T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyasette beklentiler

Demokratik Sol Parti'nin kongresi, bu parti içindeki emir-komuta zincirinin meydana çıkmasına da vesile oldu.

Sema Pişkinsüt'ün konuşturulmaması bir yana, oğlunun tokat yemesi ve ceketinin yırtılması, DSP'nin otoriter yapılanmasını sergiliyor.

Ecevit, 1970'li yıllarda, CHP'deki hizipçilikten çok çektiğini söyler dururdu. Bu yüzden partisini, tepeden tırnağa itaat üzerine inşa etti. Öyle ki, DSP'li milletvekilleri, izin alamadıkları için televizyon programlarına katılamıyorlar, gazetelere demeç bile veremiyorlar.

Ecevit hasta

Herkes Ecevit'in ne kadar hasta olduğunun farkında. Ama biri kürsüye çıkıp bu gerçeğe işaret etse, DSP'liler hatibi susturana kadar sıra kapaklarını vuruyor veyahut lâf atıyor.

Bilmem, Star gazetesinde yayınlanan Ecevit'in resmini gördünüz mü? Rahşan Hanım, eşinin bileğinden tutmuş, kolunu kaldırıyor. Fotoğrafın altındaki yazı şöyle: "Başbakan oyunu kullanırken, Rahşan Ecevit kendisine yardım etti."

Bir Başbakan düşününüz ki, oyunu bile tek başına atamıyor. Ya kolunu kaldıracak hali yok, ya hangi sandığa oyunu atacağını kestiremiyor; yanılmasın diye Rahşan Hanım onu yönlendiriyor.

Ecevit'in siyasetteki pusulasının adı da Hüsamettin Özkan. Özkan, Ecevit'in hem hafızası, hem vicdanı. Başbakan olayları, onun muhakemesine göre anlıyor ve değerlendiriyor.

Gerçekten Türkiye'ye çok yazık. Galiba, dürüst olmasına rağmen, Ecevit'in yolsuzlukların üzerini örtenlere sahip çıkması, onlarla aynı safta görünmesi, sağlığındaki zaaftan kaynaklanıyor.

Çünkü, murakıp raporları süratle işleme konulmuyor, banka batıranlarla arka perdede, ödeme planları üzerinde müzakere ediliyor. Vaadler veriliyor. Cumhur Ersümer'in istifası yeterli görünerek, "aklanmasına" yardımcı olunuyor.

Niyazov'un sitemi

Acaba Ecevit, Türk zirvesi dolayısıyla ülkemize gelen Türkmenbaşı Niyazov'un sarfettiği sözleri duydu mu?

"70 dolara Türkmen gazını bizden alacağınıza, 120 dolara Rusya'dan alıyorsunuz."

Niyazov, aynı sitemi, Ersümer'e Türkmenistan'da da yapmıştı. (7 Ekim 1999) Olay, "Türkmenbaşı'ndan Ersümer'e fırça" başlığı ile çıkmıştı.

Mavi Akım'ın, Türkmenistan'dan gelecek gazın önünü kestiği Ersümer'e anlatılmıştı.

O tarihte, Ersümer, Türkmen gazının 70 dolarlık fiyatının, kuyu başı fiyatı olduğunu, Türkiye'ye teslimde, bedelin, aşağı yukarı Rus gazına denk geleceğini ileri sürmüştü. Oysa, 70 doların, kuyu başı değil, Türkmen gazının Türkiye'ye teslim fiyatı olduğu biliniyor.

Ama acaba durum, Ecevit'e nasıl intikal ettiriliyor?

FP kongresi

Geçtiğimiz yıl, Fazilet Partisi'nde de, üstelik çekişmeli bir kongre yaşandı. Abdullah Gül adaydı. Genel Başkan Recai Kutan'ın bilgisi ve talimatı doğrultusunda, her ilin teşkilatını ziyaret etti; toplantılar düzenlendi; isteyen milletvekili Abdullah Gül ile birlikte bu toplantılara iştirak etti.

Kongre günü, Abdullah Gül serbestçe konuşabildi.

Salonun bir bölümünde, davul çalan ve kongrenin akışını bozacak slogan atan gençler vardı. Onları da Bülent Arınç duygulu ve tatlı - sert konuşmasıyla susturdu. Avni Doğan'ın tartışma yaratacak sözleri delegeler tarafından hiç beğenilmedi.

Kısacası, Fazilet kongresinde ve öncesinde, taraflar birbirlerine saygılı davranmayı başardılar. Kimsenin söz hakkı kısıtlanmadı. Buna rağmen oylamayı etkileyen haksız tüzük değişikliğini hepimiz mesele yaptık; Divan Başkanı'nın oylamayı yönlendiren tavrını eleştirdik.

Şimdi DSP kongresine bakıyoruz; FP kongresindeki aksaklıklar "kadı kızında kusur" mertebesinde kalıyor.

RP kararı

Refah Partisi'ne ilişkin kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından pek yakında verileceği belirtiliyor.

Karar, büyük ihtimalle kapatmanın haksız olduğu istikametinde çıkacak. Çünkü Refah Partisi, eylemlerinden dolayı değil, üyelerinin demeçleri yüzünden kapatıldı.

Zaten zaaf burada başlıyor. Çünkü, Batı standardına göre, düşünce özgürlüğü, temel bir özgürlük. İnsanları görüşlerinden dolayı suçlamak bile mümkün değilken, bir de partilerini kapatıyorsunuz.

Üstelik, bugüne kadar, Batı'da iktidardaki bir parti hiç kapatılmamış. Bunun önemi var. Parti iktidara gelmiş, ama fiilen demokratik rejim açısından bir tehlike yaratmamış. "Potansiyel tehlike" geçerli değil. Bir parti "mevcut ve açık tehlike" doğurursa, ancak o zaman kapatma söz konusu olabilir.

Refah Partisi'nin kapatılması haksız bulunursa, kararın Fazilet Partisi'ne yansıması olacaktır. Haksız kapatılan bir partinin, sırf devamı olduğu için, Fazilet'i kapatmak, Türkiye'yi iyice itibarsız kılar.

Erdoğan'ın yasağı

Öte yandan siyaset yeniden yapılanmak için, FP hakkındaki kararı bekliyor.

Tayyip Erdoğan'ın yasağının geleceği de pek aydınlanamadı. Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celâl Güzel hakkında vereceği karar, Tayyip Erdoğan için de geçerli.

Tekrar edelim, 312'nci madde bütün sonuçlarıyla ertelendi. Cezasını çekmeyen kişiler, siyaset yasağından da kurtuldu. "Cezası infaz edilenin siyasi yasağı sürsün" demek, iyileştirmelerin geriye doğru işleyeceğini belirten Türk Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesine aykırı değil mi?

Ekonomide yeniden yapılanmayı, siyasetteki değişimler takip edecek.

Kemal Derviş, Türkiye'nin politik aktörlerinden biri olacak. Ama muhakkak başka isimler de yeni dönemde karşımıza çıkacak.

Mesut Yılmazlı, Hüsamettin Özkanlı, Bülent Ecevitli bir tablo, Türkiye'nin değişmez kaderi olamaz.


1 Mayıs 2001
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED