T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Neyi ciddiye alacaksınız ki?

Türkiye'de olup bitenleri ciddiye alsanız, herhalde aklınızı kaçırırsınız..

Bu yüzden yüzlerce yıldır Anadolu insanı, kendi kendisine hep ne der?

- Bu da geçer yahu!.

Ya da bakarsınız, adam iflas etmiş, ailesi dağılmış, perişan durumdayken, haline şükreder ve,

- En kötü günümüz bugün gibi olsun, der..

Nesini ciddiye alacaksınız ki, olup bitenlerin?

Demokratlık ve sivillik gösterisi yapan Mesut Yılmaz'ın, Milli Güvenlik Kurulu'ndaki "uygar ve seviyeli ortam"ı gördükten sonra rahatlayıp, Bulgaristan'a maç seyretmeye gitmesini mi ciddiye alacaksınız?

Ya da 56'ncı evlilik yıldönümünü kutlayan Bülent Ecevit'in, "Bu 56 yıl mücadeleyle geçti, ülkemiz uğruna geçti" demesini mi ciddiye alacaksınız?

Allah saklasın.. Ya Ecevit çiftinin 86'ncı evlilik yıldönümü olsaydı ve ülkeleri uğruna, şimdikinden 30 yıl daha fazla mücadele etmiş olsalardı..

Herhalde 1 dolar, 150 milyon veya 150 trilyon Türk Lirası'na ulaşmış olurdu o zaman..

Acaba, Tayyip Erdoğan'ın 1992'deki Ümraniye konuşmasını, 2001'de "atlatma haber" olarak yayınlayanları ve buna dayanılarak kamu davası girişimlerinin başlatılmasını mı, ciddiye almamız gerekiyor?

Evet, ya gerçekten Tayyip Erdoğan hâlâ yasaklıysa veya 1992 konuşmasından ötürü mahkûm olup, yasaklanırsa?

İşte o zaman, AK Parti'nin iktidara gelmesi ve Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı, hatta Cumhurbaşkanlığı kesinleşir..

-Demirel yasaklı değil miydi?

-Ecevit yasaklı değil miydi?

-Erbakan yasaklı değil miydi?

Bırakın yaşayanları..

"Derin Devlet"in idam ettiği Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, "resmi demokrasi şehitleri" olarak, "resmi anıt-mezar"da ebedi istirahatte değiller mi?

Bütün bunları yaşarken, tabiî ki üzülüyorsunuz..

Hem kaderinize, hem ülkenizin kadersizliğine üzülüyorsunuz..

Baksanıza "Bilses"in kamuoyu araştırmasına..

Buna göre, ankete katılanların yüzde 75'i bugünkü hükûmetin ülkeyi krizden çıkartacağına inanmıyor..

Bilimsel Eğitim Vakfı'nın anketine katılanların yüzde 67'si ise, mümkün olsa, yurt dışına göç etmek arzusunda..

Acaba, orada burada çekilmiş izleme ve gözleme kasetlerini-hevesli medyaya satanlar, yurt dışına göç etmek isterler miydi?

Mesela Amerika'ya göç etseler ve ellerindeki kasetleri, NBC'ye, CBS'e pazarlasalar, daha mı çok kazanırlardı?

Siz de hiç düşündünüz mü?

Bu kadar çok izleme ve gözleme yapılan bir ülkede, neden şimdiye kadar hiçbir kameraman "Oscar" kazanmadı?

"Hollywood Oscar"larından vazgeçtik..

F.B.I.'ın veya C.İ.A'nın da Oscarları vardır herhalde..

Benim bir tanıdığım, geçici görevle kamuda zorunlu hizmetini yaparken, ona "istihbarat görevi" vermişlerdi.. James Bond'a pek benzemediği için, o da, toplantı toplantı dolaşıp, çekimler yapardı..

Acaba o da, ticari arşiv alış-verişi yapan bir sosyal-demokrat mı oldu sonradan?

Bari bu kasetleri, yeni kurulacak sosyal-demokrat partiye bağışlasa..

ŞAKA

Bunları söylemeyin!.

Bir koca, karısıyla tartışırken şu sözleri söylerse, kıyamet kopabilir..
-Senin yıkaman gereken çamaşırlar bitti mi?
-Biraz keser misin.. Futbol maçı başlamak üzere..
-Benimle böyle konuşamazsın.. Başını örterim, parti bile kuramazsın o zaman..

YASAKLAR

Başı-örtülüler, çocuk doğurabilir mi?

Çok hoş vallahi.. Medyanın, savcıların ve "kökten-demokrat" çevrelerin çabaları sayesinde, Türkiye'de başı-örtülü kadınların neler yapamayacakları belli oldu..

Başı-örtülü kadınların yasaklarından bazılarını sıralayalım..

-Meclis'e giremezler..

-Üniversitelere giremezler..

-Resmi mekânlara giremezler..

-Laila'ya giremezler..

-Parti kurucusu olamazlar..

Milliyet'in araştırıcı gazetecilerinin çabaları ve örtülü konu mankenlerinin yardımları sayesinde, başı-örtülülerin "Laila"ya giremeyeceklerini yeni öğrenmiştik..

Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu'nun Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru üzerine, başörtüsü ile siyaset yapılamayacağını ve hele hele, parti kurucusu hiç olunamayacağını da öğrendik..

Acaba, başı-örtülü kadınların çocuk doğurmalarını yasaklamayı, neden ele almıyoruz?

Medeni ve siyasi haklarını gözden geçirirken, şu "insani hakları"nı da ele alsak, yanlış mı olur?

Savcıları bu konuda göreve çağırıyoruz..


23 Ağustos 2001
Perşembe
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED