YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Demirelli fiksmenü

 
DSP için ana hedef 5+5 formülü ile Demirel'in cumhurbaşkanı seçilmesi.Çünkü cevit, MHP'den bir cumhurbaşkanını içine sindiremiyor. MHP'nin adayının DYP ve FP'nin, hatta Anap'ın desteği ile Çankaya'ya çıkması ihtimali, onu korkutuyor."İstikrar" derken, burada kastedilen bugünkü hükûmetin devamıdır.

 

Çirkin pazarlığı devam ettirmek niyetindeler.

Bir tarafta,101'inci madde ve "5+5" formülü: Demirel'in yeniden cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacak anayasal değişiklik

Diğer tarafta, FP'nin ağzına çalınmak istenen bir parmak bal: Anayasa'nın 69'uncu maddesinin partilerin kapatılmasını zorlaştıracak biçimde yeniden düzenlenmesi.

Öte yandan Anayasa'nın 86'ncı maddesinin değiştirilmesi teklifi ile milletvekillerinin emekli maaşlarının garantiye alınma çabası.

Kraliçe'nin namusu

Bu çirkin pazarlık aklıma bir İngiliz fıkrasını getirdi.

Adamın biri, İngiltere Kraliçesi'ne "Ben istediğim kadınla ilişki kurarım, sizinle dahi" demiş.

Kraliçe adamı hem ayıplamış, hem de terslemiş.

Adam aldırış etmeden konuşmasını sürdürmüş: "Her kadının bir fiyatı vardır. Meselâ size 3 milyon sterling veririm"

Kraliçe öfkelenmiş: "Namus üç milyon sterlinge satılır mı?"

Adam cevabı yapıştırmış: "İşte pazarlığa başladınız bile. 3 milyonu az bulsanız dahi, uygun bir rakama kadar artırabiliriz"

Pazarlık

Fazilet Partisi, "69 yetmez, 312'yi de ver" gibi bir çirkin pazarlığın tarafı olmamalı, her hâlükârda 5+5 formülünü elinin tersiyle itmelidir.

Kraliçe'nin namusu nasıl satılık değilse, FP'li milletvekillerinin oyları da satılık değildir.

Tıpkı küskünler hareketinde olduğu gibi, FP, pazarlık masasına oturduğu takdirde yolunmuş tavuk misâli, masadan siyasi itibarını kaybetmiş olarak kalkar. İlkesiz, siyasetsiz bir parti haline dönüşür.

Ecevit'in hedefi

DSP için ana hedef 5+5 formülü ile Demirel'in cumhurbaşkanı seçilmesi.

Çünkü Ecevit, MHP'den bir cumhurbaşkanını içine sindiremiyor. MHP'nin adayının DYP ve FP'nin, hatta Anap'ın desteği ile Çankaya'ya çıkması ihtimali, onu korkutuyor.

"İstikrar" derken, burada kastedilen bugünkü hükûmetin devamıdır.

Oysa, değişim arzularının ve halkın eğilimlerinin önünü tıkamak, istikrar getirmez. Her an patlamağa hazır büyük bir öfke ve kırgınlığın tohumlarını yeşertir sadece.

Demirel, bir sülâle

George Bush'un iki oğlu var. Her biri, bir eyaletin valisi. Biri, belki de cumhurbaşkanı seçilecek. Kennedy'ler gibi Bush ailesi de, babadan oğula bir siyasi geleneği temsil ediyor.

Osmanlı'da Köprülüler gibi. Kaç nesil bu sülâle, suyun başında kaldı.

Demirel, tek başına bir sülâleye bedel!

Baba da, oğul da, torun da kendisi. Hepimiz yolcu, o hancı.

İstikrardan ziyade, statükonun temsilcisi. Kendisi kalıcı ama, fikirleri değişken.

12 Eylül'de demokrasi mücadelesinin başını çekiyor ve demokrat kişiliği sayesinde aldığı ödünç oylarla, iktidara geliyordu.

Bugün 28 Şubat'ın sembol adamı oldu. 28 Şubat'a yaslanarak, bunalımın üzerine ikbâlini inşa etmeğe çalışıyor.

Tek paket ve oylama

Fazilet Partisi tabanı Demirel'in yeniden cumhurbaşkanı seçilmesine karşı.

Fazilet'ten bu konuda oy çıkmayacağını bilen Ecevit çirkin bir oyunun peşine düşmüş görünüyor.

Aynı paketin içine 86 ve 69'uncu maddeyi koyuyorlar.

Üç maddelik paketin oylaması şöyle gerçekleşiyor: İlk turda maddelerin aldığı oylar önemli değil. Değişikliğin kabulü için gerekli olan 330'u alamasalar bile, ikinci tur oylama gene yapılıyor. İkinci turda 330 kabul oyu şartı var.

Anayasa'nın sadece tek bir maddesi değişseydi, ikinci turda 330 kabul oyu alan madde için, referanduma gitmek gerekecekti. Çünkü halkoyuna müracaat etmeye gerek kalmaması için Anayasa değişikliğinin 367 oy veya fazlasıyla geçmesi lâzım.

İşte pazarlıktaki incelik bu noktada ortaya çıkıyor.

Diyelim Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen 101'inci madde, Anayasa'nın 69 ve 86'ncı maddeleri ile birlikte, bir paket halinde ele alındı.

İlk turdaki oyların bir önemi yok. İlk turdaki oylar sadece ikinci tur hakkında bir işaret verebilir. O kadar.

İkinci turda, sözgelimi 101'inci madde 340, 69'uncu madde 345 oy alsa, milletvekillerinin emekliliğini Anayasa Mahkemesi'nin iptalinden kurtaran 86'ncı madde de 420 oy ile desteklense...

Sonra, tek bir paket söz konusu olduğu için, üç madde birarada oylanıyor. Referanduma gidilip gidilmeyeceği, bu son oylamada belli oluyor. Böylece, maaşın yüzü suyu hürmetine veyahut parti kapatma zorlaşsın diye verilen oylar, Demirel'in de yeniden seçilmesinin önünü -referandumsuz- açıyor.

Cumhurbaşkanının seçimini düzenleyen 101'inci madde, ikinci oylamada 367'nin altında kalsa bile, nihai ve müşterek oylamada 367'nin üstünde bir netice çıkarsa, referandum imkânı ortadan kalkıyor.

Bunun adına hileli demokrasi denir.

Evren'in durumu

Evren, Cumhurbaşkanlığı seçimini Anayasa'nın bir maddesi haline getirip referanduma gitmişti. Anayasa'ya "evet" diyenler, otomatik olarak Evren'i de cumhurbaşkanı seçmiş oluyorlardı.

Üstelik Anayasa'ya "hayır" denildiği takdirde, nasıl bir gelişme ile karşılaşılacağı belli değildi. Alternatif, bunalımdı.

İşte Evren Paşa, bunalım korkusuna ve alternatifsizliğe dayanarak halk tarafından "seçildi"

Ama, o bile, görev süresinin uzatılması teklifini kabul etmedi.

5+5'i Demirel'e nasıl uyduracaklar? Demirel 7 sene için eski Anayasa'ya göre seçilmişti. Yeniden 5 sene için seçilirse, Anayasa'nın öngördüğü gibi 10 sene değil, 12 sene işbaşında kalmış olacak.

Ama uysa da olur, uymasa da.

Demirel'in çok iyi bildiği bir fıkra ile duruma açıklık getirmek isterim.

Adamın biri Silistire'ye gitmek ister. İstanbul'da bir karakola müracaat eder. Komiser müracaat sahibinin izin kağıdını doldurur. Okuma yazması kıt olduğu için, Silistire yerine Silivri yazmıştır.

Adam "Ben Silivri'ye değil, Silistire'ye gideceğim" diye itiraz eder.

Komiser kızar: "B..k mu var Silistire'de, Silistire imlâya gelmiyor. Silivri'ye gidiver" der.

Bize Demirelli fiksmenüyü dayatanlar, uysa da uymasa da, hedefi belirlemişler: "Silistire imlâya gelmiyor, Silivri'ye gidiver" diyorlar.

Fazilet Partisi bu çirkin pazarlığa yanaşmadığı takdirde, "havuç-sopa" kıskacından kendini kurtarıp, siyaset alanını genişletecek adımları, şahsi inisiyatifi ile atmaya başlar.

Aksi takdirde, küskünler hareketinde olduğu gibi, büyük bir darbe daha yer.


29 Şubat 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...