Tahtakale'nin arka sokaklarında her gün ölüm tezgahları kuruluyor. Hiç bir denetim olmadan tamamı yasa dışı yollarla yurda sokulan viagralar, vitaminler, ağrı kesiciler, ve ateş düşürücüler ölüm tezgahlarında satışa sunuluyor. Ne olduğu belirsiz, bayat, hatta sahte ilaçlar; halkı ölüm tehlikesiyle yüz yüze bırakırken kaçakçılar ise ceplerini dolduruyor.

Yetkililer ilaç kaçakçılığını önlemek için gerekli tedbirleri aldıklarını söyleseler de Tahtakale'de bu konuda hiçbir olumlu adım atılabilmiş değil. İlaç sektörünün önde gelenleriyse kaçak ilaç piyasasının aylık cirosunun yaklaşık 1 trilyon lira olduğu tahmin ediyor.

Yani yetkililerin küçümsediği ve basit satıcıların bulunduğu bir semt gözüyle baktığı Tahtakale'de milyarlar konuşuyor.

Sağlık Bakanlığı sorumlu

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan, ilaç kaçakçılığından en fazla halkın zarar gördüğünü belirterek, "Bu, tamamen devletin ve Sağlık Bakanlığı'nın sorumluluğunda ve takibinde olması gereken bir konu. İlaç kaçakçılığı çok ciddi bir sorun. Bu sorunun da 3 boyutu var. İlk olarak ilaç kaçakçılığı halk sağlığı açısından büyük sorun. İlaçların nerede, nasıl saklanmış olduğu, nerede üretildiği veya son kullanma tarihlerinin geçip geçmediği bilinmiyor.

İkincisi, durum, etik ve yasal olarak hoş değil, çünkü tezgâhlarda ilaç satmak, yıllardır eğitim görmüş eczacının, yani bir meslek erbabının işini baltalamak demektir; üçüncüsü de ilaç kaçakçılığı Sağlık Bakanlığı'nın sorumluluğudur ve takibini onların yapması gerekir" açıklamasında bulunuyor.

Yurda kaçak olarak getirilip tezgâhlarda satılan ilaçların toplum sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğini de dikkat çeken Kaplan, tezgahlardan bayat ilaç satın alıp zehirlenen, hatta milyonları verip ilaç görünümünde şeker satın alan insanların olduğunu söyledi.