T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

R A M A Z A N
Yalnız Allah'tan isteyin!

1960'lı yıllarda İstanbul'da, Yüksek İslam Enstitüsü'nde okuyorduk. Elimize, Ahmed Hilmi Efendi'nin "Ziyârât-ı Evliyâ: Evliya Türbelerinin Ziyareti" isimli bir kitap geçti. İstanbul'da medfun (gömülmüş) ve evliya olduklarına inanılan zatların türbelerini teker teker bizzat ziyaret eden müellif kitabında, her türbe sahibinin kısa hayatını, özelliklerini, türbesinin yerini ve durumunu, kitabeleri.. anlatıyordu. Birkaç arkadaş bu kitabı elimize alarak ve çoğuna yürüyerek ulaşmak suretiyle birer ziyaret de biz yapmıştık. Bu ziyaretimizde bazı İslam büyüklerinin hayat ve hatıralarını öğrendik, türbelerine bakarak halkın kendilerine hâlâ nasıl ilgi gösterdiklerine tanık olduk, ibret ve örnek aldık, kendilerine dua ettik, Fatiha okuduk...

Ramazan insanları, sair zamanlardan daha fazla dine yöneltiyor, halk bu fırsat ayından yararlanarak dînî kusurlarını telafi etmenin yollarını arıyor, bu arada aslı olsun olmasın birtakım söylentilere ve rivayetlere de inanarak kiminden faydalanmak, kiminden de ibret veya -ziyaretinden- sevap almak maksadıyla türbelere akın ediyor. Bazı hocalar, halkın türbe ziyaretlerindeki hatalarından yola çıkarak ve durumu abartarak sert değerlendirmeler yapıyor, bu insanların küfre, şirke düştüklerini ilan ediyor. Biz bu abartıya katılmıyoruz. Hz. Peygamber, bedevi bir kadının mümin olup olmadığını anlamak üzere ona Allah hakkında bir soru yöneltmiş, kadın parmağıyla semaya işaret edince "Bu kadın Allah'a inanıyor" demiştir. Bir kelam âlimi "Allah göktedir" dese belki dinden çıkar, ama cahil kalmış bir dağlı bunu söylediğinde mümin olduğuna hükmedilir. Evet, halkımız, hem bu türbelerde yatan kimselerin özellikleri, hem onlarla kurdukları ilişki, hem de onlardan veya onlar vasıtasıyla bir şeyler istemeleri konularında önemli yanlışlara düşüyor; ancak bunların büyük çoğunluğu şöyle inanarak bunları yapıyor: Allah bu sevgili kullarına bazı yetkiler, imkanlar, özellikler bahşetmiştir; bunlar şefaatçilerimizdir; biz günahkâr olduğumuz için doğrudan Allah'tan istemeye yüzümüz yok; belki bunlar sayesinde Allah dileklerimizi kabul eder...

Türbe ziyaretleri, bazı zararları ve kusurları yanında din duygusunun güçlenmesi ve dindarın tatmin bulması yönünde müsbet sonuçlar da doğuruyor. Dindarlığın artmasından telaşa kapılarak ve bu arada "bid'at ve hurafe" kavramlarını istismar ederek ziyaretlere karşı çıkanların da bulunduğunu bilmeliyiz. İyi niyetli hocalara ve eğitimcilere ise tavsiyemiz, türbe ziyaretlerindeki yanlış ve kusurları, yıkmadan, kırmadan, incitmeden düzeltmeye çalışmalarıdır.

Bize göre orda yatanın hayatını öğrenmek, başarılı kulluk tecrübelerini örnek edinmek ve ibret almak üzere kabir/türbe ziyareti, sakıncalı değil, faydalıdır; yeter ki müminler, Allah'tan istemeleri gerekeni kuldan istemesin, Allah'a yapmaları gerekeni kula yapmasınlar!


1 Aralık 2001
Cumartesi
 
PROF. DR.
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED