T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Susmazsan sıra sana gelecek

Mesut Yılmaz, evvelki gün fazla mesai yaptı. Nereden mi anladım? Nereden olacak? Bütün gazeteler üzerinde hakimiyet kurmayı başarmış. Eylül 1999 tarihli Moskova seyahatinde, Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı Çernomirdin'le bir sabah kahvaltısında buluştuğunu gösteren, Anadolu Ajans mahreçli fotoğrafın yayınını engellemiş.

Hürriyet

Hele Hürriyet gazetesi... Bu fotoğraf meselesini büyüten, Hürriyet değil miydi? "Fotoğrafta görülen ve Gazprom temsilcisi Çernomirdin olarak tanıtılan kişi aslında heykeltraş Zurab Tsereteli" diye haberi manşetten duyurmadı mı?

Buna mukabil, biz de bir basın toplantısı düzenleyerek, aynı seyahatte Mesut Yılmaz'ın, Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı Çernomirdin ile birlikte, sabah kahvaltısında biraraya geldiğini söyledik. Çernomirdin ile Yılmaz'ı birlikte gösteren fotoğrafı, basın mensuplarına dağıttık.

Üstelik, Çernomirdin'le görüşmesi tamamlanınca, Mesut Yılmaz, gazetecilere Mavi Akım'la ilgili demeç vermiş, Karadeniz altından doğalgaz geçişinin 4 ayda tamamlanacağını, gazın Rusya'dan Samsun'a 15 Nisan 2001'de geleceğini açıklamıştı. Anadolu Ajansı'nın 20 Eylül 1999'da bürolara gönderdiği haber şöyleydi:

"Mesut Yılmaz dün sabah kahvaltısında, Gazprom firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Victor Çernomirdin ile görüştü. Yılmaz görüşmelerin ardından, gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya'dan Türkiye'ye Karadeniz yatağından geçirilecek yeni doğalgaz hattı olan Mavi Akım projesini ele aldıklarını belirtti. Yılmaz, bu konuda iki taraf arasında tam bir görüş birliği bulunduğunu, ayrıca, hattın Rusya'daki siyasi gelişmelerden etkilenmemesi gerektiği konusunu Çernomirdin'e ilettiğini ifade etti. Hattın, Rusya ve Türkiye kısımlarında bulunan kara bölümünün inşaatının başladığını kaydeden Yılmaz, 'Karadeniz'deki sualtı kısmının gemilerle döşenmesine gelecek ay başlanarak, deniz kısmı 4 ay içinde tamamlanacak' dedi. Yılmaz, bu güzergâhtan ilk doğalgazın 2001 nisan ayında Samsun'a ulaşacağını bildirdi."

Çıkar çıkmaz Mavi Akım hakkında demeç verdiğine göre, belli ki Mesut Yılmaz, Çernomirdin ile içeride de Mavi Akım'ı konuşmuştu.

Yılmaz Özkök'ü aldattı

Hürriyet, bizim açıklamalarımızı yayınlamıyor; buna mukabil Mesut Yılmaz'ın cevabını Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök, sütununa alıyor. İşte, Özkök'ün yazdıkları:

"Yılmaz'ın üzerinde durduğu bir başka olay da, Rusya ziyareti sırasında, Gazprom yetkilileriyle görüşüp görüşmediği. 'Kesinlikle görüşmedim' diyor. 'Çernomirdin'le yaptığım konuşmayı karıştırıyorlar. Çernomirdin eskiden Gazprom'un Genel müdürüydü. Ben görüştüğüm zaman çoktan ayrılmıştı; ben onunla parti başkanı olarak görüştüm.'" (9 Mayıs 2001 - Hürriyet)

Ertuğrul Özkök'ün kötü niyetle, gerçeklerin üzerini örttüğünü düşünmek dahi istemem. Belli ki Mesut Yılmaz'ın oyununa geldi. Çünkü Çernomirdin, Gazprom'un genel müdürü değil ama, genel müdürün de tepesinde bir görevi var. Gazprom'un Yönetim Kurulu Başkanı.

Yılmaz, kelime oyunu yapıp, Özkök'ün iyi niyetinden yararlanıyor. Çernomirdin'in Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu söylemiyor, sadece "artık genel müdür değil" diyor.

Acaba Mesut Yılmaz, gerçekleri çarpıtmaya niçin bu kadar gayret ediyor?

Yılmaz kardeşlerin, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'le birlikte Moskova'da bulunmaları sadece bir tesadüf mü? Tam da, Ecevit'in Mavi Akım'a son noktayı koyacak mukaveleyi imzalamasından kısa bir süre önce, Yılmaz'ın Moskova'ya gitmesini tesadüfle izah edebilir miyiz? Birlikte oldukları Şarık Tara'nın doğalgaz santralleriyle bir ilgisi var mı?

Bir iddiaya göre, Çernomirdin, Yılmaz'ın Rusya'ya gitmesinden kısa bir süre önce Bodrum'a gelmişti. Yılmaz ailesiyle birlikte olmuştu.

Belki de, Yılmaz'ın Moskova seyahati, bir iade-i ziyaret.

Ama niçin, hiçbir Gazprom yetkilisi ile özel veyahut resmi görüşme yapmadığını ileri sürüyor?

Acaba bir kişi, Gazprom Yönetim Kurulu Başkanıysa, Gazprom yetkilisi sayılmaz mı?

Sorular

Anap Genel Başkanı, kelime oyunlarıyla gazetecileri aldatacağına -Ertuğrul Özkök'ün durumuna düşmeyi hiç istemezdim- gerçekleri açıklasa ya.

Yılmaz bizim sorularımızı cevaplandırmıyor; bari Ertuğrul Özkök kendisine aşağıdaki sualleri sorsa:

1) Karadeniz geçişi 4 ayda tamamlanacaktı. Vazgeçtik 4 aydan, acaba kaç yılda tamamlanacak?

2) Türkiye, Samsun - Ankara Hattı'na 339 milyon dolar ödedi. Karadeniz altından geçiş, teknik imkânsızlıklar yüzünden hiç yapılamazsa, Rusya'nın bir tazminat yükümlülüğü var mı?

3) Türkmen gazı, Türkmenistan sınırında, 42 dolara, ithalâtçı ülkelere teslim ediliyor. Acaba bu gazı biz Rusya'dan kaç paraya satın alıyoruz?

4) Ankara - Samsun Boru Hattı'nın kilometre maliyeti ile Doğu Anadolu'daki boru hatlarını (Doğu Beyazıt - Erzurum; Erzurum - Sivas; Sivas - Kayseri) mukayese edebilir misiniz? Ankara - Samsun Boru Hattı'nın maliyeti, ihale yoluyla verilen Erzurum - Sivas ve Sivas - Kayseri'den niçin daha pahalı? Aksine, daha engebeli olduğu için, Doğu Anadolu'dan geçen boru hatlarının, daha yüksek maliyetli olması gerekmez miydi?

5) Meslis'ten ihale kanununa ters düşen bir uluslararası anlaşma geçirilirken, milletvekilleri yeterince bilgilendirildi mi? "Ankara - Samsun Boru Hattı, ihalesiz, Gazprom'un tesbit ettiği şirkete verilecek; finansmanı ise, Türkiye Cumhuriyeti sağlayacak" denildi mi?

6) Mukavele imzalandığında, Botaş'ın dağıtım tekeli mevcuttu. Acaba, Botaş'ın da ortak olduğu Turusgaz'a Rus menşeili gazın Türkiye'de dağıtım tekeli verildi mi? Bu, Botaş Kanunu'na aykırı değil mi?

Bence, Ertuğrul Özkök, bir süredir kafamızı kurcalayan bir meseleyi daha aydınlatabilir.

Önceleri, Samsun - Ankara Boru Hattı'nın 444 kilometre olduğu yazılıp çiziliyordu. Doğrusu bu uzunluk, Ankara - Samsun arasındaki uzaklığa uyduğu için, herkesçe normal karşılanıyordu.

Sonradan, Ankara - Samsun Hattı'nın 500 kilometre olduğu belirtilmeğe başlandı.

Duyumlarımıza göre, ilk başta 444 kilometrelik hat için 339 milyon dolar değer biçilmişti. Konu, siyaseten tartışılır hale gelince, 339 milyon doların içine kompresörün (40 milyon dolar) ve ölçüm istasyonunun (13 milyon dolar) fiyatı ilâve edilmiş, bedelin çok yüksek görünmesi böylece önlenmek istenmişti. Bu yüzden de boru hattı 444 kilometreden 500 kilometreye çıkmıştı.

Bir başka iddiaya göre de, kompresörün fiyatı 40 milyon doların yarı yarıya altındaydı.

Ama, Samsun - Ankara Hattı'nı 500 kilometre üzerinden hesap etsek ve kompresör ile ölçüm istasyonunu, (40+13= 53 milyon dolar kabul etsek dahi), 339 milyon dolardan 53 milyon dolar düşüldüğünde, gene de Ankara - Samsun hattının kilometre fiyatı 572 bin dolarla, Erzurum - Sivas (473 bin dolar) ve Sivas - Kayseri'den (457 bin dolar) daha yüksek.

Konuştukça batıyor

İnanıyoruz ki, Ertuğrul Özkök, Mesut Yılmaz'ın doğru konuşmadığını anlar anlamaz, meselenin üzerine gidecektir.

Acaba elini kolunu bağlayan olaylar mı var? Sarıyer Adliyesi'nde unutulan (uyutulan) Ali Balkaner'in Milliyet hisseleri üzerinde spekülasyon yaptığını gösteren dosya gibi. Veyahut İstanbul DGM savcısı Turan Çorakadı'nın, Yurtbank dosyasına şimdilik koymadığı Borsa'daki manipülasyonu anlatan notlar mı, Ertuğrul Özkök'ün böyle bir gazetecilik hatasına düşmesine yol açtı?

Çernomirdin Gazprom Genel Müdürü değilmiş?

Peki neymiş? Yönetim Kurulu Başkanıymış!!!

Melih Aşık'ın, Mesut Yılmaz'a hitaben yazdığı kısa bir uyarıyı tekrarlayalım: "Sus... Susmazsan sıra sana gelecek."


10 Mayıs 2001
Perşembe
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED