YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yarısı yalan olan sözle sohbet olur mu?

Uzun zamandır görüşemeyen iki arkadaş karşılaşıyor.

- Ne âlemdesin?

- Sanal âlemdeyim.

Kelimelerin doğurduğu bir laf şakası değil bu. Yüzde yüz gerçek. Başıma geldi de söylüyorum. Soruyu soran bendim, cevaplayan arkadaş ise uzun zamandır internet daha doğrusu 'çet' müptelası olan biri.

Dünkü Yeni Şafak Kültür sayfasını okurken, aklıma bu diyalog geldi. İlk önce Kemal Sayar'ı okudum, ardından Nabi Avcı'yı. Az sonra Ünsal Oskay'la, haberi hazırlayan Fadime Özkan'ın yazılarını okuyacağım. (Giriş yazılarını niçin sona bırakırım, bilmiyorum.)

"Chat odalarında gerçekleştirilen sohbet değil, sohbetin simulasyonudur; ters yüz edilmiş ve anlamından soyulmuş halidir. Chat bir oyundur ve ona müptela olanlar, korkarım modern hayatta yeterince oyun oynama şansı bulamayan bahtsızlardır." diyor Kemal Sayar. Bu açıklamadan, alınanlar olacak...

Nabi Avcı da Pentagon'un 'öncelikli tehdit konsepti'nin değişmediğini söyleyerek, Marks'ın bir sözünü aktarıyor:

"Herşey aynı kalsın diye, herşeyi değiştirdiler."

EFENDİLER, CHAT İLE 'CİHAT'IN BİR ALÂKASI YOKTUR.

Özel dersler başlıyor, işte ilki

Malumunuz, başkalarının tecrübelerinden yararlanmayı bilmek, insanı geliştirir. Eğer öyle olmasaydı, herkes sadece kendi tecrübeleriyle yetinmek zorunda kalacak ve işimiz çok zorlaşacaktı.

Fahrettin Uludağ'ın derlediği önemli derslerden ilkini bugün sunuyoruz.

Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi:

"Hergün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.."

Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri silerken hemen hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'sinde falan olmalıydı. Ama adını nereden bilecektim ki!..

Son soruyu cevapsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu.

"Tabii dahil" dedi, hocamız.. "Hayatınız boyunca insanlarla karşılacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilgi ve dikkatinizi hakkeden insanlar olacak. Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile..."

Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. O hademenin adını da... Dorothy idi.

ÜZÖS AGRAK RİB ZİCEV

Köylü, milletin perişanıdır!

Issız adada tek başına

On kişiye aynı soruyu sorduk ve dokuz değişik cevap aldık. (On'a tamamlamak için bir cevap da kendim yazdım. Son cevap bana ait.) İşte soru, işte cevaplar:
- Issız bir adaya gidiyorsunuz, yanınıza sadece bir şey alabileceksiniz. O nedir?
- Radyo.
- Ekmek.
- Bıçak.
- Tabanca.
- Kitap.
- Bilgisayar.
- Telsiz.
- İlacım.
- Çikolata.
- Is.

Minareyi özelleştiren kılıfını hazırlar.
İbrahim Suavi

Yerel basının önemi

Nezih Demirkent, Kayseri'de Zambak gazetesinin 1. kuruluş yıldönümünde gazetecilere seslendi. "Ulusal basın dediğimiz aslında İstanbul basınıdır. İstanbul'da trafik sıkışsa manşete çeken bu gazetelere göre İstanbul'a kar yağsa, Türkiye'ye kış geldi demektir. Dünyaya bakışımız da İstanbul'un penceresinden olmaktadır. Artık, bu tekel kırılmalıdır. Bu da sizlerin tavır koymasına bağlı." diyerek yerel basının önemini vurguladı.

Kayseri'den arkadaşımız Rıfat Yörük bu konuşmayı bize haber verirken, Nezih Demirkent'in İstanbul merkezli yayın yapan Dünya gazetesinin sahibi ve yazarı olduğunu eklemeyi de unutmamış. Böyle olunca, yapılan eleştiriyi daha çok ciddiye almamız gerekir.

Bugün 29 Şubat

Bugün 29 Şubat. Bugünün kıymetini bilin. Bir sonraki 29 Şubat'ı görmek için, dört sene beklememiz gerekecek. Aramızdan bazıları bekleyemediği için o günü göremeyecek. Belki ben, belki sen...

Bu ülkede bir temel kaç defa atılır?

Bu soruya herkes bir rakamla cevap verebilir. O cevapların pek önemi yok. Alın size 'esaslı' bir cevap:

- Birecik Barajı'nın üç defa temelini ben attım. Çünkü bana dediler ki "Temel hazır." Gittim attım. İki sene sonra görevim değişti. Başbakandım. "Bunu yapın" diye üstüne vardım. "Hazır" dediler. Gittim temel attım. Ondan sonra aradan iki sene geçti. "Ne oluyor?" dedim. "Müzakereler devam ediyor" dediler. Sonra gittik, bir kere daha attık. Süleyman Demirel

Hangi Türkiye?

Hayır Diyebilen Türkiye... Belki Diyebilen Türkiye... Olabilir Diyebilen Türkiye... Neden Olmasın Diyebilen Türkiye... Bir İhtimal Diyebilen Türkiye... Haydi Hayırlısı Diyebilen Türkiye... Du Bakalım N'olcek Diyebilen Türkiye...


Faks: +90 (212) 613 14 92 - 93
29 Şubat 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet ŞEKER

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...