha görmemizi sağladı: Güç baştan çıkarıyor, mutlak güç ise mutlaka baştan çıkarıyor..

 

"Güç baştan çıkarır, mutlak güç mutlaka baştan çıkarır" diyen tarihin de doğruladığı bir özdeyiş var; bugünlerde yeni bir tezâhürüne tanık oluyoruz o özdeyişin... İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Bülent Tanör'le resmen 'uğraşıyor'... En son TÜSİAD'a rapor hazırladığı için soruşturma açtırdı; başarılı olursa Prof. Tanör öğretim üyeliğinden çıkarılacak...

Prof. Tanör'ün bir kuruluş için rapor yazıp emeğinin karşılığını 'telif ücreti' olarak alması sıradan bir iş aslında; devlet memurları 'telif ücreti' karşılığı yazı veya rapor kaleme alabiliyorlar... Öğretim üyeleri için ise bu doğal bir 'ek gelir' kapısı kabul ediliyor. Dahası, üniversiteler yasasında 'telif hakkı' olarak alınan ücretlere 'istisna' getiriliyor... Yani, rektör Alemdaroğlu'nun soruşturma konusu yaptığı TÜSİAD'a rapor yazma da, yazılan rapor karşılığı 'telif hakkı' olarak para alma da temelsiz suçlamalar...

Hakkında soruşturma açılan Prof. Bülent Tanör İstanbul Üniversitesi'nin daha önce mağdur ettiği öğretim üyelerinden farklı; dinî konularda duyarlılığı olan, ya da 'irticaî kuruluşlar' ile irtibatlı biri olmadığı gibi, başına gelenin sebebi 'resmî tarihi' sorgulaması da değil. Prof. Tanör 'solcu', hatta 'Kemalist solcu' denilebilecek bir aydın; uluslararası tanınmışlığı olan bir bilimadamı o. Alemdaroğlu ile ilk ters düşmesi de bu rapor yüzünden değil; muhtemelen raporun suçlama konusu yapılmasının da altında, rektörün bazı icraatlarını beğenmeyerek ana bilim dalı başkanlığı görevinden protestolu istifası yatıyor... Kendi eğiliminin gözünü kör etmesine izin vermediği için, her fikrin özgürce savunulması gerektiği görüşünü her ortamda savunduğu biliniyor Prof. Tanör'ün; zaten TÜSİAD'a hazırladığı rapor da "Türkiye'de demokratik standartların yükseltilmesi" üzerine...

Prof. Tanör'le ilgili üniversiteden ilişki kesmeyi getirebilecek soruşturmayı başlatan rektör Alemdaroğlu'nun, suçlamanın özünden çok 'demokrasi' kavramıyla hesaplaşmayı amaçladığı anlaşılıyor. Prof. Tanör için "O, her şey sonsuza kadar özgür olsun diyor" demesi (Cumhuriyet, 16 Şubat 2000) bunun işareti. 21. yüzyılın başında, ülkemizin en büyük 'bilim yuvası' olan İstanbul Üniversitesi'nin başındaki kişinin 'demokrasi' konusunda kuşkular belirtmesi 'anakronik' (zaman şaşması) bir durum. Alemdaroğlu gibiler, geçmişte, Galile gibi "Dünya yine de dönüyor" diyen 'öncüleri' ön plana çıkarırlardı, artık bundan vazgeçmiş görünüyorlar...

Soruşturma konusundaki tutumu da rektörün nerelerden esinlendiğini dışa vuruyor. Prof. Tanör'e gönderilen çağrıya neyle suçlandığına dair bir ayrıntı konulmamış bile; dahası, önünde ifade vereceği komisyonda tek bir hukukçu üye de yok... ABD'de, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan 'Anti-Amerikan Etkinlikler Komisyonu' da hukukçulardan oluşmuyordu; komisyonun, bazı kararlarını, suçlanan kişilerin ifadesini almadan verdiği de biliniyor... Böyle bir zeminde boy veren McCarthycilik, 'Kızıllar' ile başladığı cadı avını, sonunda liberalleri yargılamaya kadar götürmüştü... Rektör Alemdaroğlu'nun "Üniversiteyi zararlı fikirlerden temizleme" kararlılığı, 'türbanı savunan profesörler'in işlerini bitirdikten sonra, Prof. Tanör gibi "Herkese özgürlük" fikrini savunan bilimadamlarıyla hesaplaşma noktasına kadar varmışa benziyor...

Dünya tarihi, fikirleri yüzünden suçlanmış, sorgulanmış, yargılanmış, mağdur edilmiş nice öncülerle dolu. Kalıcı olan, sonunda kazanan fikirlerdir; egemenler tarafından yadırgansa, reddedilse, bastırılmak istense bile fikir her zaman üstün gelmeyi başarmıştır. Öyle olmasaydı, "Dünya yine de dönüyor" cümlesini söylemiş Galile yerine, onu fikrinden döndüremeyince mahkum eden Engizisyon yargıcının adını hatırlardık...

Prof. Tanör'ün başına gelenler, dünya yaratılalı beri bilinen gerçekleri bir kez daha görmemizi sağladı: Güç baştan çıkarıyor, mutlak güç ise mutlaka baştan çıkarıyor... Baskıcı zihinler, güçlerini denemeye hangi fikirden başlarlarsa başlasınlar, kolları sonunda kendi yakınlarına kadar uzanıyor... Onlar için yasallık da önemli değil; tek değer verdikleri kendi istedikleri sonucu alabilmek...

Bakalım, vaktiyle Nazi zulmünden kaçan yabancı hocalara kapılarını açmakta tereddüt göstermemiş ülkemizin en eski bilim yuvası, "Herkese demokrasi" diyen bir öğretim üyesini atmayı göze alabilecek mi?


17 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...