T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İyi olan kazansın

Herkeste bir merak: Acaba erken seçim kararı alan Meclis yeni bir kararla seçimi erteleyecek mi? Geçen seçim (1999) öncesinde görülen 'küskünler hareketi'ne benzer bir girişim beklentisine, yeni hükümet senaryoları eşliğinde seçimden vazgeçme planı da eşlik ediyor. Bir yandan seçim takvimi çalışırken, bir yandan da gözler, ilk girişimin kimden geleceği ve nasıl başlayacağında...

İlk bakışta, biraz da 1999 deneyiminin yanlış izlenimiyle, kendisini fesh kararı almış Meclis'in, isterse bu kararından dönebileceği sanılıyor. Oysa, istifa ve fesh gibi işlemler, sürecine uygun yapıldığı taktirde, 'geri dönülemez' hukukî sonuçlar doğururlar. Görevinden istifa eden ve kabul edilen bir kişi, eğer istifası özel bir statü olan 'milletvekili adaylığı' ile ilgili değilse, "Ben geri dönüyorum" diyebilir mi? Feshedilen bir akdi tek taraflı canlandırmak da mümkün değildir. Kendini fesh etme kararı alan TBMM için de durum aynı; bu açıdan, milletvekillerinin "Daha önce aksine parmak kaldırdım, ama" diyerek seçimi ertelemeye çalışmaları bir sonuç vermez, vermemeli... TBMM başkanı Ömer İzgi bu girişimi kendi inisiyatifiyle engelleyebilir.

Kaldı ki, TBMM 'erken seçim' kararını keyfî bir tasarrufla almadı. Hasta başbakan, geçimsiz hükümet, IMF'ye teslim ekonomi, savaşa doludizgin giden bir bölge görüntüsü, vekâletin esas sahibi olan milleti seçimlerin yenilenmesi noktasına getirdi. Seçim kararı alındığı sırada, kamuoyu yoklamaları, erken seçim isteyenlerin oranını yüzde 80'in üzerinde göstermekteydi. Milletin istediğine vekilinin karşı çıkması, milletvekilliği kurumunu daha da yıpratacaktır.

Bütün bu mülâhazalara rağmen, milletvekilleri, daha önceki kararlarını iptal etmek ve seçimleri zamanında yapmak üzere harekete geçemezler mi? Bu konuyu ele alışımız bile bu ihtimalin varlığı sebebiyle. Milletin vekâletini hiçe sayan gayr-ı hukukî bir tasarruf olmasına rağmen, Meclis, böyle bir girişime sahne yapılabilir. Özellikle, partilerin önemli bir bölümü, Meclis'teki milletvekili sayılarını kaybetme tehdidi altında olduğu için... Anketler, biri milletvekili bulunmayan CHP olmak üzere en fazla üç partinin barajı aşabileceğine işaret ediyor; diğerleri, eğer kendilerini toparlayamazlarsa, bir dahaki Meclis'te temsil edilmeyecekler...

Baraj korkusu yaşayan partiler kurtuluşu mızıkçılıkta görebilir. 1999 seçimi öncesinde, Meclis toplanıp nâfile turlarla erken seçim kararını iptale uğraşmıştı; o deneyimi bir 'teamül' gibi görüp Meclis'i hukuksuzluğun peşine takmaya çalışanlar bugün de çıkabilir. Böyle bir ihtimalin belirtileri alınıyor da. Ancak, millete rağmen başvurulacak böylesine bir girişimi düşünenlerin şapkalarını önlerine koyup durumu bir daha gözden geçirmelerinde yarar var.

Yeni hükümet formulü ile seçimi ertelemeyi düşünenler de, sürelerini doldurmaya henüz 1,5 yıl varken Meclis'e veda etmek istemedikleri için mızıkçılık yapanlar da, girişimlerinin kendi başlarına dert açacağını bilmeliler. Bu dönem kaybeden partiler ve milletvekillerinin, kısa süre sonra yeni bir erken seçimle Meclis'e dönmeleri her zaman mümkün. Geçen seçimde baraja takılan CHP'nin bu defa başa güreştiğini herhalde görüyorlar... Oysa, seçimi ertelemeye kalkışan için böyle bir ihtimal söz konusu olmayacaktır...

Bir an için seçimin ertelendiğini düşünelim: Hükümet (ister şimdiki, ister yerine kurulacak farklı biri) ülkeyi nasıl yönetecek? Uluslararası kuruluşları bir tarafa bırakalım; ilk seçimde tasfiye olacak bakanların emir ve tâlimatlarına bürokratlar kulak verirler mi sanıyorsunuz? Hükümetler, partilerin seçimde aldıkları oy oranları hesaplanarak, arkalarında toplum desteği bulunduğu varsayımıyla kurulurlar; o desteği kaybetmiş partilerin hükümetçilik oynamaları ülkeye en büyük ihanettir...

Seçimlere iki aydan fazla bir süre var ve bu süre alınan karardan vazgeçme dışındaki formüllerin hayata geçirilmesine de imkân sağlıyor. DSP, YTP, CHP ve gözü onlarda olan başka partiler inatçılığı bir tarafa bırakıp güçbirliği yapabilirler; aynı türden bir formül sağda da bulunabilir. Milletin iradesini milletin Meclisi'ne tam yansıtmak için her yol denenebilir.

Milletvekilleri sonradan pişman olacakları girişimlere destek vermemeli, partiler siyasetin 'centilmence' yapılması gerektiğini unutmamalıdır... Türkiye seçime kilitlendi; bundan sonrası için tek temenni şu olabilir: "İyi olan kazansın..."


21 Ağustos 2002
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED