T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yurttan kahkahalar!.

Bir ulus kendisini eleştirmeye başlayınca, bu, "toplumsal akıl yaşı"na girildiğini de kanıtlar..

Bundan daha ileri aşama ise, o ulusun, kendini alaya alabilmesidir.. Kendi gülünç yanlarımızı gülerek ve tahammülle gözlemlemeye başladığımız zaman, bu, "öz-güven"in varlığını da kanıtlar..

Aziz Nesin'in ulusal zeka düzeyimiz konusundaki saptamasını bile, gülerek ve sürekli tekrarlayarak kabullendiğimize göre, ulusal kimliğimizin mizah konusu olmasından, yüksünmüyoruz..

Kişisel olarak tanımadığımız, "internet toplumu"nun bir üyesi var.. Zaman zaman gönderdiği e-maillerde, bu "öz-eleştiri" ve "kendine gülme" olgularını ön plana çıkartıyor.. Adnan Akpolat'ın son hafta içindeki elektronik mektuplarında derlediği gülünçlüklerimizi, siz sayın okurlarımızla paylaşmak istedik..

İlk elektronik-mektup, 30 Haziran tarihli ve Hasan Kaçan'ın "Arıza" dergisinden yapılan alıntıları içeriyor..

İşte "Türkölçer"in bazı göstergeleri..

- Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir mobilyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanan kişi tabiî ki Türk'tür..

- Tüp kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye kibrit yakıp kontrol eden, Türk'ten başkası olabilir mi?

- Kırmızı ışıkta durduğunuz için size ancak bir Türk bağırabilir..

- Televizyonun uzaktan kumandasını veya elektronik hesap makinasını naylona sarmış, üzerine de ambalaj lastiği geçirmiş birini görürseniz, hemen boynuna sarılın.. Türktür o..

Adnan Akpolat'ın, Yusuf Demir'den alarak bize ilettiği Türk yapımı "Gülünç Trajediler" de, şu haberleri içeriyor..

- Aynı turizm şirketine ait iki otobüs yolda karşılaştı.. Şoförler direksiyonu bırakıp, birbirini elleriyle selamladı.. 52 kişi öldü.. (Bitlis)

- Bir anne yağmur girmemesi için bacayı tıkadı. Soba yanıyordu.. Bacadan çıkamayan karbonmonoksit evi doldurdu.. Anne ve oğlu öldü.. Üç yavru komada (İstanbul)

- Köpeği ile ava giden acemi avcı, ihtiyaç molası verdi.. Tüfeği bacaklarının arasına kıstırıp, tuvaletini yapmak istedi.. O sırada köpek dizlerine atladı, tetiğe dokundu.. Avcı çenesinden giren fişekle öldü.. (Tokat)

- Otlayan iki koyun bir evin önündeki inşaat kumunu dağıttı.. Koyun sahibi aile ile kum sahibi aile birbirine girdi.. İki aileden beş kişi öldü. (Gaziantep)

- İki odayı yıkıp tek oda yapmak isteyen evsahibi işi abarttı.. Tek duvarı yıkmak için kazma yerine dinamit kullandı.. Mahalle havaya uçtu.. Kendisi de yaralandı. (Trabzon)

- Askerden yeni dönen genç dünya evine girdi. Gerdek gecesi eşine askerlik anılarını anlatmaya başladı.. Bir ara kendini kaptırdı.. Yanında getirdiği el bombasını gösterip, "bak bunu çekince patlıyo" dedi ve pimi çekmiş oldu.. Yeni evli çift öldü.. (Edirne)

- Yeni doğan yeğenini seven bir dayı, faciaya yol açtı.. Bebeği "hoppala" diye havaya fırlattı.. Talihsiz bebek, tavandaki serinletici pervaneye çarparak, öldü.. (İstanbul)

- Şaşkın köylü üç katlı evinin terasındaki kömürlükte buzağı beslemeye başladı.. Buzağı büyüdü ve 250 kiloluk bir inek oldu.. Bulunduğu odaya sığmayan inek, 3 katlı evden vinçle indirildi.. (İzmir)

Evet.. bu tür "gülünç trajediler" listesi uzayıp, gidiyor..

Kabul edin ki, gülünecek yanımız pek çok..

Örneğin dış ülkeleri, ziyaret ederken, Türkiye'nin "genç ve dinamik" bir nüfusa sahip olduğunu, bu ülkenin Başbakanı Ecevit anlatıyor..

Ülkede bütün üretim rakamları düşer ve işsiz rakamı artarken, TBMM'deki muhalefetsiz oturumda, üç saatte 94 maddelik yedi tasarı kanunlaşınca, bu, "Meclis'in üretimi arttı" diye övünç oluyor..

Üç ay içinde iki tane ekonomik kriz üretip, ülkeyi topyekûn iflas ettiren koalisyon ortakları, İMF'den gelen yardımı, kendilerine gösterilen güvenin kanıtı olarak sunuyorlar..

Bir ana muhalefet partisinin kapatılmasını, iki milletvekilinin "odak" olmasına bağlayan ve bunları cezalandırırken, savunmalarını almayan yargı kararı için, "Yüce Adalet" vurgusu yapılıyor..

Ne diyelim ki?

Kendimize güldükçe olgunlaşıyoruz..

Armut gibi olduk..

ŞAKA

Odaktan ve Damardan!.

MHP transfer yapıp, milletvekili sayısında DSP'yi geçse bile, Devlet Bahçeli Başbakan olmayacakmış..
Çünkü "koalisyon protokolü"nde, Ecevit'in başbakanlığı varmış..
"Erken seçim"in lafının bile edilmesi, hem zihinleri, hem piyasayı karıştırıyormuş..
"Fazilet değişiyormuş" ama, "laiklik konusundaki sıkıntıları" ortadan kalkmamış..
Bunlar Ecevit'in son açıklamaları..
Nazlı Ilıcak'ı "odak"tan kapattılar ya..
Ben olsam, Ecevit'i de "damar"dan açar-kapatırım..

TADINI KAÇIRDILAR

"Ne yaparsan 1 milyon öde" vergisi

Bu üçlü koalisyon, vergiler konusunda ölçüyü de, mantığı da iyice kaçırmış durumda..

Margaret Thatcher'i iktidardan götüren bir "kelle vergisi" vardı ya.. Bizimkiler de buna benzer bir vergi getirdiler..

- Ne yaparsan 1 milyon ödersin vergisi!

Devlette bir muameleniz mi var..

1 milyon harç ödeyeceksiniz..

Bankadaki hesabınızın vadesini mi uzatacaksınız.. 1 milyon ödeyeceksiniz..

Ecevit'e göre çok mantıklı birşey bu.. Pazar günü şöyle anlattı "Ne yaparsan 1 milyon ödersin" vergisini..

- Devlette işi olan kimse, rahatlıkla 1 milyonu verebilir.. Bankaya para yatıracak kadar durumu elverişli ise, o 1 milyonu rahatça verebilir!.

Neresinden tutarsınız ki bu mantığı?.

O hikayeyi yine hatırlatalım..

Adam para için cinayet işlemiş.. Hakim "kaç para aldın" diye sormuş.. Adam "5 milyon lira aldım" demiş.. Hakim kızmış.. "5 milyon için adam öldürülür mü" diye bağırmış.. Adam boynunu büküp "5 oradan 5 buradan, geçinip gidiyoruz hakim bey" demiş..

İyi ki Çin Başbakanı değil bu Ecevit..

"Her Çinliden 10 dolar alsam, 10 milyar dolar toplarım.. Kimseye de dokunmaz" falan derdi..

Allah bunları sahiplerine bağışlasın, bize de sabır versin!.


3 Temmuz 2001
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED