Geleceğin Gözde Meslekleri...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Buruk, ama belki herkes için yararlı...

Otuz yılı aşkın süredir hemen her dönemde büyüyerek varlığını devam ettiren 'milli görüş' câmiası, dün, hayatlarının burukluğunu yaşadı: Anayasa Partisi'nin kapattığı Fazilet'in (FP) yerine Saadet (SP) adıyla yeni bir parti kuruldu, ancak yeni parti câmiayı iktidara taşıyan en önemli unsurlarından mahrum; bir gün önce siyasi haklarına kavuştuğu tescil edilen Tayyip Erdoğan ve arkadaşları SP içerisinde yer almıyorlar... Kapatılan FP'nin 102 milletvekilinin sadece yarısı (51) Recai Kutan'ın genel başkanı olduğu partiye kurucu yazıldı.

Aslına bakılırsa, yeni parti, otuz yıl aradan sonra, ilk kuruluş felsefesiyle buluşup bütünüyle kurucu kadrosunun ellerine teslim olarak daha 'saf' bir hüviyette yoluna devam etme fırsatı yakaladı. Ayrılanlar, sadece MHP ve IDP'yi değil, o güne kadar hareket dışında kalmış daha geniş bir 'yakın çevre'yi de içine alan 1991 ittifakının sonucu olarak RP (sonra FP) ile bütünleşmiş genç bir kadrodur. Onların ayrılmasıyla, SP, aslına rücu etmiş oluyor...

Her kopuş sancılı olur ve burukluk doğurur. Ancak, SP'de toplananların koyu bir rahatsızlık duyması için bir sebep yok. SP'ye gelmeyen ve yollarına başka buluşmalarla kendi başlarına devam etme kararı alan diğer yarı, bir anlamda, hareketin otuz yılı aşan deneyiminden aldığı dersler istikametinde davranıyor. SP'de toplananlar, bu davranışlarıyla, "Biz yanlış yaptık, yanlışımız dışa fazlaca açılmaktı" derken, başka arayışlar içerisine giren diğer yarı, "Biz yanlış yaptık, fazlaca içimize kapandık" görüşünü seslendirmiş oluyor. Bu iki tavrı aynı parti çatısı altında toplamanın mâkul hiçbir yanı yoktu.

Günümüz dünyasında en sihirli sözcük 'değişim'; SP'de buluşanlar 'değişim' sözcüğünü kullanmanın kendi hakları olduğu iddiasındalar. Bir bakıma doğru bir iddia bu. Doğruluğu, denenen 'başkaları ile aynı çatı altında buluşma' arayışından vazgeçilmesinden kaynaklanıyor. SP, taa en başa gidip MNP ile buluşarak yeniden 'değişiyor'... Aynı açıdan baktığımızda, SP'de kalanların kendileriyle birlikte hareket etmeyenler için ileri sürdükleri "Esas gelenekçiler onlar" tespiti de yanlış değil; çünkü MNP'den FP'ye giden uzun yolda hep başkalarıyla buluşarak genişleme 'geleneği' şimdi 'yenilikçi' bilinenler tarafından sürdürülecek... FP'nin küllerinden doğan ilk parti ile ay sonuna kadar kuruluş aşamasını tamamlaması beklenen öteki ('yenilikçi parti'), daha başlangıçta, diyalektik bir tezat sergilemiş oluyorlar...

Kökü sağlam toplumsal hareketler bir günde yok olmazlar; yarısını kaybeden SP de, bugünkü varlığını mutlaka koruyacak ve özellikle 'gerçek lideri' Necmettin Erbakan'ın siyasi yasaklılık süresi biter bitmez sesini de bulacaktır... Bu sebeple, ayrılmalardan gereğinden fazla burukluk duymaya ve bunu bir varlık sorunu haline getirmeye gerek yok; yollarını ayıranlar, bugüne kadar verdikleri mesajlara bakılırsa, çok daha farklı, bir anlamda meşakkatli ve daha zor bir yolculuğu seçmiş durumdalar. SP'de toplananlar bildik bir arazide yolculuklarına devam ederken, 'yenilikçi kadro', meçhullerle dolu, her adımı sürprizlere açık bir yolculuğa tâlip...

Gönül, Türkiye'nin 'siyasi yasak' gibi anlamsız cezaların söz konusu olmadığı tam anlamıyla demokrat bir ülkeye dönüşmesini arzuluyor; öyle olabilseydi, bugün, Recai Kutan yerine Necmettin Erbakan'ın liderliğinde oluşurdu SP. Bazı kurucularda varolduğu duyulan, "Eski hamam, eski tas" homurtularına yer bırakmayacak kadar etkili bir kişiliğe sahip Necmettin Erbakan, varlığıyla da, geçmişle yeniden buluşmayı tamamlayabilirdi. 'Milli görüş' hareketinin otuz yılını şahsında temsil eden bir liderin siyasi yasaklı tutulması gerçekten büyük bir kayıp.

FP'nin kapatılmasından sonra, milli görüş câmiası, hareketin tam ortasından ikiye bölünmesi travmasını da yaşamış oldu; bunun tek tek insanlar üzerindeki müthiş etkisini tahmin etmek zor değil. Ancak, ayrışmadan rahatsızlık duyanlar, tabandan tavana zamanla ortaya çıkan yöntem farklılığına, dünya ve Türkiye'yi algılamada meydana gelen görüş ayrılığına rağmen birlikte yürümenin güçlüğünü mutlaka göz önünde tutmalılar. Şimdi, birbirine ters bakmayan, ancak farklı tercihlere seslenen iki ayrı çatı var ve bunların ikisi de kalıcı olma iddiasıyla siyasi hayat içerisinde bulunacaklar.

Bugünden görünen şu: İkisi de 'kalıcı' olabilecek potansiyeli içlerinde barındırıyorlar... Ayrılık bir yönüyle üzücü olsa da, bir başka yönüyle umutlara kapı aralıyor.…


21 Temmuz 2001
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED