T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şiirde hareketsiz yıllar

Son zamanlarda okuduğum hemen hemen tüm değerlendirme yazılarında, Türk şiirinin genel bir durgunluk, ivmesizlik handikapıyla karşı karşıya bulunduğuna dair görüş ve yaklaşımlar, hakim unsur olarak dikkat çekiciydi. Anlaşılan o ki; hem şiirin muhtelif kanallarda süren akışı artık şiir çevreleri nezdinde belli bir doygunluk sürecine girmiş, hem de örneğin kimi genç şairlerin şurda-burda ortaya koydukları şiirlerle o şiirlerden akseden parıltı hâleleri söz konusu genel bakışı gölgeleyebilecek verimlilik ve ağırlıktan uzaktır.

İyi şiirin, has ve hakiki şiirin her devirde olduğu gibi günümüzde de varlık bulup bu varlığını sürdürmesine rağmen, kendini hissettirerek ifade edilmekten mahrum kalışı ve dolayısıyla değerlendirilen fotoğrafta flu bir konuma sahip oluşu, gerçekten hazin bir durum. Bir sepetteki çürük yumurtaların, zamanla, bütün bir sepeti kötü kokuya boğması gibi bir şey bu.. Ayıklamacı, seçmeci/seçkinci tutumların bir yerden sonra dumura uğramasının da payı var elbette bu tür yaklaşımlarda.

Öte yandan, şiir bilgisini/görgüsünü a priori bir kazanımmış gibi algılayarak, estetik/poetik meselerle şiir üzerine düşünmeyi nafile bir çabaymışçasına hor gören bazı genç şairlerin, zaten kendi içinde zaman zaman kuraklık emareleri gösteren şiir dünyası bakımından nitelik kaybına sebebiyet verdiği de unutulmamalı. Yaptığı iş üzerinde düşünmeyen, yaptığı işin mahiyeti hakkında zihinsel/sezgisel donanımını beslemeyen bir (genç) şairin alabileceği mesafe, kazanabileceği derinlik nedir ki? Örneğin, poetik/estetik vizyona ilişkin çeşitli çalışmaları küçümseyerek, bu tür yazılara burun kıvırarak elde edilebilecek ne var? Kendinden menkul ukalâ tafralarıyla olur-olmaz köşelerde "şair"lik taslamak/satmak yoluna sapanlardan bugüne kadar Türk şiiri ne kazandı? Hayranlıkla kendine olan güveni, taklitle sahiciyi, anonim olanla elit olanı birbirine karıştıran genç şair prototipinin çoğaltılmasına bu kadar yoğun hizmet edilirken, diğer taraftan Türk şiirinin çaplı merhalelere ulaşmasını beklemek, ne derece doğrudur?

Şiir üzerine düşünmenin ve estetik/poetik kayguları yazı yoluyla seslendirmenin kırıldığı bir ortamda, şiirin hareket/derinlik kazanması imkânsızdır. Poetik kaygulardan neş'et eden hararetli tartışmalar, estetik verimi öne çıkaran görüş ve değerlendirmeler, şiirin sahih yönelişleriyle alâkalı yaklaşım varyantları birçok koldan gündem bulacak ki; Türk şiiri, en azından durgunluk dönemini, hareketsiz hâlini aşabilsin..

Tabii bir de, yazılan şiirin, son dönem şiirinin veçhesine dönük 'beklenti'lerin yoğunluk arzetmesinden doğan bir 'boşluk' var. Hiç kuşkusuz, bu boşluğu doldurup beklentileri karşılaması gerekenler, günümüzün genç şairleri.. Türkiye'de son 20 yılda yazılan şiirin ana damarları, temel işlevleri, yapısal karakteri hemen hemen hiç değişmedi; son 20 yılın şiiri, bugün de ağırlıklı konumunu koruyor/sürdürüyor. Dolayısıyla, bana sorarsanız, günümüz şiirinde hakim olan belli başlı ana yörüngeleri/eğilimleri ekarte ederek yeni bir şiir hareketi başlatmak, çok güç görünüyor. Bu 'güçlük', bugünün genç şairlerinin 'zayıf' bir şiir dünyasına sahip olmalarıyla -kaldı ki, genç şairlerin 'zayıf' bir şiir dünyasına sahip oldukları iddia edilemez; hiç değilse bir kısmı için- ilişkili değil; devralınan şiirsel birikimin spontane varlığıyla/ufkuyla ilişkili.. Haftaya, buna bakalım..


11 Haziran 2001
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Yeni Şafak'a Yeni Okur ol !!! - Abone ol !!!
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED