T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Revizyon" Ecevit'i kurtaramaz

Ankara'daki olayların artık bazı gözleri açması gerekiyor. Sokağı, Tandoğan Meydanı'na çekip söndürmek amacıyla TESK tarafından düzenlenen mitingde başta Derviş Günday, TESK yöneticileri kürsüyü koruyamadılar. Onbinlerce kişi, Meclis'e yürümek istedi. Gözyaşartıcı bombalar kullanıldı ve 250 yaralı, 100'ün üzerinde gözaltı… Esnaf, Ecevit hükümetinin haftabaşında, hazırlanan "ekonomik program"ın ciddiyetini ortadan kaldıran "popülist" nitelikteki "esnafa rüşvet" kararlarından bile etkilenmemiş. Öfke, olanca ateşiyle yanmaya devam ediyor.

Bu, daha buzdağının görünen kısmı. Krizin "şoku"nu ilk hisseden kesim, sokaklarda. Önü alınması pek zor bu gidişle, Türkiye'yi yakın gelecekte çok daha dramatik gelişmeler bekliyor.

Peki, durumun vahametinin idrakinde olmayanlar var mı?

Evet. Başta Başbakan Bülent Ecevit. Hemen yanıbaşında koalisyon ortağı, basın dilinde kendilerinden "lider" diye söz edilen "siyasi aşiret reisleri" ile yine basın diliyle "siyasi parti" diye nitelenen "siyasi ve ekonomik rant paylaşımı" üzerinde oluşmuş "siyasi aşiretler"in mensupları.

İnsan, ancak "iktidar iksiri"nin sersemliğinde veya "salim düşünce yetenekleri"ni yitirmesi halinde Ecevit gibi "gerçekler"den kopabilir ve bir sahte fanus içinde yaşayabilir. Tarihte bu durumun sayısız örneği vardır. 1789'da Fransız İhtilali'ne ramak kala ekmek isteyen kitlelere, Saray'da hayattan kopmuş Kraliçe Marie-Antoinette'in "pandispanya" yesinler demesindeki halden, 1979'da İran Şahı'nın içine düştüğü durum gibi.

Bu gibilerinin etrafındaki kişiler, tümüyle ya kişiliksizleşmişler ve "lider"lerini dolayısıyla felakete sürükler niteliktedirler, ya da iktidarın bırakılması halinde kendi başlarına geleceklerden korkarak, iktidara sımsıkı yapışırlar. Ankara'daki hükümetin tepesinin durumu her ikisine de uyuyor. İktidardan gitmeleri halinde, Ecevit'in Rasputin'i ile, bir diğer Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın "adli akıbeti"nin ne olacağı üzerinde ciddi soru işaretleri var. "Beyaz Enerji Operasyonu"nun aldığı boyutlara ve ilerleyiş yönüne dikkat edin…

Bu hükümetin, dünkü olayların çapının verdiği "sinyal"den ve TOBB'un çıkışından sonra ayakta kalması çok zordur. Şimdi ortaya atılan ve onu dahi becerebileceği şüpheli olan formül, "kabinede revizyon"dur. "Kabinede revizyon" da, hükümeti kurtaramaz. Yıkılışı yolundaki istasyonlardan bir tanesi olabilir sadece.

Eğer farkediyorsanız, artık, Türkiye eskisi kadar Kemal Derviş ve "ekonomik program" konuşmuyor. Ya ne konuşuyor? Hükümetin akıbetini. İstifa veya revizyon. Geleceğin hükümet formülleri…

İşin bu noktaya gelmesi zaten "tükeniş"in belirtisidir.

Bu hükümetin "kabine revizyonu"na gitmesi zordur. Çünkü, bu hükümet öyle bir şekilde oluşturulmuş ve "sokaktan gelen gerçek protesto dalgası"yla öylesine sarsılmaktadır ki, "yerden göğe küp dizseler; en alttakini bir çekseler, seyreyle sen o zaman gümbürtüyü" misali, yapısındaki herhangi bir oynama, gümbür gümbür çöküşünü beraberinde getirecek ve hızlandıracaktır.

Hem gerçekten sorun, Enis Öksüz, Osman Durmuş, Recep Önal, Yüksel Yalova vs. gibi bakanların değiştirilmesi midir? Bütün ülke, bir "Ecevit sorunu"nu görüyor. Hükmedemeyen, hasta ve kriz yönetemeyeceğini kanıtlamış bir Başbakan'ı, böylesine sancılı bir ülkenin tepesinde görmek istemiyor. Yardımcılarını ekranlarda gördüğünde asabı bozuluyor.

Sadece Türkiye mi, böyle görüyor. Dış dünya da böyle görüyor. Bakın uluslararası yatırımcıların dikkate aldığı The Economist Intelligence Unit, "Türk ekonomisi-Artan riskler" başlıklı önceki günkü raporunda ne diyor:

"Türkiye'nin okyanus ötesi destekçilerinin yolsuzlukla delik deşik olmuş bir siyasi kültüre (ve dolayısıyla bir bankacılık sistemine) ne kadar para akıtacağı belli değildir. Yatırımcılar, hükümetin önemli reformları yerine getirecek siyasi iradesi olmadığına inanmaktadır ve Derviş'in 15 acil yasasının geciktirilmesi bu algılamayı güçlendirmektedir. Özellikle Ecevit, hem içte ve hem dışta çok kişinin güvenini yitirmiştir. Ekonomik krizin öncesinde dahi, ileri yaşına ve sağlık bozukluğuna ilişkin kaygılar vardı. Şubattan beri popülaritesi düşmüştür ve bu krize yol açmaktaki rolü, başında bulunduğu bir hükümetin, Türk seçmenleri bir yana, uluslararası yatırımcıların güvenini yeniden kazanabilmesini daha da zor hale getiriyor."

Bu arada IMF sözcüsü Tom Dawson, Kemal Derviş'in açıklamalarıyla ters yönde "Türkiye'ye yardım olarak verilmesi kararlaştırmış somut bir rakamın söz konusu olmadığını" açıkladı. Daha da ilginci, New York borsası Dow Jones kaynaklı ve Angela Pruitt imzalı dünkü bir haber şöyle: "Kemal Derviş'in Türkiye'ye çok yönlü dış yardım geleceğine dair sözlü güvenceleri, Wall Street'te sağır kulaklardan geri dönüyor".

Bu hükümeti ne "revizyon" kurtarabilir, ne de TÜSİAD'ın tekrarlanan kişiliksizliği. Halkının husumet duyduğu, dış dünyanın güven duymadığı bir hükümet, "yoğun bakım"dan çıkamaz…


12 Nisan 2001
Perşembe
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED