T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ekonomik Kurtuluş Savaşı?

Sorunun özü şu: bugün bütün sorunların kaynağı gibi gösterilen "kamunun ekonomi üzerindeki denetimi", gerçekten hangi odaklar lehine bir güç kullanımı anlamına gelmektedir?

Kamunun ekonomiye büyük oranda hakim olmasından güç elde edenlerin "güçsüzler" olmadığı bilinmektedir aslında. Ekonomik ve siyasi bakımdan, sağlık hizmetlerinden yararlanma yönünden, eğitim olanakları açısından gün geçtikçe güçsüz bırakılan kesimler ezici çoğunluğu oluştururken, bunların finansmanı yoluyla devletin aşırı yük taşımak zorunda olduğunu söyleyip, özel sektöre yol vermenin zorunluluğundan bahsetmek, sonuçları itibariyle doğru olsa da, akıl yürütme bakımından ne kadar doğru acaba?

Kamu gücünü kullanarak ekonomiye hükmetmenin, siyasi partileri rant dağıtım bayii haline getiren, demokratikleşmenin önündeki engellerin beslenmesini sağlayan ve "siyaset" adına "idare"yi güçlendiren bir mekanizmanın "kurucu unsuru" olduğu açıktır. Burada bir tartışma konusu yok. Ve bu durumun son derece olumsuz olduğu çırılçıplak ortada. Fakat bu olumsuzluktan kalkılarak kotarılmaya çalışılan "yeni durum"un ne kadar demokratik olduğu ve "güçsüzler" lehine bir organizasyonu ne kadar içerdiği çok tartışma götürür.

Kamunun olumsuzlukları vurgulanarak kotarılmaya çalışılan yeni durumun adı, "ekonomi ile siyasetin birbirinden ayrılması." Siyasi partiler ile kamu kaynakları arasındaki rant bağlantıları dikkate alındığında, bu adlandırmanın ne kadar yerinde ve gerekli olduğu belli. Fakat bu köşede sık sık değindiğimiz gibi, bu "yeni durum" inşa edilmeye çalışılırken, içeriklendirilmiş bir "siyasi model" temelinde yapılmıyor yapılanlar; eskinin zıddına bir an evvel ulaşmak üzere yapılıyor. Oysa yanlışın tam tersi de yanlıştır. Doğru ikisinin arasında bir yerdedir...

Siyaset ile ekonomiyi birbirinden ayırmak yoluyla, kamu kaynaklarının siyasi partilerin çiftliği olmaktan çıkarılmasını sağlamak arasında geçerli bir bağ var. Fakat bu, ekonomi yönetiminin siyasi tartışma, öneri ve itiraz dizisinden "yalıtılması" anlamında kullanılıyor şu an Türkiye'de. Böylece ekonomi bürokrasisi, hükümetin dışında ve üstünde bir karar mekanizması haline gelmiş oluyor. Derviş buna "ekonomi kabinesi" diyor zaten. Bununla da kalınmıyor, Merkez Bankası'nın Meclis'in etki ve yönetiminden de çıkarılması gibi bir sonuca ulaşılmış oluyor.

Bunlar yapılmaya çalışılırken, ekonomi yönetiminin nasıl bir iktisat politikası ile yönlendirileceği ise hep muğlak kalıyor. "Ekonominin yasaları" gibi pejoratif ifadelerle, ekonomiye mutlak ve objektif bir karakter atfediliyor. Oysa "serbest piyasa" adına öyle bir ekonomik model ortaya konur ki, bu, büyük şirketlerin bilançolarına göre tepki veren sinir uçlarıyla donanmış olur, ya da öyle bir model şekillendirilir ki, bu, "güçsüzleştirilmiş" insanların ekonomiye nasıl bir kuvvet kaynağı olarak katılabileceğini de içermiş olur; "siyasi duruş"a göre ekonominin şekillendirilmesi mümkündür ve "ekonominin yasaları" hepsine geçit verir.

Türkiye'de ekonomiyi siyasetten ayırmak, ekonomik karar mekanizmasını kendi içinde mutlaklaştırmak gibi bir yalıtma çabasını içeriyor. Büyük şirketlerin hassasiyetleri sürekli gündemleşirken, "güçsüzleştirilmiş" olanların beşeri durumları adeta bir "arıza" muamelesi görüyor. Her açıdan ve her geçen gün biraz daha yoksullaştırılan kesimler, siyasette seslerini duyuracak bir odak bulamazlarken, birgün kendileri adına konuşacak bir odak bulma arayışları da geçersizleştiriliyor. Aslında Türkiye, siyasetçilerin yeteneksizliklerinin yüklerinden kurtulmaya çalışırken, en geniş anlamıyla "siyaset"in feda edilmesine sıçratıyor işi. Çünkü elde bir model yok ve neyin nereye kadar gerçekleşeceği konjonktüre veya dış taleplere terkedilmiş durumda.

Dolayısıyla ortada bir savaş varsa da, bu, bir "Kurtuluş Savaşı" olarak adlandırılamaz. Çünkü zaten güçsüz olanları daha da güçsüzleştirmeye yönelen hiçbir hareketliliğe "Kurtuluş Savaşı" denemez, olsa olsa "ekonomi-politiğin taarruzu" denir...


2 Mayıs 2001
Çarşamba
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED