YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Demirel "aday değilim" dese...

Bugün birkaç ay önceden bir tür krize dönüşmüş olmasının özünde anayasanın getirdiği sistemin değil Sayın Demirel'in anayasaya rağmen bir dönem daha görevde kalmak istemesi yatmaktadır.

 

1960'tan bu yana cumhurbaşkanı seçimleri hep sıkıntılı olmuş, ciddi devlet krizleri yaşanmasına yol açmıştır. Bu konuda her üç anayasa da farklı düzenlemeler getirmiş belli bir sistemin kurumlaşıp yerleşmesine imkan tanımamıştır.

1924 Anayasası'nda cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili pratik ve basit bir sistem vardı: dört yıllık bir süre için Meclis üyeleri arasından mutlak çoğunlukla seçilecek ve yeniden seçilmesi mümkün olacaktı. 1960 yılına kadar M. Kemal, İ. İnönü ve C. Bayar bu sistemle cumhurbaşkanı seçilmişlerdir. Bu zaman zarfında herhangi bir sorun da yaşanmamıştır.

1961 Anayasası parlamenter sistemin gereği olarak cumhurbaşkanı makamını sembolik ve tarafsız hale getirmek için farklı bir düzenlemeye gitti. Bunu yaparken de özellikle DP iktidarı dönemindeki uygulamalara tepkisel bir tavır içinde oldu. Bu anayasa yapımı sırasında teklif edilen üç ayrı tasarıda (İstanbul Bilim Komisyonu, Siyasal Bilgiler Fakültesi Tasarısı, Temel Meselelerin Tespiti Önraporu) da farklı seçim yöntemleri önerilmekteydi. Neticede cumhurbaşkanının yükseköğrenim görmüş, kırk yaşını geçmiş, Meclis üyeleri arasından, yedi yıllık bir süre için, ilk turda üyelerin üçte iki oyları ile seçilmesi sistemi kabûl edilmiştir. İkinci ve sonraki turlarda mutlak çoğunluk oyunun yeterli olacağı benimsenmiştir.

Bu sistem cumhurbaşkanı seçimlerinde ciddi krizlerin yaşanmasına sebep olmuştur. 1973'te ve 1980'de sistem tıkanmış, 73'te partilerin anlaşmalarıyla aşılabilen kriz 80'de darbeyle sonuçlanmıştır.

1982 Anayasası yaşanan krizleri göz önünde bulundurarak daha pratik ve basit bir sistem getirmiştir. Cumhurbaşkanı seçilme imkanını Meclis üyesi olmayanlara da tanıyan (Meclisin beşte bir üyesinin teklifi ile) mevcut anayasa üçer gün ara ile yapılacak ilk iki oylamada üçte iki çoğunluk ararken, üçüncü oylamada salt çoğunluğu yeterli görmektedir. Şayet üçüncü tur oylamada da salt çoğunluğu herhangi bir aday alamazsa dördüncü ve son tura, üçüncü turda en çok oy alan iki aday katılır ve salt çoğunluk oyu alan seçilmiş olur. Yine de salt çoğunluk oyu alan olmazsa TBMM seçimlerinin yenilenmesi yoluna gidilir. (Madde: 102).

Bu durumda cumhurbaşkanı seçimi kolaylaştırılmış ve ağır bir müeyyide ile de güçlendirilmiştir. Meclis'in fesholmasını kimse istemeyeceğinden biri seçilecektir.

Bu sistemle hem Turgut Özal, hem de S. Demirel herhangi bir sorun çıkmadan seçildiler. Bugün birkaç ay önceden bir tür krize dönüşmüş olmasının özünde anayasanın getirdiği sistemin değil Sayın Demirel'in anayasaya rağmen bir dönem daha görevde kalmak istemesi yatmaktadır. Sayın Demirel çıksa ve "Ben aday değilim. Yedi yıllık görevimi yaptım ve anayasaya göre de yeniden seçilmem mümkün değildir" diye bir açıklama yapsa her türlü tartışma ve kriz bir anda ortadan kalkacaktır.

Sayın Demirel adaylıktan çekildiğinde kim aday olacak denirse Meclis'te pek çok adayın çıkacağı kesindir. Meclis üyeleri arasında cumhurbaşkanlığı yapacak bir kişinin olmadığını söylemek haksızlıktan öte saygısızlık anlamına gelir. Hem cumhurbaşkanı olacak kişinin güçlü biri olması hiç ama hiç gerekmez. Tam tersine mümkün olduğu kadar temsil kabiliyeti olan sembolik biri olması parlamenter sistemin rahat işlemesi için bir zorunluluktur. Sayın parlamenterler cumhurbaşkanlığına güçlü birini değil sadece temsil niteliği olan sembolik birini seçmeleri gerekir.

Size belki garip gelecek ama bu tartışmaları ve gelişmeleri gözlerken Kenan Evren'i takdir ettiğimi itiraf etmeliyim. Sayın Evren'e görev süresinin uzatılması veya bir dönem daha görev yapması için T. Özal'ın defalarca öneride bulunduğunu, fakat Evren'in her defasında bu öneriye teşekkür edip geri çevirdiğini ve kendisi için anayasanın değiştirilmesini kabûl etmediğini hatıralarından okuyoruz.

Son söz, Sayın Demirel, hiç olmazsa K. Evren'in gösterdiği hassasiyeti göstermeli ve kendisi için anayasa değişikliğine razı olmayıp "aday değilim" açıklaması yapmalı ve sistemi rahatlatmalıdır.


29 Şubat 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Davut Dursun

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...