T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Viyana'da durdurulan yürüyüşün yeniden başlaması

İki dünya savaşında büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa ülkeleri yıllardan beri tartıştıkları ekonomik ve siyasi birlik oluşturma düşüncesini gerçekleştirmeye karar verdiler. Bunun için de, ilk olarak 1951'de "Avrupa Kömür ve Çelik Birliği"ni oluşturdular. Ardından 1957'de Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg'un Roma'da imzaladıkları "Avrupa Ortak Pazarı" anlaşması geldi.

Avrupa ülkeleri arasında ekonomik alanda başlayan işbirliği ürünlerin, sermayenin, hizmetlerin, işgücünün serbestçe dolaştığı ve ortak para birimine geçildiği siyasal bütünleşmeyi de kapsayan "Avrupa Birliği"ne dönüştü. Birliğe 1973'de İngiltere, Danimarka ve İrlanda, 1981'de Yunanistan ve 1995'de de İsveç ve Finlandiya katıldı. Böylece birliğe üye ülkelerin sayısı 15'e ulaştı.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Litvanya, Letonya ve Slovenya AB'ne aday ülkeler konumuna geldiler. Doğu Avrupa'daki Sovyet işgalinin kalkmasıyla Avrupa ülkelerinin uzun dönemde Çin, Hindistan ve Rusya üçlüsüyle karşı karşıya kalacakları ortaya çıktı. Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasının geleceği "Çin merkezli Asya"dan daha çok "Almanya Merkezli Avrupa"da olacağı açıkca görüldü.

Türkiye AB'ne giden yolda elli yıla yakın bir süre düşe kalka ilerliyor. Topluluğa üye olmak için 1959'da başvuruldu. Ankara'da 1963'de imzalanan anlaşmayla hazırlık ve geçiş döneminden oluşan tam üyelik süreci başladı. Türkiye 1987'de Özal döneminde AB'den tam üyelik talebinde bulundu. Geçiş döneminin tamamlanmasıyla 1995'de tek taraflı olarak "Gümrük Birliği"ne girme kararı alındı.

AB'nin 1993'de başlattığı genişleme sürecinin kapsamına Türkiye'nin alınmaması ilişkileri olumsuz yönde etkiledi. Ancak 1999'da Helsinki'de yapılan AB zirvesinde Türkiye AB'ne aday ülke kabul edilerek ilişkiler düzeltildi. Aynı karar çerçevesinde 2000'de Türkiye'nin "Katılım Ortaklığı Belgesi" onaylandı. Böylece Türkiye'nin kısa ve uzun dönemde yerine getirmesi gereken hukuki ve siyasi düzenlemeler belirlendi.

Türkiye'nin tam üyeliğe adaylığının kesinleşmesiyle AB'le ilişkiler yeni bir döneme girdi. Türkiye 2001'de AB'nin siyasi ve ekonomik kriterlerini, üyelik yükümlülüklerini ve uyum yasalarını kapsayan "Ulusal Program"ı Avrupa Konseyi'ne sundu. Ayrıca AB'ne uyum yasalarını Meclis'ten geçirerek AB yolunda son adımını da attı.

Kopenhag'ta 1993'de yapılan AB zirvesinde aday ülkelerin tam üyelik görüşmelerine başlayabilmeleri için aşağıdaki kriterleri yerine getirmeleri kararlaştırıldı.

• Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygı.

• İşleyen bir pazar ekonomisi ve AB içindeki piyasa şartlarına ve rekabete uyum sağlama.

• Siyasi, ekonomik ve parasal birliğin hedeflerine uyma ve üyelik yükümlüklerini yerine getirme.

Türkiye geç de olsa Kanuni'nin Viyana'da yarım bıraktığı uzun yürüyüşü yeniden başlattı. Türk toplumu ordularının gücüyle Viyana'ya kadar gidebilmişti. AB Türkiye'ye yalnızca Viyana'nın değil, bütün Avrupa başkentlerinin kapılarını açıyor.

Türkiye AB'ne başvurduğu yıllarda başta Almanya olmak üzere Fransa, Hollanda, Belçika ve Danimarka'ya işgücü gönderdi. Artık Avrupa'nın her ülkesinde "Küçük Türkiye"ler var.

AB'ne tam üye olma, Türkiye'nin Avrupa'daki varlığının perçinlenmesi olacaktır.


21 Ağustos 2002
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED