T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Kadınların kâbusu

Rahim kanserine karşı her kadının yılda bir kez jinekolojik tetkik ve smear yaptırması gerekir. Çoğu serviks kanserinin rutin pap-smear tedkikinde tesadüfen yakalandığı unutulmamalı.

Amerikan hastanesi tarafından yapılandırılan onkoloji ve rehabilitasyon merkezi olarak hizmete giren İtalyan Hastanesi doktoru Ece Algür ile kadınların korkusu rahim kanserini konuştuk.

Rahim kanseri nedir; kimlerde olur?

Rahim, kadınların gebelik esnasında cenini büyütüp taşıdıkları organdır. Rahim kanserinde, rahmin içini kaplayan hücreler anormal çoğalarak kitle oluşturur ve rahmin çevresindeki dokuları istila eder. Rahim armut şeklinde bir organdır. Tombul kısmı endometrium (döl yatağı) ve ince kısmı serviks (boyun) olarak adlandırılır. Bu iki bölgede gelişen kanserler rahmin yapısındaki bölgelere göre isimlendirilir; yani endometrium kanseri ve serviks kanseri.

Endometrium kanseri gelişmiş ülkelerde serviks kanserine göre 2-3 kat fazla sıklıkta ortaya çıkar. En çok 60-70'li yaşlarda, menopoz sonrası görülür. Progesteronsuz tek başına östrojen alınması, endometrium kanseri gelişimini 4-8 kat artıran bir nedendir.

Serviks kanseri ise çok genç çocuk sahibi olan, genital viral hastalığı olan kadınlarda daha sık görülür. Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde öndometrium kanserine oranla daha sık görülür.

Nasıl farkedilir?

Rahim kanserinin teşhisinde, periyodik jinekolojik muayenenin yeri çok önemlidir. Her kadının yılda bir kez jinekolojik tetkik ve smear yaptırması gerekir. Kanserli doku, normal mukoza üzerinde pütürüklü, bazen kanamalı bir kitle şeklinde gelişir. Büyüyünce gözle görülür. Gözle görülmeden önce pap-smear denilen yöntemle, normal dokunun üstü sıvanarak elde edilen hücreler mikroskop altında incelenir. Kanserli hücre yapısı normal hücreden değişik olduğu için hemen ayırdedilir. Jinekolojik muayenede yapılan smear testi, rahim kanserlerini erken yakalamada birincil etkendir. Kansere dönüşüm gösteren hücreler tespit edildikten sonra bunların gerçek kanser oluşturması seneler alır. Bu dönemde, yani kansere tam dönüşmemiş kanser olma eğilimi gösteren hücrelerin tedavi şansı yüzde yüzdür.

Kanser oluşmuş vakalarda şu belirtiler görülebilir: Kokulu veya kokusuz akıntı, zamansız kanamalar, idrar zoru, sık idrara gitme ihtiyacı, adet kanamasının uzun sürmesi veya normalden daha fazla miktarda olması, menopozdan bir yıl sonra vaginal kanama gibi belirtiler hemen araştırmayı gerektirir.

Teşhis nasıl konur?

Şüpheli durumlarda, bütün tetkikler kanser şüphesi olan bölgeyi tespit edip, buradan örnek alabilme esasına dayanır. Alınan örnek dokular patologlar tarafından incelenerek kanser olgusu araştırılır. Kanser hücreleri tespit edildiği takdirde hastalığın evreleme aşamasına geçilir.

Ne zaman hangi tedavi uygulanır?

Serviks kanserinin erken evrelerinde, cerrahi veya rardyoterapi eşdeğer sonuç verir. Tümörün boyutuna göre iki tedaviden biri seçilir. Hasta cerrahi için uygun değilse radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu ile tümörlü dokunun tamamen yok edilmesi mümkündür. İleri evrelerde, yani tümör çevre dokulara yayılmış veya dört cm. den daha büyükse radyoterapi öncelikle tercih edilir. Endometriun kanserinde ise rahim mutlaka alınır. Eğer tümör, rahim duvarının kalınlığının yarısından çoğuna yayılmış ise ameliyat sonrası radyoterapi mutlaka yapılmalıdır.

 
İnteraktif albüm
Fotoğraf albümünüz artık interaktif ortamda. En sevdiğiniz müzik eşliğinde, yıllardır sakladığınız fotoğraflarınızı VCD'de veya bilgisayarınızda izleyebilirsiniz.
Kansere karşı bol sebze
Uzmanlar, bağırsak (kolon) kanseri vakalarının yüzde 75'inin riskli yaşam tarzı ve keyif verici maddelerin aşırı tüketiminden kaynaklandığını bildirdiler. Alman Beslenme Araştırmaları Enstitüsü uzmanları, bağırsak kanserinin beslenme ve hareket ile yakın ilişkili olduğunu belirttiler. Uzmanlar, aşırı kilo, sigara ve büyük miktarlarda rafine edilmiş şeker tüketiminin de bağırsak kanseri için risk oluşturduğunu söylediler. Uzmanlar, özellikle çiğ ve taze sebzenin düzenli olarak tüketilmesi ve düzenli olarak hareket edilmesi halinde, bağırsak kanserine karşı büyük ölçüde tedbir alınmış olacağını vurguladılar.


Demirin fazlası ve eksiği zarar
ABD'li araştırmacılar, yaşlı insanların vücutlarında demir depolanmasının, eksikliğinden daha zararlı olduğunu saptadı. Vücutta demir depolanmasıyla kronik hastalıklar arasında ilişki olduğunu belirleyen bilim adamları, bu hastalıkları: kanser, şeker hastalığı ve kalp rahatsızlıkları olarak gösteriyor. Yaşları 67-96 arasında 1016 insan üzerinde yapılan araştırmalarda, bu insanların yüzde 3'ünde demir eksikliği bulunurken, yüzde 13'ünda demir fazlalığı belirlendi. Demir fazlalığı belirlenen insanlarda kronik şişmelerin, enfeksiyon ve karaciğer hastalıklarının görüldüğü kaydedildi. Bu insanlarda kansızlığın ise 2,6 oranında katlandığı tesbit edildi. Bilim adamları, genellikle yaşlı insanların aldıkları demir oranını iyi ayarlamaları gerektiğine işaret ediyor. Konuyla ilgili araştırma raporu, "American Journal of Clinical Nutrition" adlı dergide yer aldı.

3 Mart 2001
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED