T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Üretim solculuğu mu? Güldürmeyin adamı...

Gazetede okudum; yeni "oy deposu" Kemal Derviş'i ikna ederek (daha doğrusu kafalayarak) CHP'ye manevra alanı açan Deniz Baykal, "Nasıl bir sol?" sorusuna şu karşılığı vermiş:

"Üretim solculuğu..."

Hani köprüye, Eurogold'a, serbest piyasa ekonomisine, emperyalizme, irticaya, yolsuzluklara, Özal'a, Menderes'e, Amerika'ya, Avrupa'ya, Asya'ya, hatta Afrika'ya karşıydılar ya...

Ankara-İstanbul arasında gerçekleştirilecek "hızlı tren projesi"ni emperyalizmin bir oyunu sayıyorlardı örneğin. Emperyalistler yapacaklar, işletecekler, ama "devretmeyerek" yoksul halkımızı daha da yoksul bırakacaklardı.

Tek çözüm "sosyalizm"di.

"Emek sermaye çelişkisi" varoldukça bu yolda sebat edeceklerdi.

Oysa, sahiplendikleri, kemalist teokrasiyle laikliğin, müntehib-i sani demokrasisiyle (!) totalitarizmin izdivacından doğmuş bir tuhaf "ideoloji"ydi.

Kemal Tahir'i "çağ dışı" buluyorlardı örneğin..

İdris Küçükömer tu kaka.

"Marks'a dayanarak şu ideolojinizi bir tanımlayın bakalım" diyen Attila İlhan'dan ise nefret ediyorlardı.

Sosyalizmden anladıkları, amansız bir "polis rejimi", kesin bir "özgürlüksüzlük"tü; tıpkı "üretim araçları"nı egemen sınıfın (bürokrasinin) denetimine veren ve "enternasyonalizm"den bağnaz bir şovenizme sürüklenen Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi...

Ecevit Karaoğlan banaliteleriyle bu ideolojiyi sulandırmaya çalıştı.

Başaramadı.

Deniz Baykal ise Asaf Savaş Akat'ın dolduruşuyla önce "altı ok"a savaş açtı, sonra ufaktan ufaktan "liberalizm"e dümen kırdı, tutturamayınca da "Anadolu solculuğu" diye, henüz kendisinin de tanımlayamadığı yeni bir paradigmaya sığındı.

Anlaşılan Kemal Derviş'i, hem "oy deposu", hem de bir "imkan" olarak görüyor.

Mevcut şeraitte CHP, ancak Kemal Derviş rüzgarıyla dönüşüp liberalize olabilir.

Doğrusu da bu.

Çünkü Derviş gerçekte bir imkan.

Gelgelelim, Türkiye'yi kadim CHP alışkanlıklarından kurtarmaya soyunmuş siyasetçinin, temel bazı sorulara açık, anlaşılabilir, net cevaplar vermesi gerekiyor?

O sorulardan birkaçını, bir refikimiz köşesinde dercetmişti.

Okuyalım:

İktidara gelirseniz seçim sistemini değiştirebilecek misiniz?

Yeni bir siyasi partiler kanunu tasarınız var mı?

Bazı sivil toplum kuruluşlarının "liberal reform" programına somut olarak nasıl bakıyorsunuz?

Milli Güvenlik Kurulu'nun, Avrupa Birliği'ne girebilmemizin olmazsa olmaz şartlarından sayılan sivilleştirilmesi, Genelkurmay'ın, gene bu ülkelerde olduğu gibi, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması gibi 'netameli' konularda net düşünce ve tutumunuz nedir?

Yargı reformu taslağınız var mı?

Bu meyanda, bütçede yeni bir dağılım düşünüyor musunuz?

Kuvvetler ayrılığı ilkesini nasıl 'hayata geçirebileceksiniz'?

Bunu için yeni bir anayasa gerekmez mi?

Anayasa hazırlığınız var mı?

Devletle halkı barıştıracak, devleti yeniden "vatandaşın devleti" kılacak ne tür projeleriniz var?

"Din ve vicdan özgürlüğü" konusunda hangi somut adımları atacaksınız?

Vesaire vesaire...

En önemlisi de şu:

IMF yasalarına bağlı kalarak "üretimi" nasıl artıracaksınız? Bu konuda bir tek proje söyleyebilir misiniz?


21 Ağustos 2002
Çarşamba
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED