T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Erbakan!

Hafta sonu, birisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Yeni Binyıl Konferansları'nda, diğeri de bir grup gazeteciye verdiği kahvaltıda olmak üzere iki kez, Erbakan'ı dinleme imkanı buldum. Ülke ekonomik ve siyasi krizle birlikte; sadece "kriminal" değil aynı zamanda bir dönemin tarih karşısında yargılanması açısından da önemli olan yolsuzluk operasyonlarını bir arada yaşarken Erbakan'ın çıkışı anlamlıdır. Ama bu çıkışın anlamı Hoca'nın bir siyasi ağırlık merkezi olmaklığından çok, "yakın tarih" ile hesaplaşma boyutuyla ilgilidir. Asker-bürokrasi-medya-iş dünyası-sözde sivil toplum örgütleri ve tabii ki dış faktörlerin ittifakı ile devrilen bir lider olarak Erbakan tam da zamanında lisan-ı hal ile tarihe açık bir kayıt düşüyor: Haklı çıktım!

Bugün ekonomik krizin gerekçeleri ve sonuçları bahsinde dile getirilen, iç ve dış borç yükü, yüksek faiz, piyasalardaki durgunluk, ücretli kesimin gelirinin sürekli gerilemesi ve bunların doğal sonucu olarak yatırımların durması, işsizliğin artması Refahyol politikalarının doğruluğunu teyid eder şiddette ortaya çıkmaktadır. Erbakan'ın haklı çıkması sadece kişisel kariyerine bir katkı değil aynı zamanda ülkeyi bir gecede yüzde 50 fakirleştiren krizin faturasının hangi adrese gönderileceğinin tesbiti açısından da anlamlıdır. Bu adres, işbaşındaki hükümetten önce; 28 Şubat'ın güçler ittifakıdır. Türk ekonomisi, ekonomi yönetimi konusunda hiçbir tecrübesi olmamasına rağmen, sadece ülke kaynaklarının adil dağılımını hedefleyen bir liderin elinde yola girerken gerçekleşen 28 Şubat darbesi yaşadığımız felaketin asıl sorumlusudur.

Cumartesi sabahı verdiği kahvaltıda Erbakan, bugüne kadar pek yapmadığı bir şeyi yaparak bizleri dinledi. Kendisine, "millilik", "ulusalcılık", "vatanseverlik" vs. adına yapılan 28 Şubat'ın; siyaseti deforme ederek, partileri kapatıp liderleri yasaklayarak sonuçta ülkeyi götürüp uluslar arası finans kuruluşlarının eline teslim ettiği tesbitini aktardım. Bunun üzerine bence çok önemli olan şu cümleyi söyledi: "Türkiye yeni bir döneme başlayacaksa önce "resmen" 28 Şubat'ın bir hata olduğu itiraf edilmeli!"

28 Şubat hasarlarının giderilmesi, Türkiye'de son haftalarda özellikle ekonomik depremin üzerine tasarlanan yeni Türkiye projelerinin içinde olmayan bir unsurdur. Oysa Türkiye'nin, bu hasar onarılmadan yani; dini görünürlülük siyasal ve sosyal planda yasaklanmış, bireysel ve kamusal alanda din ve vicdan özgürlüğünü sindirilmiş olarak bırakılarak yoluna devam edebilmesi mümkün değildir. Tarih dramatik bir şekilde 28 Şubat'ın ve 28 Şubatçıların yenilgisini üzerinden 5 yıl geçmeden ortaya çıkarmışken, Türkiye'nin bu hesaplaşmadan kaçınması da asla kabul edilemez. Bir devr-i sabık olmamalı ama kimse de hatadan dönülmesi için uzun yıllar beklemeye zorlanmamalı. 28 Şubat kendince bir galibiyet almıştır ama 28 Şubat'ın hedef aldığı kitleler kesinlikle yenilmemişlerdir.

Çünkü, "İslamcılar"ın bu ülkeyi; insanlarını fakirleştirmeden, ekonomideki makro dengeleri koruyarak, yatırım ve istihdam sorununa akılcı çözümler getirerek, kamu kaynaklarını hortumlatmadan, dürüstçe ve en önemlisi de ulusal çıkarları koruyarak yönetmişlerdir, Bu gerçek, Şevki Yılmaz'ın video kasetleri, başbakanlıktaki iftar ya da Ali Kalkancı provokasyonları ile gizlenemez, örtülemez, yok sayılamaz.

Bu gerçeği ortaya çıkartan sadece ekonomik kriz değil, kriz sonrası ülkenin önüne getirilen kurtarıcı seçeneği ve ortaya çıkan ekonomik programlardır da.

28 Şubat'ı zihinlere giydirilen yenilmişlik, kaybetmişlik duygusu ile kanıksamanın ve özeleştiri yaparken iddialardan vazgeçmenin anlamsızlığı ortadadır.

"Din ve vicdan özgürlüğüne hürmetkar, kamu kaynaklarını, daha geniş bir tanımla GSMH'yı adaletli olarak dağıtmayı ilke edinen, ülkenin dışarıda itilip kakılmasına karşı çıkan politik anlayış"ın hem geleceği vardır hem de Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır. Ayrıca, bu anlayışın ülkeyi idare etmeye herkesten daha çok hakkı da vardır.

Bütün bunların Erbakan'ın çıkışıyla ne ilgili var? Şu ilgisi var: Erbakan, Başbakanlığı döneminde yaptıklarının doğru olduğunun altını çiziyor. Yeni bir siyasi iddia ile ortaya çıkmaktan çok, 28 Şubat'ın toplumda oluşturduğu yenilgi psikolojisini dağıtmak ve haklılığının tarihe bir kayıt olarak düşülmesini istiyor:

Utanacak bir şey yapmadık. Zaten böyle olduğu için "sistem" tarafından dışlandık!


1 Mayıs 2001
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED