T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Terziler ve politikacılar

Tanıdığım bütün terzileri bu yazıda geçen terzilere benzemekten tenzih ediyorum. Çünkü bu yazıda geçen terziler, bizim bazı politikacılarımızı tedai etmek için kullanılmıştır. Evet, terzileri tenzih ediyorum, ama bazı politikacıları tenzih etmiyorum. Onlar bu yazıdaki terzilere benziyorlar. Kendine yakıştıran, gocunmayan, buradaki istiareyi üstüne alabilir.

Birbirlerini yolsuzlukla, rüşvetle, yakınlarına çıkar sağlamakla, devlet malını talan etmekle, hazineyi kişisel çıkarlarına alet etmekle itham edenler, burada geçen terzileri kendilerine benzetmekten sıkıntı duymayacaktır, sanıyorum. Üstelik, onların birbirini itham ederlerken ne kadar haklı olduklarını, onları dışardan seyreden biz sade insanlar, görüyoruz ve kabul ediyoruz. Anlatacağım latife Abdullah Çelebi'nin.

Bir padişahın ganimet malından eline güzel ve sevilen bir kumaş geçer. Terzi başını çağırtıp o kumaşı eline verir. Terzi başı kumaşı görünce aklı başından gider ve sanki hasta olur. Padişaha kaftan kesmek için yaklaşıp evvela tahmin için eline arşını alır:

-Sultanım, üstadlar: "Bin ölç, bir kes, ölçmeden kumaşa kimse elvurmasın" demişler, der. Ve ölçüp biçip tahminini söyler:

-Sultanım, bu kumaş kaftan olmaya el vermez; bir çeyrek daha gerekir ki, hazreti sultana layık bir kaftan olsun!

Padişah çaresiz:

-Biraz dursun ve buna uygun parça bulunması için şehir ve vilayet aransın, diye emreder. Her ne kadar şehir baştan başa aranır, memleket boydan boya taranırsa da ona münasip kumaş ve o beze uyar yoldaş bulunamaz. Padişah çaresiz kalıp bir başka terziyi davet eder:

-Şu güzel kumaştan bana iyi bir elbise yapıver, der.

Usta terzi: "Bismillah" deyip iki dizi üstüne gelir. Kumaşı şöyle bir tahmin edip makasını eline alır. Padişahın gönlünden geçirdiği gibi, öyle mükemmel bir elbise biçer. Padişah överek ihsanlar eder. Terzi ihsanları alıp elbiseyi dikmeye gider.

Nice zaman sonra, bir gün padişah gezmeye çıkar. Şehri dolaşırken bir oğlan çocuğunu o eşsiz kumaşından bir elbise ile görür. Padişah hayret ederek elbisenin aslını teftiş edip araştırır. Çocuğun, elbisesini diken terzinin oğlu olduğunu öğrenir. Terziyi getirtip:

-Usta, bu elbisenin parçasını nerden buldun? Diye sorar.

Terzi:

-Sultanımın elbisesinden artan parçadır, der.

Padişah:

-Ya bizim terzi başı: "Bu kumaştan bir kaftan çıkmaz" derdi? Sen hem tam çıkardın, hem de oğluna kaftan yaptın? Diye taaccüp eder.

Terzi:

-Sultanım onun oğlu büyüktü, kaftan çıkmaz demesi onun içindi, der.


23 Ağustos 2001
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED